Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '07

 
Kategori
Sinema
 

Baştan ve "Raydan Çıkanlar"

Baştan ve "Raydan Çıkanlar"
 

Reklamcı Charles Schine (Clive Owen) her gün işiyle evi arasında mekik dokuyan Chicago’lulardan birisidir. İşine gitmek için her sabah düzenli olarak 8:43 trenini yakalamak zorundadır. Bir gün treni kaçırır ve Lucinda Harris (Jennifer Aniston) ile tanışır. Lucinda çok güzel, büyüleyici ve baştan çıkarıcıdır. Artık Charles’ın hayatı sonsuza dek değişecektir.

Lucinda ve Charles’ın her ikisi de adeta çocuklarıyla evli olmasına rağmen sanki bir manyetik alan gibi birbirlerine doğru çekilirler. Birlikte yedikleri öğle yemekleri kısa sürede iş sonrası akşam yemeklerine dönüşür. Çok geçmeden de kendilerini bir otel odasında bulurlar. Charles ile Lucinda’nın mükemmel gibi görünen ilişkisi, odaya LaRoche (Vincent Cassel) adlı acımasız bir yabancının girmesi ve ikisini silahla tehdit etmesiyle çıkmaza girer. Yasak aşk artık akla hayale sığmayacak kadar tehlikeli ve şiddet yüklü bir kabusa dönmüştür.

Charles’ın yaşamı artık ihanet, şantaj, şiddet ve cinayetlerle doludur. Karısına açılamayan ve polise de bir şey söyleyemeyen Charles, artık tanımlayamadığı bambaşka bir dünyanın içinde tuzağa düşmüştür. Yakın zaman öncesine kadar bildiği hayatından eser kalmamıştır.

Psikolojik gerilim filmi “Derailed”in yönetmenliğini, bir önceki çalışması “Evil” ile 2004 yılında en iyi yabancı film Oscar’ını kazanan İsveçli yönetmen Mikael Håfström üstlenmiş.

Yönetmen kurgudan oyuncu yönetime dek izlediğim en keyifli işlerden birini çıkarmış. Sık sık da Hitchckock'a saygı duruşunda bulunmuş doğrusu...

Geçen yaz Fethiye'de küçük sinemada izlediğim filmlerden biri olan "Raydan Çıkanlar" (Derailed), James Seigel’in aynı adlı çok-satan kitabından uyarlanmış.

Charles'ın, Lucinda'nın tecavüzünü izlerken içinden geçirdikleri, okuyucunun kitabı okurken yaşadığı hislerle aynı: "Kötü porno gibiydi... Aslında seyretmek istemeyeceğiniz türdendir ama arkadaşlarınız da vardır ve siz de seyredersiniz. Gözlerinizi başka tarafa çevirseniz bile seyredersiniz..... Mideniz çalkalanıyor, içiniz kalkıyor, kusmak istiyorsunuz ama yine de bakmak zorundasınız. Neden böyle olduğunu bilmiyorum ama bakıyorsunuz."

Gerçekten de, kitabı okurken Charles'ın attığı her adımda ne gibi sonuçlarla yüzleşeceğini tahmin etseniz de kitabı elinizden bırakamıyor ve şimdi ne olacak sorusunun cevabını aramadan duramıyorsunuz. Çünkü Charles, büyük şehirde yaşayan, her gün işe aynı trenle gidip gelen evli bir insan. Yani bizden biri. Yani tanıdığımız, kendimize yakın bulduğumuz, hatta belki de birçoğumuzun, aynı hayatı yaşadığı kişi. [1]

Filmin başrollerinde üstün performanslarıyla Clive Owen, Jennifer Aniston, Melissa George, Vincent Cassel, RZA ve Xzibit kamera karşısında...

Filmin başında Charles Schine'ın sesiyle baş başa kalırı ki, aslında filmin sonunda da nerede olduğumuu, sesin kime ait olduğunu daha iyi anlarız.

Charles önce aklı başında, eşine sadık bir erkek gibi görünürken, hayatının hatasını trende tanıştığı bir çift bacak olan Lucinda'yla yatmasıyla ödüyor...

Yasak aşk, tehlikeli ve şiddet yüklü bir kâbusa dönüyor. Şantaj da cabası...

Charles kendisinin yarısı kadar bir Fransız'dan dayak yiyor, silah kullanamıyor ve inanaması gerekenlere hemen inanıyor.

Bazı eleştirmenlerin yine memnun kalmadığı, "defalarca işlenilmiş konu" dediği film, bence heyecan ve şüphenin her dakika arttığı, son anına kadar merak edeceğiniz oldukça sıkı bir gerilim filmi!

Senarist Stuart Beattie, "Collateral" ve "Karayip Korsanları: Siyah İncinin Laneti" gibi filmleri de yazan biri olarak, elinden geldiğince "çok işlenmiş" bir "aldatma-aldanma" fare kapanını oyununa manevralar katımış, film de oyuncuların iyi performanlarıyla daha da güzelleşmiş.

Filmde alınacak dersler mi? Şöyle:

1- Evden çıkarken cüzdanınızı mutlaka kontrol edin
2- Trene binmeyin, binerseniz bir çift güzel bacağa takılmayın
3- Tanımadığınız kişilerin parasını kabul etmeyin
4- Kaçamak yapacaksanız gidip de en ucuz oteli değil, tanıdığınız (ama tanınmadığınız) bir oteli seçin
5- Yok kaçamak yapamıyacaksanız, yapmaya çalışıp da elinize yüzünüze bulaştırmayın!

Bundan böyle posterinde "olacakları tahmin edemediler" yazan filmin sloganını soran olursa, yanıtınız da hazır olur:

"Kendi hatanı, kendin temizle..."


[1] James Siegel, Çeviren: Senem Onan, Artemis Yayınları, 2005.
 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..