Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '07

 
Kategori
Dostluk
 

Benimle Nepal' e gelir misin?

Benimle Nepal' e gelir misin?
 

Dün, sokak ortasında, bir elimde fıstıklı çilolatam, bir elimde gazulet çantamla, sivri topuklu ayakkabılarımın üzerinde yürümeye çalışırken, bir turistle karşılaştım. Metroyu arıyordu, benimle gelirse gösterebileceğimi söyledim. Geldi de. Ben çikolatamla aşk yaşarken, o kendini tanıttı, neler yaptığını anlattı. Çikolatam biter bitmez, soracak sorularım birikmişti, teker teker sordum ve birden kendimizi metronun koltuklarında bulduk.

Keyif veren bir insanla karşılaşmayalı ne kadar çok olmus, diye düşündüm oturur oturmaz. O bir İsviçreliydi, karavanıyla Stockholm'den buralara kadar gelmiş, iki hafta sonra İran'a, oradan Pakistan'a ve en son durak olarak da Nepal'e gidecekti.

Gözlerimin ışıldadığı hissederek, "Harika!" diye bir gülücük attım. O da bana, bu gülücüğe bir armağan sunuyormuşcasına, Türkiye'de bulduğu köpeğinin kimlik kartını gösterdi. Sokak ortasında çocukların hışmından kurtardığı köpeğe, artık kendisinin bakacağını söyledi. Elindeki kedi tırmıklarını da nedenine anlatıverdi. Karavanındaki kedisi bu durumdan hiç hoşlanmamış, hıncını da sahibinden almıştı pek tabii ki!..

Sonra, sıra benim sorularıma geldi. "Türkiye'yi beğendin mi?" soruma aldığım yanıt, ilginçti: Beğendim beğenmesine de, Türk erkekleri çok garip, neye kızıp, neye kızmayacaklarını anlayabilmiş değilim. Bir de çok maço bir yanları var. Baksana, seninle konuşuyorum diye nasıl bakıyorlar bana?

"Öyledirler, ama hepsi değil. Binde ikisi iyidir, onlarda tenhalarda bulunurlar!" dedim. Öyle bir kahkaha patlattı ki, metrodaki yağız delikanlılar, bu sapsarı adamı dövecekler sandım!..

Tam bunları konuşurken, metro durdu, yürümeye başladık, ama muhabbet ettikçe edesimiz geliyordu. Tam o sırada, "Sen hiç buralılara benzemiyorsun, çok beyazsın. Buradaki erkeklerin gözdesindir herelde" deyince, "Yoo, onların gözdesi olacak kadar, onlarla samimi değilim. Annem has bir Boşnak'tır, bu beyazlık ondan yadigar" deyiverdim.

"Aman Tanrım, dünya ne kadar küçük, benim de annem Boşnak" demesin mi?

Hem sevindim hem de çoşkusu karşısında eğildim, ne yapacağımı şaşırmış bir halde, "Evet, küçükmüş sahiden" diyebildim.

Daha sonra, söz nereden oraya geldi anlayamadım ama, bir anda, beni Nobel Ödülü için tebrik etti, Orhan Pamuk okumaya başladığını söyledi.

İşte o zaman, bir garip oldum. Pamuk'un, bu ödülünü kutlamayanlar, burun çevirenler aklıma geldi.

Üzüldüm üzülmesine, ama birşeycik de diyemedim.

Ayrılma vakti geldiği zaman (ki İsviçreli misafirimiz beni hiç bırakmayacak sanıdım bir an!), birbirimizin mail adreslerini aldık ve tam vedalaşırken, "Benimle Nepal'e gelir misin?" diye sormaz mı?

Nasıl yani diyen bakışımla, zınk diye kalakaldım.

Sıcakkanlı bir insan olsam da, hep mesafeli duruşlu bir kahraman olduğumdan, "Ne güzel olurdu!" cümlesiyle kısa ve kestirmece bir şekilde yanıt verdim.

Fakat, gerçekten de ne güzel olurdu diye düşündüm Olle'nin yanından ayrıldığımda.

Bir yere karavanla gitmek fikrinden bahsediyorum tabii ki, Olle'den değil...

Bir karavanla, bir ülkeden diğerine geçe geçe, yollarda bata çıka, küçük motellerde kala kala...

Olle'ye şimdiden iyi yolculuklar dilerim, köpeciğinin de gözlerinden öperim!

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..