Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bıktıran dokunulmazlıklar…

Bıktıran dokunulmazlıklar…
 

Nedense biz Türkler herşeyi abartmaya, her duyguyu uçlarda yaşamaya meraklıyız. Seversek ölümüne severiz. Sevdiğimiz bizi terkederse onu öldürebiliriz. Tuttuğumuz takımı sezon başlamadan şampiyon ilan ederiz. Artık bunun dışında alınacak hiçbir sonuç bizce normal değildir. Bunlar gibi örnekleri uzatmak mümkün. Bu örnekler toplum olarak ne kadar ezik, kendine güvensiz ve aşağılık duyguları içinde olduğumuzu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

1 Temmuz 2008 tarihinde cezaevi koşulları içinde tedavisi mümkün değildir kanısına varılan Kuddusi Okkır tahliye edilmiş, beş gün sonrada yakalandığı kanser hastalığı nedeni ile vefat etmişti.

Ailesi, en doğal hakları olarak, ceza evine sağlam girip ölüm döşeğinde çıkan rahmetliye neler yapıldığını bilmek istemiş, kendi yaptığı araştırmalar sonucu doktorlardan şüphelenmiş ve dava açmıştı. Muhakkak ki adalet makanizması işleyecek, varsa ihmali olanlar cezalandırılacaktı.

Ama gelin görün ki, durum hiçte öyle değil. Doktorları soruşturabilmek için kaymakamdan, validen izin gerekli. Onlarda izin vermedi. Neden?

O beyefendiler hukuktan, adaletten daha mı akıllı? Neyin ne olduğunu dahamı iyi biliyorlar?

Bilmedikleri muhakkak. O zaman o doktorları korumakla, -hiçbir ihmalleri yoksa bile- onları suçlu konumuna sokmuyorlar mı? Eminim ki, soruşturma izini vermeyenlerin o doktorlarla hiçbir özel ilişkisi yoktur. Bu da insanın aklına silsile halinde kendilerine kadar ulaşan “dokunulmazlık” mefhumunun işletilmesi keyfini kullanma isteğini getiriyor.

Aslında son derece yararlı olarak kullanılabilecek ve kullanılması gerekli “dokunulmazlık” ister istemez can sıkıyor. Bu konuya parlementonun bir çare bulması gerekir. Hakkında bir yığın dava dosyası ile milletvekilliği yapılmasına kesin karşı olan ben bile bazı durumlarda “yasama dokunulmazlığının” gereğine inanıyorum.

Örneğin birbirine yakın oy sahibi iktidar ve muhalefet var. O gün iktidarın düşürülmesi için gensoru görüşülecek. Duruma göre birkaç oy ile hükümet düşecek. O sabah birkaç muhalefet milletvekili tutuklanır, oy kullanamaz, hükümet kurtulur. Bizim gibi ülkelerde son derece normaldir.
Bu türlü sakıncalar var diye parlementerlerin, dokunulmazlık zırhını padişahlık tuğrası gibi kullanmalarının önüne geçilebilmelidir.

Bir başbakan, hakkında uluslararası dava açılıp mahkum olmuş bir derneği, onunla ilişkili kimseleri koruyamamalıdır.

Bir vali veya kaymakam, “tedavisindeki aksaklıklar nedeni ile öldüğü” iddia edilen bir hastanın yakınlarına karşı doktorları koruyamamalı. Hukuk işlemeli. Hukukun işlemesine engel olunan yönetimlerin adı en azından demokrasi olamaz. Çeşitli tezahürleri itibari ile bu tür yönetimlere padişahlık, mutlakiyet, faşizm gibi isimler verilirki, bizim yönetimimizin bunlardan biri olmadığını düşünüyorum.

Dokunulmazlıkların kullanılması ile ilgili bir öneri. Meclisin tatilde olduğu dönemlerde, hafta tatillerinde dokunulmazlıklar askıya alınamaz mı?

Pazartesi, Temmuz 20, 2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..