Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '10

 
Kategori
Sinema
 

Beowulf – Sinemanın Yeni Miladı … mı???

Beowulf –  Sinemanın Yeni Miladı … mı???
 

Filmin unutulmaz anlarını hatırlamaya çalışınca kuyruklu Angelina Jolie dışında pek bir şey canlanm


Vizyona giriş tarihinin üzerinden neredeyse 3 yıl geçmesine rağmen ancak DVD’den izleme şansı bulduğum bir film bu. Ancak belki de geçen zaman filmin yorumlanabilmesi ve asıl hedefini ortaya çıkarması açısından faydalı olmuş olabilir. Filmin konusu eski bir efsaneden köken alan bir şiir-şarkıdan yola çıkılarak oluşturulmuş. Tahta geçmek uğruna işbirliği yaptığı ve sahte güzelliğine kandığı canavarın ülkesi için bir tehdit oluşturmaya başladığını gören Kral Hrothgar’ın, canavarı öldürecek bir kahraman aramasıyla başlıyor film. Bu kahraman da kendini canavar avcısı olarak niteleyen Beowulf’dan başkası değil.

Beowulf’un bu görevde kısmen başarılı olmasına rağmen kral ile aynı tuzağa düşmesi ile devam ediyor film. Senaryosu gerilim edebiyatı ve senaryolarının son yıllardaki önemli ismi Neil Gainman ile "Pulp Fiction", "True Romance" gibi Tarantino parmağının olduğu bol diyaloglu filmlerinin senaristi Roger Avery tarafından yazılmış. Bu ikilinin oluşturduğu öykü ve diyaloglar baştan sona ilginizi perdede tutmanızı sağlayacak kadar başarılı. Ancak filmi diğerlerinden ayıran nokta oyuncuları, daha doğrusu teknolojinin yardımıyla oluşturulan oyuncu alternatifleri. Benzer denemelerin son yıllarda sık olarak yapıldığı bir mecra olarak “hareket yakalama tekniği” denilen yöntemle oluşturulan gerçeğe yakın oyuncu görüntülerinin yaratılabildiği bir çeşit animasyon tekniği kullanılmış filmde. Daha önce “Final Fantasy” ile karşımız çıkan, yine Robert Zemeckis’in ürünü olan “Polar Express”de de gördüğümüz ve şu ana kadar ki zirvesi olarak kabul edebileceğimiz “Avatar” ile artık çok da bizi şaşırtmayan bir teknik bu. Hatırlarsınız, James Cameron uzun yıllar hazırlığını yaptığı “Avatar”ı piyasaya sürerken bunun sinema tarihini değiştirecek bir film olduğunu söylemişti. İfade etmek istediği hem 3 boyutlu deneyimin sağladığı farklı bir fil izleme tecrübesi, hem de bir anlamda oyuncusuz bir sinema modeliydi. Animasyonlar ile bu kısmen sağlansa da erişkin seyircilerin pek çoğuna bunun bir çocuk filmi olmayıp, erişkinlere yönelik yapıldığını ifade etmekte güçlükler olduğu kesin. Hatırlasınız 2002 yapımı Al Pacino’nun da rol aldığı “S1m0ne” benzer bir sanal oyuncu üzerine kurulmuş bir filmdi. Bu yeni anlayışın en temel noktası da artık filmlerin yönetmen, oyuncu ortak eseri olmaktan çıkıp tamamen yönetmenin ürününe dönüşmesini sağlaması. Pek çok sinema izleyicisinin gidecekleri filmi seçerken tercihlerini yönetmeni es geçip oyuncularına göre yaptığı düşünülürse amaçlanan gerçekten önemli bir değişim. Sinema eserlerinin gerçek üreticisi olan yönetmenlerin önemini artıracak ve yönetmenin oyuncu malzemesinden istediğini tam olarak almasını sağlayarak tam istediği ürünleri vermesine yol açacak bir devrim gibi görünüyor teorikte.

Yönetmenlerin oyuncu kaprislerinden kurtarmasının yanı sıra zaman zaman film başına 10-20 milyon dolar gibi ücretlerin telafuz edildiği masraflarda da önemli bir düşüş sağlayabilecek bir yöntem bu. Ama kazın ayağı öyle değil. Maalesef demiyorum, çünkü sinema gibi önceden iyice tasarlanabilen ve çekimler bittikten sonra bile üzerinde her türlü oynamaların yapılabildiği bir sanat alanında bile oyunculuk ve oyuncuların beklenmedik, tahmin edilemeyen, spontan tepkileri, doğaçlamaları bu sanat dalına önemli bir heyecan katıyor diye düşünüyorum. Hiçbir animasyon tekniğiyle elde edilen performansın örneğin "Baba"daki Al Pacino’nun yaşadğı ikilem ve patlamaya hazır halini, Brando’nun her filminde yansıttığı anlaşılması güç karizmayı, "Kuzuların Sessizliği"ndeki Jodie Foster’ın başarma azmiyle içine atmaya çalıştığı korku ve endişeyi ve daha pek çok büyük oyuncunun yarattığı tarifsiz anları yaratamayacağını düşünüyorum. Dahası bu teknikle çekilen filmlerin çoğunda zaten karizması öne çıkmış oyuncuların model alındığı görülüyor. Diplomasını bir eczaneye para karşılığı bırakıp evde oturan eczacı örneği gibi bu oyuncuların yüzlerini, jestlerini ödünç verecekleri bir sinemayı pek hayal edemiyorum ve açıkçası bu düşünce bende bu çeşit bir sinemaya karşı hoş duygular yaratmıyor. Sonuç olarak “Beowulf” bence hoş zaman geçirten, tam mısır-kola ikilisiyle iyi gidebilecek bir eğlencelik bir film. Hatta gözünüz alıştıktan sonra bunun bir animasyon olduğunu bile unutabiliyorsunuz. Ancak film bittikten sonra filmin unutulmaz anlarını hatırlamaya çalışınca kuyruklu Angelina Jolie dışında pek bir şey canlanmıyor insanın kafasında IMDB puanı 6.6 olan film için benim puanım 5.5
 
Toplam blog
: 14
: 894
Kayıt tarihi
: 22.04.10
 
 

36 yaşında ve doktorum. Yaş olarak yolun yarısını geçtiğim iddia edilse de ve pek çok iş alanında 35..