Belediye arazi satarken şehirciliğimiz ve yeşil alana dair...

1980’lerden başlayarak yıllar boyunca Türkiyemin en güzel yerlerini dolaştım ya daha çoook gidilesi, görülesi yer kaldı. Artık dolaşamıyorum, gördüklerim içimi sızlatıyor.

Aynı yıllarda Avrupa’nın en gözde şehirlerine de gitme fırsatım oldu. Öyle Avrupa kazan ben kepçe dolaşmadım, yanlış anlaşılmasın! Yapabildiğim, iş nedeniyle gitmiş olma fırsatını değerlendirmek, o kadar! Yani göremediğim onca güzel dünya kentine haksızlık eden ben değilim, gönderselerdi onları da seve seve, karış karış gezerdim.

Bu yazı dizisinde, sizlere bir fikir vermek için, gidip gördüğüm bazı şehirleri anlatacağım. Bu şehirlerin hepsi hakkında sayısal değerler toplamaya kalkmadım, sadece ikisi için bile öyle hazır bilgi yok, araştırmak gerek.

Ben izlenimlerimi aktarayım hele, meraklısı, ilgililer, yetkililer araştırıp sonuçları önlerine koyar ve belki biraz da düşünürler üzerinde. Ne de olsa ben, tam gün bir işyerinde çalışmak, çocuğuna bakmak, günlük işleri yapmak gibi sıradan şeylerle uğraşan bir sade vatandaşım ve öyle derinden araştıramadım, affola!

Geçmişte gezip gördüğün yerlerden söz ederken, çalım sattığımı sananlar da olmuştur. İşin doğrusu bende ne gezer öyle sırtıma çantayı atıp dünyayı tanımaya çıkacak imkan! İş toplantıları, eğitimi derken gözüm başka yerleri görme şansına erişti, hepsi o kadar!

Dedim ya ben bir sade vatandaşım diye, öyle alışveriş, eğlence falan neme gerek, beni yaya gezmek pek ala pakladı, anlayacağınız gittiğim kentlerin merkezlerindeki parklara, bahçelere, müzelere kaldım.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin WEB sayfalarına baktım az önce. Şehirleşme ve yeşil alanlarla ilgilendiğimden o kısmı okudum hızla. Yazılanlara bakılınca gerçekleri idrak etmiş ve ayağını yere basan önlemler alıyormuşuz gibi görünse de, ben istediğim türden bilgileri bulamadım. Resmi olarak yerleşim alanlarındaki insan yoğunluğu, yeşil alan dağılımı, yüzölçümleri verilmemiş. Neredeyse yüzlerce bahçe , yeşil alan kazandırmışız gibi görünüyor ama kaç metrekare bunlar belli değil. Yani anlamlandırabileceğim değerler elimde yok. Oysa Londra’nın, mesela her noktasında hektar başına kaç ağaç düştüğünü bile gösteren bir haritası var.

Doğru şekilde kentleşme konusunda cahiliz, yani görüp yaşadıklarımdan sonra, belki bu vurgu dikkat çeker umuduyla uzmanlığım olmasa da bunu böyle söylüyorum, az bile söylüyorum!

Görebildiğim bütün şehirlerimizde durum benzer. Ben küçücük çocuktum, şehircilik nasıl olmalı tartışmalarını gazetelerde okur, radyoda (o yıllarda TV yoktu) dinlerdim. Onca denilenin yüzde birine uyulamaz mıydı sanki!

Uymamışız, uymamakta direniyoruz, buna kara cahillik demeyeyim de ne diyeyim ?
Şehirlerimiz güzellikten, kentsel yaşam alanlarından yoksun, akıl almaz bir keşmekeş, düzensizlik içinde.

“Bugünü kurtaralım hele, yarına Allah kerim” sanıyoruz.
Oysa yarın bugünden kurulur ancak!



Açıklama: Bu yazı daha önce Yeni Alanya ve Yıldız Haber (Istanbul) gazetelerinde yayımlanmıştır. Her hakkı saklıdır.