Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan Yardımcısı Bülent Aranç, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu nasıl tehdit etti?

Başbakan Yardımcısı Bülent Aranç, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu nasıl tehdit etti?
 

Olup bitenleri sessizce izleyen halkımız, Bülent Arınç’ın söyledikleri karşısında bu sessizliğini bozacak mı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Başbakan İsrail'in avukatını arıyorsa sağına baksın ifadesini kullandığının'' hatırlatılması üzerine Arınç, ''Sağında Sayın Çiçek var. Ben solundayım'' diyerek güya espri yapıyor!.

Evet, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kılıçdaroğlu’nu kendine yakın görmüş olacak ki! Öncelikle Başbakan’ın sağında olmadığını solunda olduğunu, bu nedenle Kılıçdaroğlu’na daha yakın olduğunu anlatıyor…

İşte Bülent Arınç’ın aslında gündeme bomba gibi düşmesi gereken sözleri: ''Bir defa burada bir yanlışlık olmalı. Sayın Kılıçdaroğlu yeni genel başkan oldu. Süratle Türkiye'yi dolaşmaya başladı. Bu, bir genel başkan için çok güzel. Ama konuşmalarına çok fazla dikkat etmiyor. Çok konuşuyor, ölçüsüz konuşuyor, tartmadan konuşuyor, karizması zedeleniyor, bir hafiflik içerisine giriyor. Ben tecrübeli bir siyasetçiyim, hiç genel başkan olmadım ama kendisine bir tavsiyem var, çok fazla konuşmasın ve sözlerini, ölçerek, tartarak, doğru olduğunu bildikten sonra konuşsun. Ortada bir gerçek var. Sayın Başbakanımız, Konya'da konuşurken İsrail'in bu saldırganlığını tekrar gündeme getirdi ve İsrail'in daha iyi anlaması için Tevrat'taki bir emirden bahsederek, önce İngilizce, sonra İbranice’sini söyledi. O da 'öldürmeyeceksin.' Konuşan kim? Türkiye'nin başbakanı! Muhatap aldığı yer neresi? İsrail hükümeti. Şimdi doğru olarak bu soruya, bu konuşmaya cevap vermesi gerekenin İsrail tarafından birisi olması gerekmez mi? Ama çok garip bir şey oluyor. Keşan'da kalabalıkları karşısında görünce Sayın Genel Başkan coşuyor, o da meğerse Tevrat'ı biliyormuş, '9. emir de şöyle, 10. emir de böyle' diyor. Burada bir yanlışlık var. Ben sizinle konuşuyorum ama şu dağın arkasından, bana biri bir şey söylemeye çalışıyor. Başbakan da bunu bir başka konuşmasında 'Ben muhatap olarak Tel Aviv'i almıştım. Ama cevap Keşan'dan geldi.' diyor. Bu bir polemiktir ama doğru bir polemiktir. Çünkü Başbakan konuşmasında Tel Aviv'i hedef alırken, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Keşan'dan sanki kendisine söylenmiş gibi bunu kabullenip, karşı cevap vermesi çok garip değil mi sizce? Herhalde, sanıyorum, mülakat sırasında bunu sormuşlar o da 'Ben Tel Aviv'in avukatı değilim. Avukat istiyorsanız filan kişiye bakın' demiş. Hadise bir iç politika hadisesi değildir. Mesleğinin avukatlık olduğunu ve 25 yıl avukatlık yaptığını kaydeden Arınç, hem siyasi hem mesleki hayatında daha çok mağdurların, mazlumların, hak ve hukuku yenmiş insanların avukatlığını yaptığını, Başbakan Vekilliği yaptığı 31 Mayıs sabahından itibaren İsrail'in bu saldırıları karşısında ne söylediğinin çok açık ve seçik belli olduğunu, bunları tekrarlamaya bile gerek duymadığını, bundan da hicap duyacağını belirtiyor!

Hızını alamayan Sayın Bülent Arınç, ''Dolayısıyla benim gibi bir insana, kendi üstündeki suçu atmak isterken, başkasına bir şey söyleme gayretinde olmasını Sayın Genel Başkanın acemiliğine bağlıyorum, düşünmeden konuşmasına bağlıyorum. Türkiye'de Tel Aviv'in, İsrail hükümetinin bu saldırganlığı karşısında, buna sahip çıkacak bir tek kişi bulamazsınız. Kaldı ki Sayın Genel Başkan olaydan sonra çok olumlu bir açıklama yapmış ve olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etmiştir. Sayın Bahçeli de bunu söyledi. Diğer genel başkanlar da bunu söyledi. Hadise bir iç politika hadisesi değildir. Sayın Genel Başkanları Baykal da geçmişte her günkü konuşmalarında şu veya bu ithamla yargılanan insanların avukatlığına soyunmuştu. Türkiye'nin hiçbir meselesi yokmuş gibi, dünyada hiçbir gelişme olmuyormuş gibi, Amentü gibi her gün kürsüye çıktığında bir yerlere mesaj veriyordu. Çıkar amaçlı suç örgütlerin, meşru hükümeti devirmek isteyenleri, balyozlu, kafesli, oydu, buydu, bir takım planlarla yargılanan veya yargılanmakta olan kişilerin avukatlığını üstlendiğini ifade ediyordu. Bu avukatlık ona pahalıya mal oldu. İnanıyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu, bu yanlış düşüncesinde ısrar ederse ona da pahalıya mal olabilir. Tel Aviv'in avukatlığını yapacak insanlar yok içimizde. İnandıklarımızı çok açık ve seçik biçimde ortaya koyuyoruz. Böyle basit suçlamalarla, sadece çok laf konuşmak için ortaya atılan iddiaları ciddi bulmadığımızı da ifade ediyoruz. Çok yenisiniz, az konuşun, öz konuşun, doğru konuşun ve sağındaki, solundaki insanları suçlamayı bırakın'' diyerek, gerekli tehditlerde bulunma görevini yerine getirmiş oluyor.

Kemal Kılıçdaroğlu kim?

Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı! İktidar alternatifi bir partiyle Türkiye Başbakanlığına oynuyor.

Bülent Arınç kim?

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan Yardımcısı!

Bir Başbakan Yardımcısı, ülkenin Ana Muhalefet partisinin Genel Başkanını tehdit edebilir mi?

Bu tehditlerin anlamı, Deniz Baykal’ı yiyen biziz. Bu kaset olayını nasıl tezgahlayıp onu yerle bir ettiysek, senide bir hamlede yutarız. Sözünü konuşurken değil, konuşmadan önce iyice tart! Yoksa gereğini hemen yaparız!

Yaparlar mı? Bence yaptıkları, ileride yapacaklarının kanıtı gibi orta yerde duruyor.

Allah Kemal Kılıçdaroğlu ve partisine kolaylık versin!

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..