Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Başkaldırıyorum! Öyleyse varım. Reddi ödül.

Başkaldırıyorum! Öyleyse varım. Reddi ödül.
 

Resim: Alıntı


Bir haber okudum. Kokuşmuşluğa, çirkefliğe, artık tek değer olarak görülen paraya vurulmuş en önemli darbe, tokat bana göre.

Ben de yapmayı çok isterdim açıkçası. Yapıyorum gerçi de! Kendi çapımda. Ufak. Bu denli önemli, değerli ve ses getiren bir başkaldırı değil benim başkaldırım. İsyanım.

Fakat küçük, küçücük olsa da, bir başına da kalsa insan, herkes kendinin ya da evrenin, insanlığın doğrularına, çıkarlarına uymadığı takdirde her türlü ödülü reddedebilmeli. Reddedebilmeli ki; aslında ve arka planda, kendinin, sadece kendinin reklamı peşinde koşan bu tür şaklabanların, hilebazların, sahtekârların maskesini düşürebilsin, yerin dibine sokabilsin! İnanın ki; çok, çok şey değişirdi insan hayatında ve dünyada.

Ne güzel ya… Ne güzel! Sizin bir milyon dolarınızı filan istemiyorum. Kirli paranızı istemiyorum. Alın onu başınıza çalın demek. Diyebilmek!

Aslında ders alınacak çok şey var ki! Yüzyılın problemini çözen ve ödül olarak verilmek istenen 1 milyon dolarlık ödülü elinin tersiyle iten, itebilen (!) 44 yaşındaki Rus matematikçi Doktor Grigory Perelman’ ın bu onurlu davranışının arkasında. Çözebilene, görebilene, anlayabilene tabii ki...

Siz kimsiniz ya? Siz kimsiniz ki beni satın alabileceğinizi düşünüyorsunuz demenin diğer adı değilse nedir bu? Ve işte bu! Bu olmalı gerektiğinde insan olabilmenin yegane temeli.

Sen 2003’ de problemi çöz, yedi yıldır onaylanmasını bekle, şimdi de dalga geçer gibi bir milyon dolar ödül ver ya da teklif et. Aferin sana Grigory Perelman. Dedemden kalma altın değerinde bir aferin sana.

Bir milyon doları alsa ne olacaktı ki hem. Düne kadar onun varlığının bile farkında olmayanlar, yolda görseler selam vermeyecek olanlar, onu bir masa bir sandalyeye mahkum edenlerden neden böyle bir ödül alsındı ki… Şimdi mi fark etmişlerdi çok zeki ya da değerli olduğunu.

Belki de bilmeden ona iyilik etmişlerdi. Şurası bir gerçek ki; dünyada devrim yapanlar, önemli başarılara imza atanlar, dünyanın kaderini değiştirenler, dünya nimetlerini sonuna kadar kullanan, sahip olan, onu elinde tutanlar değil, böylesine sefil bir hayatı bilerek ve isteyerek seçenlerdir. Parası var diye askerlik bile yapmayanların bu dünyaya ve insanlığa ne gibi bir yararı olabilir, ne verebilirler ki…

Eyyy! Beni daha düne kadar anlamayan, yok sayan sen. Bil ki! Bunu senin için yapmadım ben. Sadece ahmaklığını anla diye de yapmadım. Dünyayı, evreni, içindekileri ve dışındakileri sevdiğim, düşündüğüm, önemsediğim için yaptım. İnsanlık için yaptım. O bir milyon doları al sen şimdi, en müstesna yerinde sakla. Ama bana bulaşma (!) demektir aynı zamanda bunun diğer adı.

Öyle ya…

Belki de Grigory Perelman, o bir milyon doları alsa, bir milyon doları bulmanın sarhoşluğu ile kendinden geçip, beş dakika sonra bir trenin altında kalıp hayatını kaybedecekti… Oysa onu buraya getiren, ne zenginliği, ne şimdiye kadar kimsenin umurunda olmayan varlığı idi... Neden sahip olduklarını kaybetsindi ki…

O yüz yıldır çözülemeyen bir problemin mucidi değildi şimdi sadece, bir milyon dolarlık ödülü reddetmiş biri olarak, canınız cehenneme diyen yüzyılın mucidiydi. Bundan büyük mutluluk var mıydı ki… Varsa! … Ne ola ki?

Alın o zaman. Paranızı başınıza çalın. Ahmaklar!

100 yıllık sır!

http://www.milliyet.com.tr/dunya-turu/dunya/galerihaber/24.03.2010/1215256/default.htm?ver=59

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..