Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '08

 
Kategori
Blog
 

Bir “sevgi” yazanının itirafları…

Bir “sevgi” yazanının itirafları…
 

150. blogum bu benim…

Genellikle gezdiğim yerlerin özelliklerini, insanları, aşkı, sevgiyi yazarım. Pek suya sabuna dokunmam (yazılarımda). “Su ve sabunun temizlik” olduğunu bildiğim kadar… Tüm dünyadaki pislikleri (!) “yazarak” temizleyemeyeceğimi de bilirim…

Ve yine (maalesef) bilirim ki… Ne yazarsak yazalım… Okunacak, üzülünecek, tepki verilecek… Ama pek de bir şey değişmeyecek. Her gün “üzücü/utanç verici haberlerin izlenip”… Ardından “gündelik yaşama dönülmesi gibi…

İnsanların “özel”i… Eninde sonunda “diğer insanların yaşadıklarından/dramlarından” daha önemli oluyor (Gözlemlediğim bu). Yani “ateş, düştüğü yeri yakıyor”.

Her gün yazacak, tartışılacak o kadar çok şey oluyor ki bu ülkede (ve dünyada)… Bazen “yazı, daha yayına henüz alındığında”… Yeni yazılasılar çıkıyor ortaya. Ne olaylara yetişmenin imkânı var… Ne de yazmanın, pek bir faydası olmuyor gördüğüm kadarıyla.

Ben de hiç olmazsa “yaşama bir tutunuş” olduğuna inandıklarımı yazayım diyorum… Ve “zor günlerde”… Daha bir “aşk, sevgi” konularında yazasım geliyor… Belki de bir kaçıştır bu… Bilemiyorum.

Ülkemizde yaşananları yazmak istemiyorum… Ama “en az sizler kadar, ben de düşünüyor, üzülüyor, bunalıyor… Ve zaman zaman utanıyorum”.

Mesela, haberleri her izlediğimde;

Hükümetin sanki bir arka odası (!) varmış da… Orada birileri oturup, “Ne vergisi uyduralım, hangi kurumu satalım… Nasıl yapalım da daha fazla para bulalım” diye kafa yoruyor gibi gelir hep bana. En son icat edilen “evinizin önüne park ettiğiniz arabaya, geçici kullanım vergisi koyma çalışması” komedisi gibi. Yakında “sokağa çıktın, şu semtte dolaştın” vergileri konursa… Sakın şaşırmayın.

Ama nedense… Halkın gelir düzeyinin, eğitim, sağlık vb problemlerinin (en azından) “insan gibi yaşama koşulları seviyesine getirilmesi“ hiç konu edilmez o arka odada”.

Otoparklar yapmak dururken… Vergi icat etmek (!)… Kökten ve medeni çözümler üretmek yerine… Problemden “çıkar sağlamak”… Nasıl bir “mantığın (!)” sonucudur ki?

Ya, AB’ye girmek adına “bol gelen giysiler gibi” yapılan düzenlemeler ile… Süregelen “Turist, çocuk, yaşlı vb… Hatta bebeklere yapılan taciz ve tecavüz, uygulanan şiddet… Töre-namus cinayetleri” arasındaki tezat…

Veya Youtube’da hakkımızda yapılan çirkin videolara tepki olarak… O siteye “uyarı göndermek ve o yayınları engelleyici yaptırımlar yerine”… “Bizlerin, o siteye girmesini engellemek” nasıl bir komik ötesi çözümdür? Yani onların videoları yayınlanmaya devam edecek, ama biz seyredemeyeceğiz. “Görülmezse, konuşulmazsa yoktur” mantık dışılığı.

Hele o “kaza olduğunda, taraflar aralarında anlaşamazsa polisin çağırılması” ile ilgili haberi okuduğunuzda… Sizler de gülmekle-ağlama arasında duygular yaşadınız mı bilmem. “Polisin yanında bile anlaşamayan tarafların, polis çağırmadan önce aralarında (tekme-tokat) anlaşmaya çalışma çabalarını (!)” düşündüğümde… Hayır, hayır düşünmeyeyim en iyisi.

Ne burada yazdıklarım… Ne de diğer “bozuk düzen manşetleri”… Hiç biri hakkında yazmak istemiyorum.

Sadece ve sadece…

Bir gün ülkemde “insana değer verileceği”… Ve… “Kendi değil… Toplumun refahı için çaba gösteren vekiller tarafından temsil edileceğimiz günlerin geleceği umudunu” yitirmemeyi istiyorum.

Ve tüm olumsuzluklara rağmen hala… “Susuz kalmış bir çiçeğin hayatta kalma mücadelesi gibi”… Yaşama “bir yerinden tutunmaya çalışıyorum”…

Her bireyin kendini “eğitimsel/kültürel alanlarda” geliştirmesi, insana ait “güzel değerlere sahip olmaya çalışması” gerektiğin düşünüyorum. Her birey, “yanlış gördüklerini (daha doğrusu kendisine yapılmasını istemediklerini başkasına) yapmasa ve canlılara/doğaya saygılı olsa”… O bireylerden oluşan toplumun “asgari defolu (!)” olacağına inanıyorum.

Ne yaşarsak yaşayalım… İşin ucu “saygı ve sevgi”ye dayanıyor. Özsaygısı olmayan… Kendini sevmeyen bireylerin… Başkasına da saygı duyamayacağını, verecek sevgileri olmayacağını… “Saygısızlığın, sevgisizliğin” tüm kötülüklerin başlangıcı olduğunu düşünüyor…

Ve “bu olguları işleyen yazılar” yazıyorum.

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..