Başka ülkelerde olmayan Türk insanına özgü diğer bazı özelliklerimizde şunlardır:

Bu blog resmindeki ricayı başka ülkelerde göremezsiniz; ayrıca yine başka ülkelerde düğünde pahalı bir takı takılırken ya da dolarlar havaya fırlatırken ya da bir sanatçıya bir tabak gül yaprağı dökülürken, bizdeki kadar havaya girilmez.

Bu işleri yapanların yüz hallerine dikkat edin. Bunların işlemden önceki ve sonraki halleri epey farklıdır. Hele yeterince alkış da olmamışsa, Mehter marşı ile koşa koşa, dinç bir şekilde takı gibi pahalı, "şimdi ne taktığımı herkes görsünde herkes kim olduğumu anlasın" düşüncesinde giden vatandaşımızın, yeterli ilgi olmayınca küs küs, İzmir marşı ile geri dönmesini, işlemden önce gayet mutlu olan yüz ifadesi, işlem sonrası “Acaba bu kadar masraf etmeye değer miydi?” diye bir ifadeye büründüğünü görebiliriz.

Başka ülkelerde bir deterjan reklamında biri size “kirlenmek güzeldir” demez. Derse kafasına yumruğu yer zaten.

Başka ülkelerde “Erkekler ağlamaz, erkekler korkmaz, erkekler karı gibi gülmez, erkekliğin %90’nı kaçmakdır, ” diye laflar yoktur.

Başka ülkelerde telefonlara zam yapılarak, indirimden bahsedilmez. Ülkemizde bu yapılıyor. Burada anlatıp zamanınızı almak istemem. İsteyen bloglarıma bakabilir. Kimse 7 yt’lden 11 ytl’e çıkardık demez. Ama kıyak yaptık der gibi aylık verdiğimiz 100 kontürü 160’a çıkardık der. Ama daha önce, günün her saati, tüm şebekeler, GSM, yurt dışı 100 kontürle aranırlen, yeni uygulama ile sadece parası alınıp, bedava verildiği gibi söylenen 160 kontürle GSM yurt dışı aranamayacağı, sadece telekom abonelerin aranabileceği söylenmez. “Bunun neresi indirim? İndirim mi bindirim mi belli değil.” Geliyor insanın için geliyor.

Başka ülkelerde gelen misafire, “Kalsaydınız bir şeyler yerdik” diye blöf yapılmaz. Bir şeyler yemek istiyorsan çıkartırsın, hep birlikde yenir. İkram edilen şeyler olurda beğenilmezse, “misafir umduğunu değil bulduğunu yer” denilmez.

Başka ülkelerde, yurt içine (mesela ülkemizde Antalya’ya) yaz tatiline giden doktor, muayenesinin kapısına “Yurt dışında, kongredeyim, bilimsel toplantıdayım, ” diye yalan yazmaz.

Başka ülkelerde insanlar “Bekarlık sultanlıkdır, şimdiki aklım olsaydı kesinlikle evlenmezdim” deyip de bir ufak anlaşmazlık nedeniyle boşanınca, var güçleri ile yeni bir evlilik yapmak için eş aramaya girişmezler.

Başka ülkelerde insanların hayatı bu kadar pamuk ipliğine bağlı değildir. Tranlerin hızı, aynı ray sistemiyle biraz arttırılarak, “Hızlı trenlere sahibiz” denmez. Hız nedeniyle oluşan kazada da suçlu makinist olur.

Başka ülkerlerde yaşamak bu kadar zor değildir. Çünkü onların plan ve programları vardır. Şu fıkra bizi çok iyi anlatıyor. “Boğaziçi'ne tüp geçit yapılması şimdilerde faaliyete geçti ya proje aşamasındayken, Japon, İngiliz ve Türk mühendisler sınava tabi tutulmuş, İngiliz mühendis: "Biz daha hızlı yaparız, Boğaz'ın her iki tarafından işçiler ayrı ayrı başlayacak şekilde yolu döşeriz, Boğazın orta yerinde çakışırız, birleşme yerinde olsa olsa beş milimetre oynar.." Japon mühendis: "Biz daha hızlı yaparız, Boğaz'ın her iki tarafından daha fazla işçilerle ayrı ayrı başlayacak şekilde yolu döşeriz; boğazın orta yerinde çakışırız, birleşme yerinde olsa olsa iki milimetre oynar.." Sıra bizim Türk mühendise gelmiş, o da şunu söylemiş: "Biz daha hızlı yaparız, Boğaz'ın her iki tarafından işçiler ayrı ayrı başlayacak şekilde yolu döşeriz, baktık tutturamadık, üzülmeyin; iki tane tüp geçidimiz olur." Aynen böyle, acı ama gerçek.

Keşke hayatımız pamuk ipliğine bağlı olmasa, geçmişimizi unutmasak, ders alsak, ona göre geleceğimize yön versek, daha mutlu olacağız. Bunu yapmak hiç de zor değil. İstersek yapabiliriz. Ama dediğim gibi bu ülkede yaşamak zordur. Ama her şeye rağmen, birgün bazı şeylerin değişeceğini ümit ederek yaşamaya devam edeceğiz. Başka yapacak bir şey var mı?