Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '12

 
Kategori
Sinema
 

Berlin Kaplanı

Berlin Kaplanı
 

Çok Başarılı Bir Film


“Uğruna dövüşecek bir sebep yoksa yenilgi kaçınılmazdır.”

Berlin Kaplanı’nın özeti filmdeki bu sözdür.

Ayhan Kaplan’ın, kırk yaşına rağmen Alman ringlerinde hâlâ yumruk sallamasının sebebi ne nam ne de büyük paralardır. Tamamen ekmek parası peşindedir ve neredeyse boğaz tokluğuna dövüşmektedir.

Ancak üzerine bahis oynayanları her defasında mahcup etmektedir. Bunlardan biri de sponsoru olan bir mafya müsveddesidir. Madem ki ona kaybettirmiştir, bunu ödemek zorundadır. Aslında çıkarılan borç bir ağırsıklet boksörü için çok da mühim bir para değildir. Alt tarafı 7.500 Euro…

Oysa meteliğe kurşun atan Ayhan Kaplan için büyük bir paradır bu. Hem bu borcu ödemek, hem de geçimini sağlamak için ek işler de yapmak zorundadır. Mesela ülkemizde pek de yaygın olmayan “köpek gezdiriciliği” bu işlerden biridir. Sekiz on köpeği Berlin sokaklarında para karşılığı dolaştırmaktadır.

Alman müşterileri, köpeklerini de Alman disipliniyle terbiye etmiştir. İlla her gün tam saatinde yürüyüşe çıkacaklardır. Ne bir saat önce, ne bir saat sonra. Bu durumla dalga geçer Ayhan Kaplan: Bir Alman’a gıcıklık yapacaksan, onun programını dumura uğratacaksın.

Almanların ve Almancıların yaşam tarzlarını tiye alan onlarca ince mesaj, izleyiciyi kırıp geçirir. Başlı başına boksör Ayhan Kaplan rolünü olağanüstü beceriyle oynayan Ata Demirer bile filmi izlemeye değer kılmaktadır. Bu müthiş yetenek her rolü gibi boksörlüğün de hakkını vermektedir. Almancı aksanlı kırık Türkçeyi uzun süre Almanya’da yaşamadan kıvırmak imkânsız. Bravo.

Boksör Ayhan’ın yaptığı bir başka ek iş bodyguardlıktır. Eğlence yerlerinde sanatçıları korumaktadır. Bunlardan birine refakat ederken bindiği asansör kat arasında takılır. E, burası Türkiye değil, insanlar asansörlerin bu hallerine şerbetli olsun. Kapalı yerde çaresiz kalmak gizli bir hastalığını ortaya çıkarır: Panik atak olmuştur. O kadar paniğe kapılır ki, koruduğu sanatçının ağzını burnunu dümdüz eder. Panikten.

Bu hastalık sadece asansörde değil, sonraki gün, anlaşmalı olarak beşinci rauntta yenileceği maçta da başını derde sokar…

Panik atağına çare ararken Alman alışkanlığı onu doktora götürür; Türk alışkanlığı ise hocaya. Hocanın teşhisi fazla bilimseldir: Sokağa cenabet mi çıkıyorsun?...

Çare de bellidir haliyle: Duschmachen! (Duş)

Ayhan’ın mafyaya olan borcu günbegün ve maçbemaç katlanmaktadır. Tam o anda imdadına Antalya’daki amcasından aldığı bir haber yetişir. Amcası, kafasına bir futbol topunun çarpmasıyla hafızasını yitirmiştir. İşte o top sihirli bir etkiyle Ayhan’ın kaderine de müdahale eder.

Berlin Kaplanı, her dakikası ince esprilerle dolu, Ata Demirer’in yeteneklerini sergilediği keyifli bir film. Komedi beklentisiyle gitmemekte fayda var, insan hayal kırıklığına uğrayabilir.  Komediden ziyade dram bile denebilir.

Çoğunlukla acımasızlığa varan Alman disiplini… Yüzeyindeki üçkağıtçılık ve dolandırıcılık kirini kazıdığınızda altta hâlâ varlığını sürdüren Türk gönül zenginliği... Ve her iki ulusun olumlu taraflarını alarak sevgi dolu, dürüst, insan canlısı, disiplinli yepyeni bir karakterdir Berlin Kaplanı. Kahkahayla, bazen de hüzünle izlenecek çok başarılı duygusal bir film.

Egemen Bağışvari espriler bile mevcut.

CD’nin Arapçası nedir?

“El CD” (LCD)

Bu espriye ben sizin yerinize de güldüm; filmi izlediğinizde gülmeseniz de olur…

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..