Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '14

 
Kategori
İstanbul
 

Beykoz'un resimli tarihi;

Beykoz'un resimli tarihi;
 

Beykoz yalıları ve hükümet konağı,


İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için, yaşam alanlarını hazırlarken, önceliklerinin peşinde koşar. Bu öncelikler, karnını doyurabilme, ısınma, korunma gibi ihtiyaçlarını temin edebileceği, kendini güvende hissedebileceği yerleri seçer ve buralarda  yaşamaktan  mutlu olur.                                                              

İşte, Beykoz bu özelliklerin çok üzerinde, özel bir konuma sahip olmuştur tarih boyunca.  Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve Türkler'in yerleşim yerleri olmuş, konaklar, köşkler, yalılar, iş yerleri ve eğlence mekanları kurmuşlar, çalışmışlar ve eğlenmişlerdir.

Yenileşen kentler, daima geçmişten ilham alarak ortaya çıkmışlardır. Çünkü dünü olmayanın geleceğide noksan olur. Beykoz'un dününde kozmopolit yapının yaşam izlerinin  görmek mümkündür.

Beykoz'un 3000 yıla yaklaşan bir yerleşim yeri olmasının nedeni, su kenarı olması, düz tarım alanlarının varlığı, su kaynaklarının ve ormanlarının yanı sıra deniz kenarında bulunması Beykoz'u vazgeçilmez kılmıştır.                                                                                                                                                       

Boğaziçi'nin en müstesna köşelerinden olan, üç yanı denizle çevrili Beykoz kasrı, Topkapı Sarayı'ndan sonra boğazda yapılan ilk saray olma özelliğine de sahiptir.  Boğazın en yüksek tepesi olan Yuşa tepesidir ki, buradan  manzaranın seyrine doyum olmaz.

Evliye Çelebi'nin deyişiyle karası bağcılık ve bahçelik, denizi ve toprağı bereketli sulak, halkı bahçıvan, oduncu ve balıkçı.

Ahmet Mithat Efendi,''Dünyanın en güzel şehri İstanbul, İstanbul'un en güzel yeri Beykoz, Beykoz'un en güzel yeri, benim yalımın olduğu yer'' dermiş.

Ahmet Mithat Efendi'de haksız sayılmaz, yanındaki çay bahçesinde ulu çınarların altında oturup denize karşı çayınızı yudumlarken, bembeyaz yalıyı ve yaşanmışlıkları düşünürken saatlerin nasıl geçtiğini anlıyamıyor insan.

Fotoraflarda kalan Beykoz'un geçmişine bakarken, her Beykozlu gibi anılar peşinizi bırakmıyor, ilkokulu Paşabahçe, ortaokulu Beykoz'da okuyup, Küçüksu plajında denize girerken, Göksu  deresinde sandalla gezmenin keyfini yaşarken, Kanlıca'da meşhur İsmail Ağa'da yoğurt yemenin tadının bir başka olduğunu anımsıyorsunuz.

Hani derlerya '' İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde yaşar''.  Halbuki Boğazın kokusunu içine çekmiş, havasını solumuş üç, beş kuşak burada yaşamış aileden geliyorsa insan, ne kadar Beykoz'dan ayrılsada buradan kopması mümkün olmuyor.

Sosyal ve doğal yapısı her ne kadar değişmiş olsada, ya burada yaşıyorsunuz, yada dönmek için can atıyorsunuzdur. Senelerce vapur yolculuğu yapmış, okulunuza, işinize vapur sefası yaparak gitmiş, güneşin doğuşuna, batışına şahit olduğuınuz Boğaz yolculuklarını unutmak mümkün müdür? 

Beykoz'un en güzel köşelerinden biri, Beykoz çayırı tarih boyunca canlılığını ve güzelliğini korumuştur. Hünkar iskelesi sahilinden ve Beykoz Kasrınin bahçesinden, Tokatköy Kasrına kadar uzanan iki tarafı çınar ağaçlarıyla bezenmiş ortasından dere akan yemyeşil bir çayırdır.

Geçmişin önemli mesire yerleri olarak kullanılan, Küçüksu, Sultaniye ve Beykoz  çayırı  yemyeşil örtüsüyle yaşama sevinci vermiştir misafirlerine. Yaz gelince canlanırdı çayırlar, lunapark kurulur, cambazlar gelir, dondurmacılar, kağıt helvacılar, sucular simitçiler, nane şekeri satıcıları ortalığı şenlendirirlerdi. Bisiklete binmeyi bu çayırlarda öğrenirdi çocuklar..  Beykoz  çayırında tarihi, Terazibaşı çeşmesi bulunur. Etrafı ulu çınar, selvi ve çam ağaçlarıyla bezenmiş, altında tahta çitlerle çevrilmiş bir kır kahvesi mevcuttu, ayrıca bu çayırda, bazı esnaf ve sanatkar loncalarının peştemal kuşanma merasimlerininde yapılıdığını biliyoruz. Beykoz Belediyesi bu geleneği zaman zaman sürdürdüğünü görüyoruz.  

Yalıköy tepelerinden, Şahinkaya'dan denizi seyretmenin güzelliği yanında, yemyeşil doğayı  seyretmenin huzurunuda yaşardı insanlar..

                                                                                

 
Toplam blog
: 465
: 1550
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Çevreye saygı, insanlık görevi olarak algılanmalıdır. Bankacılık ve finans yöneticiliği  uğraşım ..