Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ben adam olmam!

Ben adam olmam!
 

Ben adam olmam abi! Yeter ki adam olanlar adam olsunlar!


Geçenlerde dalgın bir şekilde, Konak'a gitmek üzere ara sokaklarda yürüyordum. Güpegündüz kepeği indirilmiş dükkanları saymaya kalktım, kafam daha da daldı bir yerlere. Televizyonlarda izlediğimiz haberler abartılı değilmiş. Esnafın, vatandaşın durumu kötü.

Vatandaşın alım gücü olmayınca, esnaf kepenk indiriyor. En azından masrafı olmuyor evde pinekleyince.

Ama bir kesimin durumu mutlaka çok iyi ki başbakanımız konuşurken hep onlara bakıyor. "Ülkemizde gayri safi milli gelir 9.500.- dolara çıktı. Her geçen gün daha iyiye gidiyoruz. Bazıları bunu çekemiyorlar, vs." gibi sözler ediyor.

Sayın Başbakan, "iyi" nerede? Git git bitmiyor. Daha çok gidecek miyiz? Yorulduk vallahi, takat kalmadı, nefes alamıyoruz. Sanki ümüğümüzü sıkıyor birileri. Bu yolun sonunu siz göremiyorsanız bırakın bize rehberlik etmeyi, biz kendimiz gidelim.

Böyle düşüncelerle dolu kafam, ben sanki on ton yükün ezikliği altında yürüyorum. Birdenbire hafifçe omuzuma dokundu biri ama sanki başbakanın makam arabasının camını kıran balyozun ağırlığını hissettim. Hemen irkilip baktım arkama. İri yarı bir adam, Bursalı hemşehrim Adem ÇALIŞKAN'a benziyordu. Adem'i resimlerinden tanıyorum da Arif ÖĞÜTÇÜ ile İzmir'de görüştük. Galiba Arif bu. Ona çok benziyor bilhassa kulakları ve gözleri. Arif'te de ikişer taneydi...

Kim olduğunu sormak için bir hamle yapacağım sırada, damdan düşen kiremit gibi düştü şu sözleri orta yere;

- Sen adam olmazsın abi!

Bu kim ya böyle, freni patlamış kamyon gibi üzerime geliyor! Şaka mı, ciddi mi anlayamadım. Etrafta kamera aradım, kamera şakası diye, ama yok. O hazırcevap, şen şakrak adam gitmiş başka biri gelmişti benim bedenime. Cevap vereceğim de toparlayamıyorum kendimi.

- Abi bak adam olmasına olmuşsun, boyun bosun yerinde, yaşını başını almışsın amaaaa...

Bu cümleden sonra şu sözler döküldü ağzımdan yerlere,

- Eeee... Kelime oyunu yok değil mi bu cümlede?

- Estağfurullah abi, bu kelimeler dansöz mü ki oynasınlar! Yok öyle bir şey!

- Peki ben niye adam olmam?

- Bak abi iyi dinle! Her şeyi kendine dert ediniyorsun! Üç günlük ömrün kalmış, farkında değilsin. Yürürken bile aklından neler geçiriyorsun kim bilir! Ama yine politikacılara, memleketin durumuna takmışsındır kafanı.
Bloglarda yazdıklarına bakıyorum, fasafiso! İnsanları çekinmeden, acımasızca eleştiriyorsun.
Olmaaaaz! Bir kere kafadan düşman kazanıyorsun.
Baktım da birisi mesaj yazmış, "Gölge etme başka ihsan istemem" diyor, bir diğeri de "Senin dostluklara değer vermediğini" uçurtmuş. Bir başkası da deniz kenarından sana mesaj atmış, "Burası dil bilgisi dersi verilecek yer değil" demiş. Bu insanlar haklı değiller mi?

- Haklılar. Demokratik haklarını kullanıp düşüncelerini belirtme hakları var. Ama düşüncelerinin doğru olma mecburiyetleri yok. Genelde herkes haklı çıkmak istiyor. Hata altın bilezik olsa koluna takan yok. İnsanlarımız maalesef eleştiriye tahammül edemiyorlar. Bunu politikacılarımızda görmüyor muyuz?

Demokrasimiz maalesef en demokratik olmayanların dillerinde sakız... Eşitlik ya, ille de Aysun Kayacı ile çoban eşit olacak? Hiçbir konuyu konuşamıyoruz. Düşüncelerimizi dile getirdiğimizde tepkiler çok fazla ve anlamsız oluyor çoğu kez. Doğru düşünsek de eleştiriliyoruz, yanlış düşünsek de!

- Abi, bak yine başladın! Sana ne yahu bütün bunlardan? Aysun KAYACI'ymış da çobanmış da bilmem neymiş hatta zurnaymış. Baksana işine sen!

- Bu iş değil mi? Bu memlekette yaşayan bir birey olarak ülkemizin problemlerine sırtımızı mı dönelim?

- Yok abi, sen vallahi de adam olmazsın, billahi de, tallahi de, tillahi de! Sesini kısacaksın abi, nerede menfaat oraya koşacaksın. Gerekirse türban takıp erzak ve diğer yardımlardan istifade edeceksin?

- Ne türbanı len? Ben kadın mıyım?

- Pardon abi, saçın uzun ya, kafam karıştı. Abi sen de çember sakal bırak, şalvar giy! Cumaları da camiden camiye dolaş. Sen fark etmesen de onlar seni fark ederler. Nur gibi yüzün var abi. Onlara da katıl! Bak ne kapılar açılıyor sana. Parsellenmiş bu memleket abiiii! Kap birkaç parsel de sen! Yok yok! Ben boşuna nasihat ediyorum, dinlemezsin beni. Sen adam olmazsın abi!

- Sen kimsin ya? Deminden beri nasihat ediyorsun. Tanımam görmem! Adem de değilsin, Arif de! Kimsin kardeşim?

- Abi T.C. vatandaşıyım, bu ülkeye vergimi verip, ülkemin her türlü imkânlarından faydalanan vatandaşım. Milliyet Blog'da yazılanları okuyan bir Milliyet okuruyum ayrıca. Seni eleştirme hakkım var. Bir vergi verip beş avanta kapıyorum. Sen hiç "Avantadan lavanta" deyimini duymadın mı?

- Evet duymuştum bu sözü. Zaten yönetim kadrolarına baktıkça bu sözün ne kadar geçerli olduğunu anlamak zor değil. Televizyonda Meclis görüşmelerini seyrediyordum geçenlerde. Birbirine küfredenler, vurmaya kalkanlar, el kol hareketleriyle konuşma ve bağırma anında jimnastik yapanlar... Şaşırdım kaldım. Bizi temsil eden insanlar bunlar. Daha dikkatli, daha eğitimli, kültürlü olmaları gerekmez mi?

- Ne bileyim abi, gerekmiyor her halde. Bizde demokrasi var. Okuma yazma bilmeyeni bile seçebiliyor halk. Eşitlik abi... Avrupa'da demokrasi, laiklik yok, bizde var! Laikliğin teminatı Elhamdülillah sayın Başbakanımız. Ciğer işlerine de sayın Baykal bakıyor.

Adam bu sözleri söyledikten sonra, çekti gitti. Ben çakıldım kaldım oracıkta. Etraftan geçenlerin şaşkın bakışlarına aldırmadan kendi kendime mırıldanıyordum:

- Hay ben böyle eşitliğin de... Demokrasinin de... Laikliğin de... Ciğerin de... Kedinin de...
... Gözünün çapağını yiyeyim!

Ben Adam olmam! Anladım, adam haklı! Ben adam olamam!

Yeter ki adam olanlar adam olsunlar!

Mustafa Mumcu, 06. 04. 2008 / 08:46

NOT: Tam 2 ay sonra bugün DOĞUM GÜNÜM. O zamana kadar seyahate çıkmazsam köye, aklınızda olsun!

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..