Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '19

 
Kategori
Özel Günler
 

Bayram ki Ne Bayram...

          Çocuktuk telaşemiz yok diye miydi bilmem, böyle göz açıp kapayıncaya gelmezdi bayram. İple değil halatla çekerdik bir an önce gelsin diye de yine de gelmek bilmezdi, uzayıp giderdi zaman. Biraz yaklaşınca bayram dendi mi yüreğimi alırdı bir telaş bir heyecan anlardım ha geldi gelecek. Adını duymak bile yeterdi kimi zaman. Başlardım küçücük parmaklarımla günleri saymaya. "Ya söyleyin kaç gün kaldı? Kaç gün kaldı?" (Kabak tadı verdiğim çok olmuştur.)

          Hatırlıyorum da o  büyük güne bir kaç gün kala aldığımız kenarında minik kirazı ya da çiçeği olan rugan ayakkabılarımla başlardım bazen güne hemencecik geliversin hevesiyle. "Bayram gelmeden eskiteceksin yine mi ayağında annem?" "Dün çok ip atladım şiştiyse olmaz belki, hiiiççç denedim öyle" Bir başka gün; "Yakışıyor mu diye baktım sadece ya, çıkarıyorum şimdi" sözlerini söyleyip şirinliğimi kullanıp bir de üstüne tüm dişlerimi gösterip sırıtarak işin içinden sıyrılma telaşıydı benim için bayram. Köye gitme sevinciyle küçücük valize bir araba eşyayı sığdırmaya çalışırken yakalanmaktı. Tezek kokusunu ciğerlerime yeniden çekebilme umuduydu. (Iyyy demek yok anlaşalım, ben çok seviyorum yakınlarım iyi bilir. Öyle kokmazsa köy köy değildir benim için arkadaş!) Köye giderken ağaçlara hayran hayran dalıp hayal kurmaktı. Sevdiklerime kavuşup ellerini öpüp kucaklaşmaktı. Harçlık verilmişse utanıp kızaran yanaklarla ortadan kaybolmaktı. Merdivenlere güzelce yayılıp namaza giden sevdiklerimin yolunu gözlemekti.  Onlar gelene kadar hazırlanayım heyecanıyla aynanın karşısında şekilden şekile girmekti.  Bayrama özel yapılan mis gibi cevizli lokumun kokusunu duyabilmenin hazzıydı. Yer sofrasında tüm ailenin toplandığı kalabalık bayram kahvaltısında yerimi almaktı. Çilek reçelini ekmeğe sürmek yerine kaşığı çalmaktı. (Ne yapayım o koku beni benden alıyormuş demek ki...) Sonrasına gelince, tabanvaya kuvvet o büyük senin bu büyük benim hatır gönül bilip ziyaret eden ailenin varlığıyla gurur duymaktı. Eve dönünce büyükleri ziyarete gelen misafirleri kapıda sevinçle karşılamaktı. Büyümüş edasıyla gelene gidene kolonya, şeker tutmaktı. Çayı dökmeden götürebilmenin haklı onuruydu. Koca yıl görmediklerine sımsıkı sarılmaktı. Hoş sohbetlere kulak kabartmaktı. Maddi manevi bir çok şeyin paylaşılmasına şahit olmaktı. Gülenle gülüp ağlayanla ağlamaktı. Avucuma bırakılan bir avuç leblebi şekerinin gözlerimi parlatmasıydı bayram. (Şu an bir kutu en kalite çikolatanın bile o mutluluğu veremediği o an...) Tatlının, kahkahanın, bir arada olmanın, içten sevginin, gönülden paylaşmanın, kardeşliğin, kucaklaşmanın, küstün mü barışmanın anıydı, adı üstünde işte bayram. Hele çocuksan bayram ki ne bayram...

          Sonra büyüdüm. Bayramlarımızın başımın üzerinde yeri var. Pek severim ama sadece bu özel günler değilmiş meğer bayram. Öğrendim ki nefes alabilmek de bayrammış. Sevdiklerinin hayatta olması da bayrammış meğer. Bir hastanın iyileştiğini görmek bambaşka bir bayram. Bir çocuğun yüzündeki gülümsemeye sebep olmak, sevdiklerini uzaktan izleyip mutlu olduklarını görmek onların mutluluğuyla mutlu olmak da bayrammış. Çok sevdiğim acının ağzımı yaktığı o müthiş an bile bayrammış. Evlatlarının gülümsediğini görmek bayramların en güzeliymiş. Kuşa, çiçeğe, börtü böceğe hayran hayran bakabilmek de, bir kare fotoğrafa bakarken içinden geçirdiklerin de bayram, ister ter acı olsun ister tatlı. Anı yaşayabilmekmiş ertelemeden. Kulağına çalan melodide dans edebilmek. Pisiciğin karnını doyurduğu ana tanık olmak... Çok özlediğinin sesini duymak da bayrammış. Ata mın cızırtılı bantlardan sesini duymak hele... Sağlık sıhhat yerindeyse bir de...O da başka bir bayram. Sevdiklerimize sarılabilmek, hüznünü yüreğimizin en derininde hissedip omuz olabilmek, başarılarıyla gurur duyup alkışlayabilmek bile bayrammış. Sevmek sevilmek de öyle. Bayram ki ne bayram...

          Demem o ki şükür ediyorsak, farkındaysak bazı şeylerin, kendimizin kıymetini biliyorsak ve sadece kendimiz için yaşamıyorsak bize her yer bayram.

           Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bazı insanlar genelde yürekleriyle düşünür. Çünkü mantığıyla düşünenlerden daha az yanılırlar. Yürek sesi başka bir şeydir. Öyle olunca da bize her gün bayram...(Onlar kendilerini bilirler)

           Bu vesileyle en güzel bayramlar siz sevdiklerim ve ailenizin olsun. Birlikte nice bayramlara ermeniz dileğiyle bir sonraki buluşmamıza dek sağlıcakla kalın.

 

SİBEL YILMAZ

 

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..