- Kategori
- Siyaset
Gençlere !...
Gençlere !...
Biliyorum ben yazıyorum ,
ben okuyorum. Gençlerimiz ne geçmişimizle ,
ne de geleceğimizle ilgili değiller..
Onlar sorumsuz bu günü yaşıyorlar.
Onun için bu yazım gençlere..
Genç Cumhuriyetin hangi olanaklar içinde
yaratılmaya çalışıldığını bilmeyen , okumayan ,
sormayan marka giysili, sorumsuz gençlere.
O devirler Türkiye’de okuma-yazma oranının
% 5 olduğu , halkın % 80 ‘nin köylerde yaşadığı bilin.
İkinci dünya savaşının dünyayı ateşe attığı,
savaş sebebiyle ülkemizde yokluğun, fakirliğin,
eğitimsizliğin, işsizliğin dev boyutlarda olduğu
bir zor dönem.. Bu dönemde iki vatansever adam ;
Hasan Ali Yücel; Çağdaş eğitimin
Ülkemizdeki kurucusu, takipçisi ,
Atatürk ilkelerinin koruyucusuydu..
Oğlu Şair Can Yücel’in dediği gibi;
“O çağın mavi gözlü en güzel öğretmeni” idi.
Diğeri en yakın çalışma arkadaşı ;
İsmail Hakkı Tonguç..
Bu iki dev adam aydınlanmanın, kalkınmanın
yolunun köylerden geçtiğini görüp,
hızla çalışmaya başladılar.
Ve Köy enstitülerini kurulmasına çalıştılar.
Para yoktu, yol, teknik, yetişmiş eleman yoktu.
Ama içlerinde Cumhuriyetin ışığı vardı.
Tek düşünceleri ;
“Üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretimdi.”
Kısa zamanda o yokluk günlerinde yurdun
dört bir tarafında 20 enstitü kurdular ..
Köy çocuklarını yetiştirerek aydınlatma süreci başladı.
Köyde ışıklar yanmış, kulluk yok edilecekti.
Sonra ne mi oldu? Karanlığı sevenler, ağalar kazandı.
Şimdi o okullar bir harabe halinde duruyor.
Bahçelerini, duvarlarını kara otlar kaplamış.
Gençler, ”Cumhuriyetin ışığını
köylere taşımaya çalışan bu iki büyük adama
ve bu işe gönül verenlere Türk ulusu olarak
borçluyuz. Bizler bu borcu ödeyemedik.
Sizler bu borcun size kalan kısmını
ancak onların yolunda giderek ödeyebilirsiniz.
İşte Cumhuriyetin ışığı aydınlık,
bizim nesil yenilmedi, ezilmedi ama
istediğimiz noktaya da meşaleyi götüremedik.
Karanlık koyulaşıyor, sen geleceğimize ışık saçacaksın..