Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

BDP tehdit ve tahrik ediyor

BDP tehdit ve tahrik ediyor
 

Pkk'ya toz kondurmayan BDP'nin halkı kin ve nefrete sürüklemeye hakkı var mı ?


Terör devam ediyor. Türkiye gündemine ‘bomba’ gibi düşen en son eylem, bir minübüs içindeki 10 kişinin vahşice ve hunharca, mayınlarla öldürülmesi olayı. Kim ve ne olursa olsun, mayınla insan öldürmek çok vahşi, çok kalleşçe bir davranış... Pkk’nın eylemsizlik kararının bitmesine 3 kala, herkes bu olayı tartışa dursun, BDP’nin Hakkâri’deki vahşeti otuz yılı aşkın bir süredir bu kahpeliği yaptığını görmeye alışık olduğumuz Pkk’yı, daha olay yerindeki dumanlar bile tüterken, aklar biçimde konuşup, bu vahşeti devlete, hükümete yıkmak için hemen tahriklere başlaması da ilginç bir gelişmeydi. Olayın hemen akabinde çok gizli tutulan Akp-Bdp görüşmesi iptal edildi. Ama Bdp bu iptal kararını bile siyasi malzeme yaptılar.


Peki, diyelim ki, dünkü mayınları gizli güçler, Ergenekon ya da asker döşedi.. Tamam da son on gün içinde iki yatılı okula saldıranlar kimlerdi?! Batman'da Özdemir kardeşleri vahşice katleden mayınları kim döşemişti? BDP’liler bu vahşetlere tek kelimeyle tepki gösterdiler mi? Hayır.. Elbette ki göstermediler. Hatta bunları bile askerin yaptığını ima ettiler. Kim ne derse desin, bu alçakça vahşet senaryosu PkK’ya daha çok yakışıyor. Nitekim, bugün de bir telefon konuşması dinelemeye takılmış. Eylemin Pkk’lılarca yapıldığı açıkça belli oluyor.

BDP barış için, Kürt çözümü için taşın altına elini koymuyor. Tam tersi aksine taşın üstüne çıkıp, propaganda yapıyor. Baskı yapıyor, tehdit ediyor. Ağır provokasyon kokan açıklamalar yapıyor. Açık açık hükümeti ve devleti tehdit ediyor. Açık açık “biz TC anayasasını tanımıyoruz” diyorlar. Aynen “bize Türk diyemezsiniz” dedikleri gibi. Aynen, sürekli 20 Eylül’ü hatırlatmaları ve “20 Eylül’ e kadar olumlu bir adı atmazsanız, Pekeke tekrar asker ve sivil öldürmeye başlayacak” manasında uyarılar yapması gibi. Bdp’nin parti tabelasındaki gibi hem ‘barışçı’ hem de ‘demokrasi’ yanlısı olmadığı, bu iki kelimenin özünü yansıtmadığı, böyle bir duruş sergilemediği gerçeğini her seferinde dile getirmeye çalışıyorum. Artık kesin ve kalın harflerle bilinmeli ve öğrenilmelidir ki, BDP gerçekten sistem partisi değil, marjinal ve Pkk ile İmralı güdümünde hareket eden siyasi bir partidir. Doğu-Güneydoğu halkı ile Anadolu’nun diğer bölgesinde yaşayanlar arasında nifak tohumları aşılamaktadır.

Konuşmacıların, hatiplerin konuşmalarına bir bakın. Ağızlarından neredeyse köpükler çıkartarak konuşuyorlar. Hangisinin ağzında yatıştırmacı, uysal, arabulucu, barışçıl ve arabulucu bir söz ve tavır, bir duruş sergilediklerine şahit oldunuz? Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir’den bu aralar olumlu ve güzel sözler duyuyoruz ama bunların da çok samimi olmadığını, özellikle AB’li ‘akil adamlara’ karşı rol yaptığını düşünüyorum. Zira Bdp’de bu aralar sanki iyi polis-kötü polis rolü üstlenilmiş taraflar var. Dikkat edin. Bir gün sert ve kışkırtmacı konuşma yapan bir süre kendini unutturuyor. Sonra başka biri sahne alıyor. O atıp tuttuktan, tehditler, hakaretler savurduktan bir süre sonra, ortalarda gözükmüyor. Sonra başka biri.. Falan filan. Bu zincirleme devam ediyor..

Bdp kışkıtıyor, insanları kullanıyor ve elini altına koymadığı taşın üstüne Pkk ile birlikte çıkarak altında kalan Kürt halkının da ezilmesini sağlıyor. Yıldırıcı ve bıktırıcı bir politika izliyorlar. Hesapta bu politika Türkiye Cumhuriyetine, onun hükümetine ve silahlı kuvvetlerine yapılmaktadır. Ama asıl haklarını savunduğunu(!) iddia ettiği Kürt halkına karşı yapılmaktadır. Son zamanlarda referandum tehditleri ve şantajları bunun göstergesidir. Her yerde ‘boykot’ propagandası yapan, dünkü 10 ölü ile sonuçlanan mayınlı saldırı olayını hükümete ve TSK’ya yıkmaya çalışan, “Kürtçe eğitim olmazsa çocuklarımızı okula göndermeyeceğiz, göndertmeyeceğiz” diyen ama ne meydanlarda, ne sokaklarda dolaşırken bir tek kelime Kürtçe konuşmayan, her seferinde Pkk’yı aklamaya çalışan Bdp, yatılı okulların yakılmasına, referandum’da evet diyeceğini belirten Diyarbakır’lı bir iş adamının mermer fabrikalarını, araçlarını ve depolarının yakılmasına neden çıkıp bir tek söz söylemedi. Şehit olan askere bir damla gözyaşı dökmediği ve de (hoş dökseler bile, timsah gözyaşı olurdu), çıkıp Türk kamuoyuna ve şehit ailelerine başsağlığı dilemediği halde, dağlarda operasyonlarda öldürülen teröristler için hükümet ve devlet yetkililerinden nasıl başsağlığı dilemesini isteyebiliyor. Anlaşılacak gibi değil. Dikkat edin. Bdp’nin ağzından sürekli olarak ’20 Eylül ‘ sözleri çıkıyor. Sürekli olarak “Pkk eylemsizlik kararı aldı ama asker operasyonlarına devam ediyor” diyor. Ama pkk’nın yaptığı taciz ateşlerinden, girdikleri çatışmadan, askere ve polise atılan kurşunlardan, taşlardan, moloflardan bahsetmiyor. Bir çeşit TSK’yı ve devleti hedef alma ve Kürt vatandaşlar ile TSK arasında bir nefret köprüsü oluşturmaya çalışıyor. Bunu da büyük ölçüde başarıyorlar. Çünkü en son kırsallarda öldürülen 9 pkk’lı terörist cenazesine Bdp ve onun ilgili Belediyelerinin de yardım(çünkü cenazeler belediye araçları ile taşınıyor), katılım ve organizasyonu ile bir çeşit mitinge dönüşüyor ve yirmi bine yakın bir kalabalık toplanıyor. Hepsinin yüzünde kin ve nefret. Çoğunun elinde Öcalan ve Pkk’lıların resimleri, maskeli insanların ellerinde Pkk bayrakları ve tehdit sloganları.. Doğu’nun son yaz sıcaklarına karışan intikam ateşinin sıcaklığı…

Bu resim, ayrışmışlığın, bölünmüşlüğün, toplum içinde nifak tohumlarının atıldığının resmidir. Bdp bunu daha da dinamik ve kemikleşmiş hale getirmeye çalışıyor. Arkasına aldığı İmralı ve Kandil desteği ile bunu yapacağını da biliyor. Bu sebepten dolayıdır ki, rahat rahat tehdit edebiliyorlar. Özerklik ve anayasanın içinde Kürt ve Kürt bölgesi tanımlarının, Kürtçe anadilde eğitim, kendi parlamentolarının oluşturulması, Öcalan’ın muhataplığı, terörle mücadele kanunun değiştirilmesi yada iptalini ve Kck’dan içeriye atılanların salıverilmesi gibi taleplerini sıralıyorlar. Dünkü mayınlı patlama olayı olmasaydı. Çok gizli tutulan Akp ile masaya oturma projesinde de muhtemelen bunları da dile getirecekti. Ama belki de hiç ummadıkları ya da beklemedikleri o vahim olay geldi. Belki de biliyorlardı da zamanlamasını bilmiyorlardı. Belki de gerçekten bu olayı başta asker ve farklı oluşumların üstüne yıkacaklardı. Bu da provokasyonun ve bölücü planların bir meyvesi olacaktı. Şimdi işler daha da karıştı. Ama bu karışıklığa dikkat ve takip edin bu mayın olayını da Bdp, hükümete ve TSK’ya karşı siyasi malzeme olarak kullanacaktır. Daha şimdiden, olayın dumanı hala tüterken “bu olayı Pekeke yapmamıştır. Bu olayı derin güçler (Ergenekon) tertip etmiştir” demeye başladılar. Daha da konuşacaklardır.

Hep söyledim, hep yazdım. Birileri yazılarıma gönderdikleri yorumlarda bana “bu olay batıda oturup, oradan doğu’ya bakmakla çözülmez” diyor. Belki doğrudur. Ama bu olay doğu’da oturup, dağlardan emir gönderenlerin emirleri telakki etmekle de çözülmez. Ama iddia ettiğim bir şey var. Ortada gözüken sorunsallık kesinlikle bir terör sorunudur ve Kürt sorunu ayrı bir sorundur. Çözülebilecek durumda olan Kürt ve Doğu sorunu da Pkk’nın ve Bdp’nin okulları ve fabrikaların yakılma örneğinde görüldüğü gibi, çocukları okullara göndermeme baskısı yapıldığı gibi, bir takım, tehdit, şantaj ve engellemelerle karşılaşılmaktadır. Bdp oradaki halkın sözcüsü olacaksa, öncelikle İmralı ve Kandil ekseninden çıkıp, üstüne çıktığı taşın altına girip, taşı kaldırmayı denemeli ve muhataplık konusunda, hiçbir tarafa bağımlı kalmadan, muhataplık adresi olarak İmralı’yı ya da Kandil’i göstereceğine “tek muhatap benim” diyebilmelidir. Böyle demediği Pkk’yı koruyup kolladığı, onu akladığı ve şehirlerde çıkan olayları engellemediği, engellemeye ya da durdurmaya ön ayak olmadığı sürece, hiç kimse bu ülkede bir barış ve huzur ortamının oluşacağı hayaline kapılmasın. Hiç kimse ne ‘doğu sorununun’ ne ‘Kürt sorununun’ çözülebileceği umuduna da kapılmasın. Hepsi boş bir hayaldir. Çözüm için, önce Pkk silah bırakmalı ve arkasından operasyonlar bitmeli, sivil inisiyatif üzerinde baskıcı ve tehdit unsurları ortadan kalmalı ve İmralı etkisi azaltılmalıdır ki, halk ne istediğini, ne talep ettiğini rahatça söyleyebilmelidir. İşte bunu özgürce söyleyip, söylediğinin arkasında duran bir Kürt ve doğu halkının istedikleri konusunda hem hükümet, hem devlet kiminle masaya oturacağını o zaman daha net belirler. Mademki hakimiyet milletin, mademki söz millette, öyle de olmalıdır. Yalnızca sandık sandığa bu halk hatırlanmamalı. Her daim devlet orada kendini hissettirmelidir. Bakın bakalım o zaman ortada sorun, morun, terör kalıyor mu ? Bakın bakalım o zaman Barış ve Demokrasi tabelalarda bir isim olarak değil, sokaklara, köylere ve kentlere nasıl geliyor.

Kürt meselesi gittikçe kemikleşiyor, derinleşiyor ve zorlaşıyor. Böyle yüksek gerilimli konular tek taraflı sağduyu ile çözüm yoluna konulamaz. Her tahrik yeni tahriklere yol açar. BDP’nin demokratik bir parti görünümüne girmesi için, Pkk güdümünden çıkması ve gerçekten il legal bir ‘örgüt partisi‘ değil de bir ‘toplum partisi’ olma başarısını göstermesi lazım. Artık akan kanın durması, kanayan yaraların sarılması ve yanan canların bitmesi gerekmektedir. Sağduyunun ve özverili olmanın daha zaman gelmedi mi ?

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..