Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Başka türlü sevişmeler...

Başka türlü sevişmeler...
 

Netten alıntı


“Haydiii!” dense yeridir!

Nicedir, tuhaf tuhaf başlıklarla tuhaf tuhaf  konulara değiniyorum. Yok “Beyin Orgazmı”, yok, “Seksi Bilim” yok bilmem ne!... Şimdi de “Başka türlü sevişmeler”

Tövbe estağfurullah! Sanki herkes normal olanını sağlıkla başarabilmiş gibi, başka türlüsüne değinmeler filan! ‘Doktor bu ne?’ durumu.

Zıvanadan çıktım ben, biliyorum. Aslında hep çıkıktım da, önceleri yazdıklarımı onaylayan bir üst yayın kurulum vardı. Üç üyeden müteşekkil bu yayın kurulu, ne zaman bir yazı yazsam okur ve “Cıs! Bunu yayınlayamazsın!” derdi. O dakika zınk diye dururdu benim yayın işleri. Sonra o konuyu yumuşatır, kırpar, inceltir, öyle yayına verirdim. Hatta bir keresinde zinhar bu yazı yayınlanmayacak dedilerdi de, bir hafta küsmüştüm.

Şimdilerde karışmıyorlar. Hatta geçenlerde biri, “İçinden geldiği gibi yaz ve konuş. Çünkü sen öyle yapınca geçiyor insanlara,” dedi. “Hay Allah razı olsun” dedim ama az biraz da garipsedim hani. Ya benden vazgeçtiler, ya da saldım çayıra diyorlar.  Mevlamın kayıracağından hiç şüphem yok da asıl beni okurlarım kayırıyor, onu biliyorum. “Az çatlak bir yazardır ama olsun varsın, biz onu öyle seviyoruz,” diyorlar sanırım. (Ya da öylesi işime geliyor) :) Hasılı zıvanadan çıkmış Supçin’in, “Başka türlü sevişmeler”den anladığı şudur:

Öyle bir sevişme şekli ki bu, ne pozisyon derdi, ne de erken boşalma kaygısı.  Sürekli bir orgazm hali içinde, dur durak bilmeyen, daimi hazlar silsilesi.

(Yeni bir viagra tipi. Ama doğal, kimyasal değil. Hem kadını, hem erkeği etkisi altına alıyor. Merak ediniz biraz.)

Yer, mekan, zaman olgularının tamamen dışında, kendiliğinden gelişen bir biliş ve sezişle birbirine kenetlenen ve kopmayan sevişmeler bütünü…

(Süpermiş değil mi?! Uzatma da söyle nasıl bir şeymiş, deseniz yeridir. Ama uzatırım ben. Malum klavyenin çenesi düşük.)

Şaka bir yana, bunu siz de biliyorsunuz aslında. Gönüllerin (yüreklerin) sevişmesinden söz ediyorum.

Öyle tılsımlı bir sevişmedir ki yürek sevişmesi, normalde bildiğiniz sevişmelere asla benzemez. Soyunmanız gerekmez örneğin, çünkü yürekler zaten çıplaktır. İşve, cilve, naz gereksiz absürtlüklerdir, çünkü yürekler olduğu gibi görünürler.

Öyle pahalı parfümler sürmeniz, erotik kıyafetler giymeniz, yatak odası ritüelleri filan istemez. Yeter ki iki yürek birbirini bulmaya görsün! Yürek sevişmelerinde ne cinsiyet farkı ne düşünce ayrımı… Bazen iki kadının, bazen iki erkeğin, bazen farklı cinsiyetlerin yürekleri olabilir. Hatta ve hatta ille de insan formunda olması da gerekmez.

Kimileyin yol ortasında durmuş kimselerin kıyıp kesemediği asırlık bir çınar ağacı, kimileyin kaldırımda yürüyen bir köpek yahut kedi de olabilir partner.

Bütün mesele iki yüreğin birbirini fark etmesidir. Bu bazen birbirine zıt iki karakterde de meydana gelebilir. Hani hiçbir ortak noktaları olmadığı halde birbirlerinden ayrılamayan ikililer vardır ya, işte onlarınki yürek sevişmesinden başka bir şey değildir.

Reel hayatta yürek buluşmalarına gözler aracı olurken; sanalda, genellikle sözcükler, cümleler yol çizer yürekten yüreğe…  Çünkü yürek adres sormaz akıl gibi. O bilir adresi ve doğruca oraya gider.

“İki gönül bir olunca” der ya eskiler, işte o iki gönlün samanlığı seyran edenleri dışında da gönül sevişmeleri söz konusudur. Yer, mekan ve zaman kavramlarına takılmadan ve hatta yaş, eğitim durumu, cinsiyet ya da tür farkına bakmaksızın, ruhtan ruha akan yoğun sevgi ırmaklarıdır bu sevişmeler.  Bir nehirde iki kere yıkanamazsın diyen eski bilgeliklere inat, yüreklerden birbirine yol bularak akan aşk nehirlerinde değil bir kere, aynı tat ve aynı hazla bin kere yıkanılır da doyum olmaz…

Yürekleriyle sevişenler sözcüklere ihtiyaç duymaz. Aklın, saçma sapan sorularına takılmaz onlar. Onlar, SUS ve OL anının yaratıcılarıdır.

Ne mutlu yürekleriyle sevişenlere derken Mevlana ve Şems aklıma geliyor. Oradan Faruk Dilaver’in son kitabı “Gel Ey Şems” yakarışını duyuyorum. Ve hiç bu türlü sevişmeleri yaşamamışlar adına, eş ruhların birbirini bulmasını diliyorum… 

 

Notum: Gündelik yaşam, uygun kategori değil, biliyorum. Ama ne felsefeye giriyor, ne de mizaha sığıyor. Kategorisi sizin yüreğinize kalmış…

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..