Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '13

 
Kategori
Öykü
 

Beni benimle bırakın

Beni benimle bırakın
 

“Arada beni kaynattınız!” diye öfkeyle bağırıyordu kadın. ”Size inandım. Babalı kızlı kumpas kurdunuz bana, kandırdınız beni.” Gözleri dolu dolu oldu, dudakları bir yaprak gibi titriyordu. Ağladı ağlayacak... “Kızım koca peşine düşmüş, kocamsa müzik albümü peşinde. Sanki albümleri kapış kapış yok satıyor” Sustu birden. “Gerçekten müzik albümün yok satıyor” dedi, “baksana ne alan var ne de soran.” Acı acı güldü. “Ne o, her şey bitti de sıra benim albümüme mi geldi?” dedi kocası. Gözü karısındaydı ama... Kadın öfkelenince eline ne geçerse fırlatan cinstendi.  “Mersin’deki gül gibi evimden ettiniz beni!” diye bağırdı kadın.

 

Bu kez ağlıyor. Kızım gönlünü almak için, boynuna sarılıyor. “Canım annem” diyor. Yanağından bir makas alıyor. “Çek elini üzerimden, ben senin canın manın değilim” deyip itiyor onu. Gözlerini kızının gözlerine dikiyor. “İşini sonlandırmışsın. Benden habersiz hem de. Az daha sabredemedin. Bol bol zamanın olur artık. Sabahlara kadar o şapşalla konuşup durursun artık. Gelsin de o şapsal kurtarsın seni” “Hayda!” diyor kız. “Çocuğun ne suçu var ki? Haberi bile yok olandan” “Bak bu doğru işte! “ diyor kadın, “boşuna günahını aldım Çocuğun. Şapşal olan o değil, sensin” Mutfağa koşuyor aceleyle. Kızıyla kocası da peşinden… Kendisine kötülük etmesinden korkuyorlar. Geri dönüp yüzlerine bakıyor anlamsızca. “Sizin için değmez” diyor. Mutfağın çekmecesine sakladığı sigarasını alıp yakıyor. Mutfaktan salona, oradan da balkona çıkıyor. Bütün gücüyle bağırıyor. “Bana yazık ettiniz hayallerimi yıktınız, alın başınıza çalın, sizin olsun Avrupa’nız!” Sigarasının dumanını yutuyor ve boğulurcasına öksürüyor. Kızı aceleyle su getiriyor mutfaktan. Usulca vuruyor kocası. “Bana bir şey olur diye korkuyorsunuz değil mi? Bana bir şey olursa aç kalır, pisliğin içinde boğulursunuz… Sizin sıkıntınız o, beni sevdiğinizden değil” “Hayda!” diyor kocası. “Kadına bak! Felaket senaryoları yazıyor. Seni seviyoruz elbette” “Sevseniz” diye kesiyor lafını, “sevseniz, ikiniz de çalışırdınız. Para biriktirir, sigortamı öder, Mersin’de başımı sokacak bir ev alırdınız.” “Yok ya, “diyerek müdahale etti kocası. “Bu söylediğini yapsak, bir gün bile durmazsın yanımızda”

 Kadın sürdürdü: “ Siz ne yaptınız peki? Kızım koca peşine düştü, kocam müziğin…” Bir sigara daha yaktı. “Neymiş efendim? Bir sürü bestesi varmış! Hangi bestesini bana yaptı peki? Hiçbirini… Bak Recep’in karısına. Kadın da talih var. Karıya da benzemiyor. Ama kocası ve çocukları dört dönüyorlar etrafında… Aldıkları parayı banka yerine ona teslim ediyorlar. Bense peşinizde koşuyorum. Kıçınızı topluyorum.” Sesli sesli ağlıyor. “Ya anne ayıptır” diyor kızı, “alttaki komşu duyacak ağladığını. “Duyarsa duysun, umurumda mı sanki… Vay kızımın derdine bak! Komşunun duymasından korkuyor. Gurur meselesi yapıyor. Asıl işten atıldığını duyduklarında ne diyeceklerini düşün!” “Bir kere işten atılmadım ben. Kendim çıktım” Sigarasını derin derin çektikten sonra korkuluğa dayanıp aşağıya, çimenlerin arasına bıraktı izmaritini. “Buradan atlasam, sizin elinizden kurtulsam iyi olacak galiba.” dedi. “Yok yok ölmez, sizin elinize kalırım” diyerek vazgeçti. Baba kız put gibi durmuş seslerini çıkarmıyorlardı.

Kadının telefonu çaldı. Kızı koşup getirdi. Arkadaşı arıyordu. “Bahçeye gidiyoruz siz de gelmek ister misiniz? “diye soruyordu. “Yalnızım” dedi, “ama beş dakikaya kalmaz giyinir çıkarım. “ Yatak odasında üstünü değiştirip koridora çıktı. Kızına ve kocasına olduğu yerden seslendi: “Arkamdan gelmeyin. Beni benimle bırakın” 

 
Toplam blog
: 62
: 233
Kayıt tarihi
: 12.01.12
 
 

1977-78 İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat Bölümü mezunuyum. Çesitli dergi ve sayfalarda öykü, den..