Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '15

 
Kategori
Deneme
 

Ben Kaos'um

Ben Kaos'um
 

Aklımda binlerce ses, yüreğimde binlerce görüntü, kulağımda bir ton insan. Kaybolmuş gibiyim bu kalabalıkta ya da gene durmuşum İstiklal'in ortasında bir başıma. Yalnızsam da gene, olsun … Seviyorum bu kalabalığı. Ritmi, yoğunluğu, özgürlüğü. Ben burada doğdum, ben KAOS’um. Annem bir arabanın egzoz dumanı, babam ise bir sokak müzisyeninin sesi. Ruhumun en derinliklerinde var karmaşa. Huzur, kenarda köşede bir yerlerde kalakalmış sessiz. Belki bulunurum umuduyla red ediyor ölümünü. Benim ise sesler çınlıyor kulaklarımda her gün. Duyamıyorum hepsini bazen, korkuyorum.

Aralayıp iplerinden, çekip alıyorum özenle, laf laf, hece hece, cümle cümle. Öyle terine kokusuna bakmadan, kucağıma alıp kağıtlara saçıyorum. Fakat, sıklıklada bu kokular bunaltıyor beni, sürekli aynı nefesi ciğerimde hissedermiş gibi. Sigarayı ilk kez tas tamam içtikten sonraki gün ciğerimdeki is gibi.

O zaman koşuyorum tozlu İstanbu'lda, evimde. İçime bana tuhaf bir şekilde huzur veren pis havayı çekiyorum sanki ormandaymış gibi. Normal değil bu, değil mi ? Fakat bu koca şehirde hangimiz normaliz ki ? Hele ki burda doğmuşsanız, geçmiş olsun dostum, sizin işiniz bitik.  Ben daha ilk çığlığınızda sesinizdeyim.

Nüfustan ötürü çevrem kalabalık, hısmım akrabam çoktur benim. Özellikle de geceleri. Sokağa çıkan kendini teslim eder bana, sıcak huzurlu evinden çıkarken daha. Korkarlar ama içinde hissederler kıvranan yılanlarını. Zevkle atarlar kendilerini Nevizade’nin arnavut kaldırımlarına. Yoksa niye çıksınlar bir başlarına ? Bunun birde dönüşü var. Kafalar havada, bacaklar ötede beride bazen geride ...

Geceyi tavaf ederler benimle. Her kadehte huzuru taşlarız beraberce. Koşarak evlerine, ona, huzura döneceklerini bile bile. Belki de oyun oynuyorlardır benimle, kedinin fare ile oynadığı gibi. Yok yok , öyle de değil, nasıl desem ... AŞK gibi. Kaçan kovalanır dedikleri... Onlar huzur isterken peşlerini bırakmam ama ne zaman ki beni ararlar, etraflarında boş sessizlikten başka bir şey bulamazlar. Bu gün sen, yarın o… Blöf  itinayla görüldü. Ama herşeyden önce eğlenceli kız çocuğu gibiyimdir. Önceden çok masum. Ama o kızın büyüyüce ne olacağını asla tahmin edemezsiniz. Kadınlar anlar bu lafımı. Beyler biraz düşünmeli .

Bazen de ruhumun ilk bedenime düşen zerresinden, en son, belli ki es kaza içeri kaçan zerresine kadar canım acır. Tam canıma tak ettiği zamansa konuşmaya başlarım. Öyle çok, öyle boş, öyle yersiz konuşurum ki çoğu zaman etrafımdakiler kelimelerimi dahi anlamazlar. Sorular sormadan, serilip dökülürüm elmalar gibi. Ya, işte ne zaman biri o elmalardan alıp yese olur benim gibi. DELİLİK gibi. Tekrarlar dururum cümleleri saatleri sesleri. Hepsi şehrimin öten telleri .

Yorulur çoğu kez ruhum ama kaçar dinlenmekten. O zaman sığınırım Moda’da bir kahveye ya da sahilde bir nargileye. Nargilemin dumanının her atışında, sesizce patlar kahvemin köpükleri. Belki de bir yerlerde birilerinin gözleri bile yanar. Nargilemin borusu dolanır da dolanır, bacaklarımdan mideme kadar yılanlar gibi kıvrılır, düğüm olur, BAĞIMLILIK gibi. Kim bilir, belki biri falıma bakar da hali hazırda, ortada duran cinayetin benim cinayetim olduğunu söyler. E o zaman cenazeyede gideriz beraber. Sonra biri unu alır helvamı kavurur da kavurur. Ben ise onun dumanının içinden geçererek seyre dalarım boğazı. Faka durun, daha kahvemin yudumu boğazımda kaldı !

Peki ya siz ey dostum ! Bu gece benle rakı tokuşturmayı mı yoksa, şarap yarıştırmayı mı tercih edersiniz ? Hepsinde, hepinizde ben varım. Siz beni hayatınıza dahil ettiğiniz sürece hiç gitmeyeceğim merak etmeyin. Bensiz bu Dünya’nın çekilmez olduğunu elbet biliyorsunuz. Ama bir kez sırt çevirirseniz bana, sıradanlıkta kaybolursunuz. Aylık maaşınızı bağlar hayat, bir o yana bir bu yana pış pışlar usulca. Ta ki, siz hepten uyuyana dek.

 
Toplam blog
: 4
: 177
Kayıt tarihi
: 15.03.15
 
 

İstanbul Teknik Üniversitesi'16 - İstanbul - Galata Perform - Denemeler - Seyahat Yazıları - Tiya..