Başka sözüm yok

İç İşleri Bakanı, Beşir Atalay, DTP Genel başkanı, Soyadı TÜRK, kendisi Kürt olan, Ahmet Türk ile görüşmesinin ardından, yaptığı açıklamada, "çok ışık gördüm. Umutluyum, demiş." Işığı, Ahmet Türk'ün önerilerinde görmüş. Bence, kör bir ışıktır bu. Ahmet Türk te, demiş ki: Sorun, demokratik açılımlarla çözülür. PKK, demokrasi olmadığı için mi ortaya çıkmıştı, yoksa, eşkıyalık dürtüleri mi ağır basmıştı? Kendi içlerinde, demokrasiyi sindiremeyenler, demokratik açılımları nasıl yapacaklar, ayrı bir merak konusu. PKK nın, insanlardan zorla topladığı haraçlar, uyuşturucu ve silah ticaretinden elde edilen triliyonlardan vaz geçeceğini düşünmek, saflık olur. Lider kadroyu etkisiz hale getirip, banka hesaplarına el koymadıktan sonra, PKK bitmez. PKK, sadece ve sadece, silah gücü ile bitirilir. Türk silahlı Kuvvetleri de bunu bitirecek güçtedir. Bizim sorunumuz PKK. Bizim, beraber yaşadığımız, sade Kürt vatandaşlarımızla, hiç bir sorunumuz yok. PKK adını kamufle etmek için, terörün adını, KÜRT SORUNU olarak değiştirdiler, AKP hükümeti de bunu yedi. Başbakan, büyük bir afra, tafra ile, Kürt açılımı başlattı. Gerçeği görüp, karşı çıkanları ise, barıştan, kardeşlikten yana olmamakla suçluyor. Yandaş basın, arkasında. Yandaş olmayanlar, henüz seslerini çıkarmış değiller. Ama, yakında takke düşer, kel görünür. PKK sorununun adını, kürt sorunu olarak değiştirip, APO nun havarileri ile masaya oturup, bu işi çözemezsiniz. Bu işin çözümü, güçlü bir devlet ve dirayetli bir hükümetle olur. Güçlü bir devlet, dirayetli ve akil bir hükümet, AB ülkelerini de bu işin içerisine sokup, PKK yı bitirir. Ekonomik gücünü yitiren PKK çapulcusunu bitirmek, silahlı kuvvetlerimiz için, oldukça kolay bir manevra olacaktır. ABD, 11 Eylül olaylarından sonra, terörle mücadele için Triliyolarca Dolarlık bir bütçe ayırdı, yeni ve sert, Terörle mücadele kanunları çıkardı. Tüm dünya ülkelerinin de, desteğini aldı. Bizim hükümetimiz ise, bölge halkını yanına çekmek için, kömür, beyaz eşya ve makarna dağıtıyor. Ne yazık ki, en küçük bir olayda, bölge halkı, polisimizi ve askerimizi taş yağmuruna tutuyor. Demek ki, verilenler işe yaramamış. Çocukların bir elinde, polise fırlattığı taş, öbür elinde, Başbakanın, bedava dağıttığı gofret var. İşte AKP nin terör açılımı komedisi böyle. Ama gülecek halimiz kalmadı artık.

DTP Iğdır millet vekili, Pervin Buldan, buyurmuşlar ki: Bu işin çözümü için adres İmralı. Ba ba ba. Ferasete bak. Eskilerin bir sözü var. "Elinin hamuru ile, erkek işine karışma derler. Bunların ellerinde, ne hamur var, ne kına. Yüreklerinde, sevginin kırıntısı da yok. Terörü yaymak, yılgınlık yaratmak için, kendi halkını insafsızca kurşunlatan, yeni doğmuş beekleri körpe vücutlarını, rus yapımı silahlarla delik deşik eden APO yu ilahlaştıranlardan, kimseye hayır gelmez. Bunların elleri kanlı. Bunların yaptığı ekmekde yenmez.

Aha bir komedi daha. DTP nin tezgahına gelen, bölge kadınları, meşalelerle yürüyüş yapmışlar. Yürüyüşün gerekçesi, kadına yönelik şiddet ve Kürt sorununa çözüm. Bu yürüyüşten sonra, bu kadınların bir çoğu, evde dayağı yemiştir. DTP, PKK militanlarının anaları oldukları söylenen bu kadınları, kullanıp, demokratik açılım yaptığı imajını yaratmak istiyor. Bölgedeki, yabancı gazetecileri de bu reklam için kullanıyorlar. Avrupalı, bu resimler ve bu haberlerle, bölgeyi tanıyor. Bizim hükümetimizde, bu menfi propogandaya alet oluyor.

Benim ülkemin, ASKERİNİ, düşman olarak görenler, benim düşmanımdır.
Benim ülkemin, bir karış toprağında gözü olanlar, benim düşmanımdır.
Benim ülkemin, ay yıldızlı bayrağını, hor görüp, yerine başkasını koyanlar, benim düşmanımdır.
Benim ülkemi bölmek isteyenler, şehirlerinin, kasabalarının, köylerinin, dağlarının, nehirlerinin, adını değiştirmek isteyenler, benim düşmanımdır

Bunlarda benim açılımım. Bu konuda başka söyleyeceğim yok.