Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '11

 
Kategori
Öykü
 

Behzat Ç dizisi için bir senaryo yazdım.

Behzat Ç dizisi için bir senaryo yazdım.
 

Soldan sağa, Harun, Behzat, Hayalet, Akbaba


Behzat Ç kısa zamanda fenomen olmuş bir polisiye dizi. Bilenler biliyor zaten. Bilmeyenler için şunu yazabilirim. Cinayet masası başkomiseri Behzat dışgörünüş olarak kaba, argo konuşan, suçlulara acımasızca davranan ama iç dünyasında duygusal ve yardımsever bir karakter. Devre arkadaşları, emniyet müdürü olmuşken o itaatsiz davranışları, doğru bildiğini söyleme huyu yüzünden başkomiser olarak kalmış. Emrah Serbes'in aynı adlı romanından esinlenerek yapılan bu dizide Behzat karakterini Erdal Beşikçioğlu başarıyla canlandırıyor. Ekibinde üç tane komiser var. Biri Harun, diğerleri ise lakaplarıyla tanınan Hayalet ve Yarasa. Hepsi birbirinden ilginç tipler.

Şimdi düşündüren bir senaryo yazmaya çalışacağım. Tam senaryo da demeyelim, öykü diyelim de senaristler alınmasınlar. Tabii bunu yazmadan önce başım belaya girmesin diye aşağıdaki notu da yazmak zorundayım.

Bu öyküdeki karakterler ve olaylar tamamen hayal ürünü olup, gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.


Şimdi de öykümüze geçelim.

"Behzat, seni müdür çağırıyor."

"Ne diyecekmiş bana Tahsin"

"Ne bileyim ben, gelsin dedi işte."

"Sana söyleseydi ya."

"Hadi,hadi sallanma da git"

"Gidelim bakalım, ne istiyormuş?"

******

"Behzat gel, otur"

"Hayrola müdürüm"

"Seni geçici olarak cinayet masasından alıp, siyasi şubeye veriyorum"

"Haydaaa ne oldu, bir kusur mu işledik yine?"

"Bir olayı çözmeni istiyoruz. Ekibinle birlikte çalışacaksın."

"Biz ne anlarız siyasi işlerden?"

"Sürünceme de kalan bir konu bu. Kimse bu işle uğraşmak istemiyor. Senin gözün karadır, sen bu işi halledersin."

"Hangi iş?"

"Kaset olayı. Hani seçimlerden önce bazı kasetler piyasaya çıktı ya, onlar, "


"Santaj kasetleri yani"


"Öyle de denilebilir."


"Onların arasında iki tane de milletvekili var."


"Evet, biliyoruz, ama sen halledersin."


"Cinayet masası ne olacak?"


"Oraya geçici bir ekip vereceğiz. Sen bu işi bitir, sonra tekrar eski görevine dönersin. Belki terfi de edersin"


"Belki de içeri girerim, kimbilir? Terfi derken, hapse düşmek de var. Bu ülkede her şey olabilir."


"Merak etme, sana güvenimiz tam."


******


"Çocuklar, buraya gelin. Harun, Akbaba, Hayalet."


"Hayrola amirim, cinayet mi var?"


"Artık cinayet yok. Bu birimden geçici olarak, başka birime geçtik"


"Nereye, amirim narkotiğe mi?"


"Ben sevmem öyle işleri"


"Susun bir dakika la....Siyasi şubeye geçtik. Bizi harcamak istiyorlar herhalde orada, Başımıza iş aldık yani."

"Neyi çözeceğiz amirim?"

"Kaset olayını.."

"Kim kaset çıkarmış? İbrahim Tatlıses mi?"

"Git oğlum ya.....Siyasilerin kasetleri."

"Nereden başlayacağız amirim?"

"İlk kaset kimindi?

"Eski ana muhalefet partisi başkanı, O kaset yüzünden istifa etmişti."

"Aferin. Şimdi ben, o kişiyle konuşacağım. Sizler de sırayla diğer kaseti çıkanlarla konuşun. Daha sonra kaset santajı yapılan ve seçim öncesi istifa edenlerle konuşuruz. Hadi bakalım..."

"Biz kimlerle konuşacağız?"

"Oğlum, siz olayları takip etmiyormusunuz? Eda'ya sorun internetten baksın söylesin, isimleri, sonra adamları bulun konuşun işte. Her şeyi ben mi söyleceğim?"

"Sen nereye amirim?


"Göle gidiyorum. Biraz yüzeceğim."


"Hangi göle"


"Baykal gölüne"

******

"Sayın Göl"

"Buyrun başkomiser, benimle görüşmek istemişsiniz, ama biliyorsunuz benim dokunulmazlığım var"

"Yemişim dokunulmazlığını"

"Anlamadım? neden omzuma dokunuyorsunuz"

"Dokunuyorum işte. Dokunulmazlığım var dediniz ya!"

"Bana ne soracaktınız?"

"Şu kaset olayı! Ne iş?"

"Ben o konuda açıklama yapmıştım. Benden ne istiyorsunuz şimdi?


"Bana da açıklama yapın ki, bu işi tezgahlayanları bulalım."


"Bana bir komplo kuruldu"


"Nasıl bir komplo?"


"Seçim öncesinde partimizi zayıflatıp, iktidar partisinin anayasal çoğunluğu sağlayacak şekilde iktidara gelmesini savunanlar kurdu bu komployu.

"Sizce kimler?"

"Bakın baştan anlatayım. Bu kaset 2002 de oluşturulmuş. 1 Mart tezkeresiyle de yakından ilgili. Ben bu tezkere görüşmelerine komisyonlara üye bile vermedim. Çünkü bu oylamada grup kararı alamıyorduk. Tezkereye şiddetle karşı çıkıyordum. Bunun üzerine bu komployu tertiplediler."

"Yani 8 yıl önce mi çekildi bu kaset? Peki neden o zaman kullanmadılar? Bu benim aklıma pek yatmadı. Genel merkez binası mı orası?"

"Genel merkez binamız 2006 da hizmete girdi. "

"Peki bu görüntüler nerede alınmış olabilir?"

"Bir arkadaşımızın evinde"

"Neden bir arkadaşınızın evinde çalışıyordunuz?"

Bizim ev tadilattaydı. Onun için. Aslında o bayan, benim özel kalem müdürümdü. Biz evde çalışıyorduk. Hava çok sıcaktı. Elbise de sıkıyordu. Ben pijamamı giyip çalışalım dedim. Yani durum bu. Ama birileri oraya kamera koymuş. Nereden bilebilirdim ki?"

"Arkadaşınızın haberi yok mu?

"O arkadaşımız zaten yurtdışında yaşıyor. Anahtar da bende duruyordu. Onun bir ilgisi yok yani."

"Yukarıda sorduğum soruyu tekrarlayayım. Kasedi 2002 çektilerse neden o zaman kullanmadılar?"

"O kadarını bilemiyorum. Demek ki gerek kalmamış."

"Şimdi neden kullandılar peki?"

"Partiyi zayıflatıp, iktidar partisinin tek başına anayasayı değiştirmesi için."

"Yani sizin üzerinize bu yüzden geldiler.

"Evet. Bakın bir nokta daha var. Bu kaset Mayıs 2011 de yayınlandı. Ocak 2011 de bir bayan muhabir benimle söyleşi yapmak istedi. Kendisiyle 15 dakika görüştüm. Sonra benim kendisini taciz ettiğimi ileri sürdü. Sonra o kişi Ergenekonla ilgili ifade verdi."

"Bunu neye bağlıyorsunuz?"

"Bu da bir komplo tabii ki! Oradan birşey çıkaramadılar. Kasedi piyasaya sürdüler. Zaten o yıllarda birçok kaset daha yapıldığını duyumunu aldım."

"Daha kimlerin kasedi olduğunu düşünüyorsunuz?

"İktidar partisinden kişiler olabilir. Ayrıca bir DGM savcısıyla ilgili kaset iddiaları da o zamanlar gündeme gelmişti.

"Hangi savcı?

"İsa Mete. Şimdi emekli oldu kendisi."

"Özel kalem müdürünüz sonra milletvekili oldu değil mi?"

"Evet. Başarılı çalışmaları nedeniyle ödüllendirdim onu."

"Anlıyorum. Başka şüphelendiğiniz kimseler var mı?"

"Bence bu kaset olayı dış kaynaklı"

"Tamam. Aklınıza bir şey gelirse beni arayın veya yeni gelişmeler olursa...."

"Ararım merak etmeyin"

*****

.............................................BİR REKLAM....................................

İlaçlar ve insanlar....Hangi tip insanlar hangi ilaçlara benzerler? Aspirin erkekleri ile gripin kadınlarını öğrenmek istiyorsanız Emine Supçin'in son yazılarını okuyun. Emine Supçin'e ana sayfamdan önerdiğim yazarlar arasından ulaşabilirsiniz. Mutlaka okuyun..

............................................REKLAM BİTTİ..............................

"Hoşgeldiniz amirim"

"Hoşbulduk Eda. Bizimkiler yok mu?"

"Onlar da biraz önce geldiler amirim.

******

"Ne yaptınız lan....Kasetleri çıkan siyasilerle konuştunuz mu? Nerede çekilmiş o kasetler?"

"Adamlar konuşmuyorlar amirim."

"Kimlere gittiniz siz? Sen konuş Hayalet?"

"Amirim ben, aday adayı olan birisine gittim. Onun kasedi pek yankı yapmadı. Çünkü adam aday olmadan kaset ortaya çıkınca aday adaylığından vazgeçmiş. O hiç konuşmadı. Diğer görüştüğüm kişi o kadın benim imam nikahlı karım diyor."

"O kadın yabancı uyruklu değil miydi?"

"Evet amirim."

"Nasıl imam nikahlı karısı oluyormuş be! İmamla konuştunuz mu?"

"Aklımıza gelmedi amirim."

"Belki de papaz kıymıştır nikahlarını"

"Sana da sıra gelecek Harun. Bırak dalga geçmeyi..."

"Emredersiniz amirim"

"İmamı bulayım mı amirim?"

"Ne imamı lan..."

"Neredeymiş bu kadın şimdi?"

"Ülkesine gitmiş."

"Peki adam, kadına giderken boşol demiş mi?" yani boşamış mı kadını?"

"O kadarını söylemedi amirim."

"Hay ben sizin yapacağınız işe......."

"Sen ne yaptın Yarasa?"

"Benim konuştuğum kişileri resmen tuzağa düşürmüşler."

"İki yabancı kadın bir otel lobisinde bunlara askıntı olup, evlerine götürmüşler."

"Kasetler de orada çekilmiş."

"Evi buldunuz mu?"

"Evet, bulduk ama şimdi orada başka birileri oturuyor. Etraftaki emlakçılara sorduk. Güven apt. 17 nolu daireyi sen hiç kiraya verdin mi diye? Orada genç bir çocuk vardı. Sanki birşeyler biliyor gibiydi. Sonra babası olduğunu tahmin ettiğim emlakçı geldi. O dairenin bizimle ilgisi yok dedi. Çocuk yanlış anlamış gibi bir şeyler söyledi. Biz de geldik."

"İyi halt yediniz! Nerede bu emlakçı?"

"Tunalı'da"

"Kalkın gidiyoruz."

******

"Bize bir daire lazım.....Kiralık....."

"Nasıl bir şey istiyordunuz?"

"Geçenlerde Güven apartmanından bizim arkadaşlar bir daire kiralamışlardı. Kısa bir süre için misafirler için. Eşyalı olduğunu söylediler. Beni de onlar gönderdi buraya."

"Haaa... hatırladım. Bir ay için 10000 dolar para vermişlerdi. Aynı şartlarla size de veririz."

"Harun gel buraya....Sen bu adamla mı konuştun?"

"Evet amirim."

"Gel lan buraya. Neden yalan söyledin sen?"

"Siz de kimsiniz?"

"Polis, oğlum polis..Öt bakalım. Kime kiraladınız o daireyi? Kontratı kiminle yaptınız? Anlat her şeyi....

"Tamam, tamam vurmayın....Anlatacağım her şeyi..."

"İki adam geldiler. Eşyalı bir daire istediler. Bir ay için 10000 dolar gibi bir para verdiler. Anahtarı aldılar. Daha bir ay dolmadan da anahtarı iade ettiler. Ama kimseye bir şey söylemememi tembihlediler. Yoksa başka iş alamazmışım, sonra başım belaya da girermiş. Onun için konuşmadım."

"Ha....şöyle. Nasıl birileriydi bu adamlar?

"İki kişiydiler. Sanki aceleleri var gibiydi. Siyah gözlük takıyorlardı. Şık giyimli kişilerdi. Zaten geldikleri araba da lüks bir arabaydı. Sanıyorum Mercedes'di. Yabancı misafirlerimiz için bir aylığına kiraladıklarını söylediler. İyi para verince de çok incelemedim."

"Kontrat yaptınız mı?"

"Gerek yok dediler. Zaten belki de bir aya kalmaz çıkarız dediler. Ben de yapmadım."

"Ev sahibine ne dedin?

"Ona bir aylığına 5000 dolara kiraladım deyince bir şey demedi."

"Vay be....İyi iş...5000 doları da sen cebe attın yani..."

"Bizim işler böyle amirim. Bazen bedavaya çalışırız, bazen de böyle kazanıyoruz."

"Dikkatini çeken başka bir şey var mıydı?"

"Aracın plakasının rengi farklıydı. Hatta oğlum bana plakanın yeşil renkli olduğunu söyledi."

"Peki, bu adamlar yine gelirlerse, mutlaka beni ara. Hatta araçlarının plakasını da al."

"Tamam, başkomiserim merak etmeyin."

"Bak bir falsonu görürsem, senin için iyi olmaz. Telefonumu yazdım buraya."

"Devletin karşısında boynumuz kıldan ince komiserim. Söz en ufak bir gelişmede sizi arayacağım."

*******

"İsa Mete beyle görüşecektim,

"Buyrun sizi bekliyorlar."

"Sizinle telefonla görüşmüştük."

"Evet, evet, başkomiserim buyrun"

"2002 yılındaki kasetlerden söz edeceğim. Bu konuda sizin de bazı sıkıntılarınız olmuş galiba."

"O yıllarda ben cemaatle ilgili bir soruşturma başlatmıştım. Ama diğer taraftan bana tehditler de geliyordu. Biliyorsunuz o zamanlar DGM ler vardı ve ben DGM başsavcısıydım. Bir gün bana bir kaset gönderdiler. Kasetteki yerleri hiç bilmiyorum. Tamamen montajlanmış bir kasetti. Kasetle birlikte bir de not vardı. Notta aynen şunlar yazıyordu:

"Senin sesin çok çıkıyor. Bizim istediklerimizi yapacaksın. Yoksa bu kaseti televizyonlarda yayımlatacağız. Senden para istemiyoruz. Günün yaklaşıyor, o gün geldiğinde sana, gerekeni söyleyeceğiz, sen de yapacaksın. Yoksa seni rezil edeceğiz. Savcılıktan edeceğiz."

"Tabii, hemen hukuk savaşını başlattım. Jandarma Genel Komutanlığı kriminal daire başkanlığı kasetin montaj olduğunu açıkladı. Bu arada bana Adalet bakanlığı soruşturma açtı. Beni Ankara Savcılığına tayin ettiler.Bir de kınama verdiler. Bunların tek sorumlusu cemaattir.

"Emin misiniz?"

"Büyük olasılıkla bu kasetleri cemaat hazırlamıştır. Hatta cemaatin elinde iktidar partisinin milletvekillerine ait kasetler de olabilir."

"Cemaat, iktidar partisini desteklemiyor mu?"

"O hiç belli olmaz, istediklerini yaptırmak için ellerinde santaj olarak kaset bulundurabilirler."

Ergenekon'dan tutuklu bir kişi bana o günlerde şöyle bir bilgi vermişti.

"Son dönemde evlere gizli kameralar koyup çekimler yapıldığını duyuyorum. Şantaj amaçlı bu çekimleri insanların özel yaşamlarını deşifre etmek için kullanıyorlar.”

"Yani herşey olabilir diyorsunuz."

"Peki sayın savcım, bana müsaade, verdiğiniz bilgiler için teşekkürler"

"Rica ederim. İyi günler..."

******

"Çocuklar, gelin buraya, bir durum değerlendirmesi yapalım.

"Geldik amirim."

"Yeni bir şeyler mi var amirim?"

"Ana muhalefet partisi eski başkanı Göl, bu kasetlerin dış kaynaklı olduğunu söylüyor ama bu bana pek inandırıcı gelmedi. En azından kendisi için, başkanın değişmesi partiyi zayıflatmazdı. Çünkü birçok kişi başkanı beğenmiyordu. Zaten son seçimlerde bu belli oldu. Yeni başkan partiyi daha iyi noktaya getirdi. Diğer olasılıklar şöyle olabilir. Özel kalem müdürü milletvekili olmak için santaj yapmış olabilir. Diğer bir olasılık da cemaatin bu işlere bulaşmış olabileceği."

"Cemaat neden böyle bir şey yapsın ki? En azından bu kişi için bunu yapmaz. Diğer partinin mensupları için belki olabilir ama.."

"Onlar da Genel başkan değiştiği takdirde ana muhalefet partisinin daha güçleneceğini tahmin etmiş olabilirler ve bu iktidar partisine bir uyarı niteliği taşıyabilir."

"Peki diğer parti milletvekillerinin kasetleri?"

"Orada iki olasılık var. Ya bu dış kaynaklı. Yani iktidar partisinin anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etmesini isteyen güç, emlakçının dediğine göre oraya giden yeşil plakalı bir araçmış. Biliyorsunuz yeşil plaka konsolosluk araçlarına verilir. Diğer bir olasılık ise bu da cemaat işi. Eski savcı bu işi cemaatlerin organize ettiğini düşünüyor. Üstelik cemaatlerin elinde iktidar partisi milletvekillerine ait kasetlerin olduğunu düşünüyor.

"Amirim, o zaman seçimlerden önce kimler milletvekili olamadı, kimler bakan olamadı deyip onları incelemek gerek."

"Bir de eşlerinden boşananları yakın takibe almak gerekir."

*******

Birinci bölümün sonu....



Reklamkabul edilmektedir. Reklam ücretleri reytinglere göre değişecektir. :)

İkinci bölüm için tıklayın

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..