Benim cumhurbaşkanı adayım

Geçen hafta Milliyet Gazetesi'nde; Rıdvan Dilmen'in, Halep seyahati sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı bir röportajı yayınlandı (5 Nisan 2007, Perşembe). Daha çok maç analizleri, yerinde tespitleri ve doğru tahminleriyle tanınan Fenerbahçeli eski futbolcu "Şeytan" Rıdvan; kişileri analiz etmedeki birikimlerine güvenerek, Recep Tayyip Erdoğan'ın Mayıs ayında Çankaya Köşkü'ne çıkacağını belirtmiş.

Ama Rıdvan; siyaset, futbola benzemez ki. Sen, belki o reklam filminde olduğu gibi; duran top vuruşlarına "gol olur" diyebilirsin. Ve dediğin gibi de çıkar.

Ama siyaset sahasındaki falsolu vuruşları, bazen sen bile tahmin edemezsin.

"Atatürk İlkeleri" adı altında, Türkiye'nin 6 tane organı var. Cumhuriyet ve Laiklik de, bu organlar içinde en hassas olanlardır. 864 rakımlı Çankaya Köşkü'nün 84 yıldaki misafirleri arasında:

6 Asker, 2 Mühendis, 1 İktisatçı ve 1 Anayasa Profesörü var. Bu yüzden yeni cumhurbaşkanının kim olacağı; herkesten daha çok, ülkenin askerî kanadının merak ettiği bir konu olmaktadır. Genelkurmay Başkanı'na ve YÖK Başkanı'na göre; yeni cumhurbaşkanının ülkenin hassas noktalarına nasıl temas edeceği çok önemli. Ve bu yüzden pek temkinli yaklaşıyor, hatta soğuk bakıyorlar Çankaya Köşkü'nün yeni sahibine.

Recep Tayyip Erdoğan; İstanbul'un eski Büyükşehir Belediye Başkanı. Vaktiyle, bugün bir ülke kadar nüfusu bulunan İstanbul'u halk oyu sonucunda yönetti. O da İşletme Fakültesi mezunu. Ama aynı zamanda bir İmam Hatip Lisesi mezunu. Üstelik Emine Hanım'ın da başı kapalı. Yâni geçmişteki first lady'lerden çok değişik bir profile sahip olacak Emine Hanım. Hepsi bu kadar. Ne Recep Tayyip Erdoğan'ın eğitim düzeyi, ne de Emine Hanım'ın kişisel tercihleri; Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasına engel sebepler olmamalı. Hatta Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan ötürü deneyim sahibi de sayılır bu mevki için. Ondan daha uygun durumda bir başka aday da olmayacaksa; neden olmasın?

Bir de, Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına muhalif olan çevrelerin korkusu; Erdoğan cumhurbaşkanı olursa, bilhassa laik devlet yapısının yara alacağı yönünde. Cumhurbaşkanı icraat mevkii değil; temsilî bir makam olmaktadır. Bir kere veto edip, tekrar görüşülmek üzere Meclis'e geri gönderdiği bir yasa tasarısını yine veto etme yetkisi bulunmamaktadır. Bu konuda Meclis, Cumhurbaşkanı'nın üstündedir. Hem Türkiye'de laik yapı zarar görecek olsa; Recep Tayyip Erdoğan başbakanken zarar görürdü. Öyle değil mi?