Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '09

 
Kategori
Anılar
 

Ben Genç Olmanın Ne Demek Olduğunu Bilirim....

Ben Genç Olmanın Ne Demek Olduğunu Bilirim....
 

Ankara yeni günü karla karşıladı. Şu anda yağan kar’ın büyük bir çoğunluğu erimiş olmasına rağmen yine de kapalı ve soğuk bir hava hakim.

Bu yazıyı yazarken bir yandan da cd’imi dinliyorum. Şu anda dinlediğim bir zamanların en çok çalınan müzikleri. Artık “Anılar” olarak satılmakta.

Anılar… Ne kadar ilginç. Gençliğimde bu şarkıları dinler, duruma ve bulunduğumuz ortama göre dans ederdik. Ya da bu müzikler, şarkılar eşliğinde dergilerimizi, kitaplarımızı okur ya da arkadaşımıza mektup yazar, onlardan gelen mektupları bazen tebessüm bazen de kalbimizin az ya da çok burulmasıyla okurduk Arkadaşlarımızla buluştuğumuzda fon müziği olarak bu şarkıları ve müzikleri dinlerdik.

Tüm bunları yazarken aklıma rahmetli babaannem geliyor. Bana yaşamımın ilk başlarında, ergenlik çağımda verdiği hayat dersleri halen daha aklımda. İşin ilginç yanı da bazı konularda yanıldığını düşünmüş olmama rağmen her geçen gün çok daha iyi anlıyorum ki; gerçekte onun yanıldığını düşünerek yanılan benmişim.

Babaannem yaşadıklarından dolayı olsa gerek hep bana “Aman kızım eskisi gibi ciddi kitaplar, romanlar” okuyamıyorum derdi. İzmir’den Ankara’ya geldiğinde çok sevdiği Barbara Cartland romanlarını da yanında getirir. Eğer getirdği romanlar bitecek olursa ya tekrar okur ya da babam kendisine yenilerini alırdı.

Bana okuduğu romanların özetini anlatırdı. Bazen ise o romanları anlatırken çocukluğu, genç kızlığı aklına gelirdi. Yugoslavya’dan nasıl göç ettiklerini, çocukluğunu, büyükbabamla nasıl tanıştığını, Kurtuluş savaşı öncesi Ankara’ya nasıl geldiklerini anlatırdı.

O günler aklıma geldikçe niye anlattıklarını not almadım diye hayıflandığım zamanlar çok olmuştur.

Bazen de sokakta gördüklerinden,.gençlerin bazı davranışlarının yanlışlığından söz ederdi. Ben ise başında kavak yelleri esen biri olarak kendi kendime “Bu kadarı da biraz eski kafalılık” diye düşünürdüm. Gel zaman, git zaman işin aslının öyle olmadığını.; o günlerde hatalı ve eski kafalılık olarak nitelendirdiğim pek çok şeyin ne denli doğru olduğunu fark ettim..

Kısaca, babaannemin bana verdiği öğütler, anlattıkları halen daha aklımın bir köşesindedir.

İkimizin arasındaki fark neydi?

Evet görünüşte o bir yaşlıydı. Belki de bazı sözleri eski kafalılığından kaynaklanmaktaydı. İşin aslı bu muydu. Hiç sanmıyorum….

Babaannem, yaşlıydı ama bizim gençlik yıllarımızda önemsemediğimiz, küçümsediğimiz hayat tecrübesi onda bulunmaktaydı.

O genç olmanın ne demek olduğunu biliyordu. Peki ya ben….?

Yaşlılarımızın bilgi ve tecrübelerine gereken değeri verelim.


Orson Welles-I know what it is to be young
by aytuna

var gaJsHost = (("https:" == document.location.protocol) ? "https://ssl." : "http://www."); document.write(unescape("%3Cscript src='" + gaJsHost + "google-analytics.com/ga.js' type='text/javascript'%3E%3C/script%3E")); try { var pageTracker = _gat._getTracker("UA-7006964-1"); pageTracker._trackPageview(); } catch(err) {}

 
Toplam blog
: 226
: 1337
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

1960 İstanbul doğumluyum. Kitap okumayı, yazı yazmayı, resim yapmayı ve yabancı dil'den Türkçe'ye..