Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Başbakan UEFA'dan gelecek olası bir cezaya ne tepki verir?

Başbakan UEFA'dan gelecek olası bir cezaya ne tepki verir?
 

 

Türkiye gibi gündemin saat ve saat değiştiği bir ülkede, bir sonraki haftayı tahmin etmeye çalışmak falcıların yetki alanına giren bir beceri olsa gerek.

Demirel’in hayatı boyunca söylediği en doğru iki cümleden birisi de bunu doğruluyor; “Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir”. Siyasi gündem Türkiye’nin gündemini belirlediğine göre, siz bu sözü “Türkiye için 24 saat çok uzun bir süredir” diye okuyabilirsiniz.

Türkiye’de hemen hemen her şey siyasetin konusu haline gelebiliyor. Futbolda bir şike soruşturması yaşanıyor ve konu, “Cumhuriyetin son kalesine yapılan bir saldırı"dan, “Cemaatin bir futbol kulübünü ele geçirmesi"ne kolaylıkla sıçrayabiliyor. Bugün herkes biliyor ki, yaşanan şike davası futbolun gündemi olmaktan çok siyasetin gündemi.

Başlıkta yer alan soruya gelecek olursak; önümüzdeki hafta ya da en fazla 15 gün içinde büyük olasılıkla UEFA, Türkiye’de Federasyon (ve ilgili kurulları) tarafından yürütülen şike disiplin soruşturmasına dair bir müdahalede bulunacak.

UEFA turnuvalarına katılacak takımların listeleri dün, 1 Haziran günü UEFA’ya iletildi ve UEFA’nın listeleri onaylayıp onaylamayacağı, bu konu ile toptan bir karar alıp almayacağını bekliyoruz.

Benim falcı yanım, bu kararın bizim için çok ağır olacağı yönünde. En az üç yıl Türk takımlarının Avrupa turnuvalarından men edileceğini tahmin ediyorum. Bunda şike soruşturması kadar, Beşiktaş Kulubü başındayken sahte evraklarla UEFA’yı yanıltmaya kalkan bir ismin, ödüllendirilerek Futbol Federasyonu başkanlığına taşınmasının da etkisi olacağını tahmin ediyorum. Daha henüz federasyon başkanlığı görevine başlamadan, “Avrupa’ya 5 yıl gitmesek ne olur?” sorusunu sorabilen birisinin başkan olabilmesi ile ülkece verdiğimiz mesaj, bence UEFA tarafından gayet doğru anlaşılacaktır.

Bu karar bu şekilde çıkar mı çıkmaz mı? Elbette henüz her şey netleşmiş değil ve futbolunda kendisine göre bir diplomasisi, bürokrasisi, ekonomisi ve siyaseti var. Çok fazla unsur devreye girecektir. Ama benim tahminim bu yönde. Elbette bu kararın Türk futbolu açısından çok yıkıcı, zarar verici olduğunu biliyor ama diğer yanıyla da bu cezayı hak ettiğimizi düşünüyorum.

İşin bu yanını uzun uzun tartışmak mümkün ama benim daha çok değinmek istediğim, böyle bir karar çıkacak olursa Türkiye’nin gündemine ne şekilde yansıyacağı?

Elbette böyle bir gelişme karşısında tepkisi en çok merak edilen kişi başbakan Tayyip Erdoğan olacaktır. Bence şöyle bir yorum geliştirmesi muhtemeldir;

“Başında bir Fransızın olduğu kurumdan başka bir şey beklemiyorduk zaten. Ama olsun, işte hodri meydan, siz bizi kendi turnuvanıza almazsanız biz de Asya ülkelerinin turnuvalarına katılırız. Kaybeden biz değil, siz olursunuz.”

Olabilir mi? Gayet olası. Zaten son 2 yıldır ciddi bir milliyetçi savruluş yaşayan başbakanın, ülkenin onuruna dokunacak böylesi bir dışlanmaya karşı, popülist siyasetine tam gaz verip, milliyetçi damara yüklenmesi, onun adına krizi fırsata çeviren bir adım olacaktır.

Gariptir, bizler vesayetçi rejimin geriletilmesi ile ülkeyi içine kapalı, uluslar arası toplumdan dışlanmış bir pozisyona iten politikalardan uzaklaşacağımızı zannederken, vesayetçi rejime karşı destek verdiğimiz sivil siyasetin aynı rotaya girmesi tarihin bir cilvesi olsa gerek.

Ancak, o çatışmada olduğu gibi bugün de değişen bir şey yok aslında. Türkiye’yi dünyadan, hatta gelişmiş uluslar arası toplumdan koparacak her adım, bu adımın sahibini hayattan dışlamaktan başka bir sonuca götürmez. Hele ki, ülkenin kendi içinde ortaya çıkarılan bir pisliği temizleyemeyen, bu pislikle yaşamaya razı olan bir topluma karşı, uluslar arası toplumdan gelen itirazlara kulak tıkayan bir onursuzluk üzerinden yükselen bir siyasetle gidilecek yol hiç de uzun değildir.

Türkiye’nin temizleyemediği şike onursuzluğu ile alınacak bir ceza ile, uzun tutukluluk süreleri, yeterli savunma hakkı verilmemesi, işkence ile ifade almak , düşünceyi suç saymak gibi nedenlerle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden alınmış cezalar arasında nitelik olarak bir fark olmayacaktır.

Sorun, bu ülkede uluslar arası toplumda belirlenmiş standartlara uyum sağlamaya ayak direyen bir kesimin hala var olmasıdır.

Sorun, bu ülkede grupların kendi küçük hesaplarını, insanlığın ortak değerlerinden üstün tutmaya daha fazla önem vermesidir.

Sorun, bu ülkede çözmeyi beceremediğimiz her konuyu örtmek için milliyetçiliğin hala işlevsel bir örtü olmaya devam etmesidir.

Tüm bu sürecin bu şekilde yaşanmasını elbette istemem. Ama beni, şike onursuzluğu ile hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmek, UEFA’dan gelecek bir cezadan daha çok üzer ve kahreder.

Son bir yıldan beridir üzdüğü ve kahrettiği gibi.

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..