- Kategori
- Müzik
Beste ve Güfte : "Kadınlar"
Yerleşik İslâm gelenekleri, kadın ve erkeği ayrı mekânlarda yaşamaya zorlamıştır!.. Lâkin bu durum enteresan bir yan ürün vermiştir...
Evde olsun, sarayda olsun, kadınlar kendi eğlencelerini kendileri yaratmak zorunda kalmışlardır. Sultanlar da haremlerindeki cariyeleri musikiye teşvik etmişler, saray hizmetine katılan yetenekli kızlara özel musiki dersleri aldırmışlardır. Böylelikle sarayın harem bölümünde ayrı bir musiki takımı kurulmuştur...
Nakkaşların ve Avrupalı ressamların eserlerinde, kadınların Osmanlı musikisinde kullanılan bütün sazları çaldıkları görülmektedir.
Hiç kuşkusuz, Osmanlı musikisinin tarihinde kadınlar arasından birçok besteci de yetişmiştir. 19'uncu yüzyılın son çeyreğinden önceki Osmanlı kaynakları ne yazık ki bunlardan pek azının ismini kaydediyor. Lâkin bu durumu, kadın bestecilerin adlarını tarihten silmek isteyen bir anlayışa bağlayamayız elbette.
Itri, Zaharya, Seyid Nuh, Tab'i, Ebubekir Ağa gibi erkek bestecilerin eserlerinden ancak onda biri kadarının günümüze ulaşabildiği bir musiki ortamında, notaya ihtiyaç duymayan sözlü bir geleneğin, ondokuzuncu yüzyıldan evvel yaşamış olan kadın bestecilerden sadece Dilhayat Hanım'ın ismini ve eserlerini tarihe mal edebilmiş olmasını bile başarı, iyi şans eseri saymak gerekir...
Yine de, güfte mecmualarında isimleri ancak kadın adları olabilecek bir takım bestecilere rastlıyoruz. Yakın tarihe, 19'uncu yüzyılın son çeyreği ile Cumhuriyet'in ilânı arasında kalan yarım yüzyıla baktığımız zaman, pek çok kadın besteci, icracı ve hoca görüyoruz.
Kadın musikiciler Türkiye dışındaki ülkelerde ancak 19'uncu yüzyılda adlarını duyurmaya başlamışlardır. Kadın musikicilerin yaygınlaşması ise ancak 20'nci yüzyılda gerçekleşebilmiştir.