Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '06

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bir baş dönmesinden öte bir şeydi yaşam

Bir baş dönmesinden öte bir şeydi yaşam
 

Bir hikaye ile başlar tüm aşklar: Adem ile Havva'nın cennetten kovuluşudur bu, kimi zaman. Bir başkası için, Yusuf ile Züleyha yada, bazen Aslı olur birimiz, diğeriyse Kerem. Benzerlikler vardır her birinde bir diğeriyle, eni sonu; baş kahramanlardan biri kadın, bir diğeriyse bir adam...

Başkalarının aşkıyla başlardı, rüyalarımız: Kurulan belli belirsiz hayaller, bilinç altımızda hep öykünmeler...
Sonra sonra başlarız, gidemediğimiz kıyılara doğru yüzdürmeye yelkenlilerimizi. Kokusunu bilemediğimiz diyarların nefesi, soluğumuz olur geçtikçe zaman.

Dokunamadığımız tenlerin düşüyle kabarırken iştahımız, damarlarımızda duyulmaya başlar, kurulan düşlerin çoşkun çağıltısı. Zaman, ufak ufak sevilene ait bir parçayı katarken canımıza, öteyandan da ufaktan ufaktan kendimize ait bir parçamızı yitirmeler başlar. Yeni bir bahçe keşfetmenin hazıyla; usul usul , pekte hissedilmeden oluverir bu çoğu zaman.

Gülerken gözlerinin içi gülen kadının! Söyle; böyle zamanlarda mı unutuldu senin de adın? Hafızanı yoklasana, sana dair nelerin kalmış elinde avucunda...

Hatırlar mısın? Akşam oldu mu, ne çabukta keyifsizleşirdin; “Sümbül mü ekseydim, daha güzel kokardı? ” buydu, o zamanlar senin bütün derdin. Neymiş; "geceleri, ıtır kokarmış bahçelerin". Çünkü ıtırı sen, pekte sevmezdin.

Birde hep, yağmurda dans etmeyi isterdin. " İlla ki çıplak ayak olacak" der gülümserdin. Bunları düşlerken bile, yüreğin çarpar, çocuklar gibi kendi kendine ne de çok eğlenirdin...

O zamanlar, bir baş dönmesinden öte bir şeydi yaşam...
Sanki mürekep lekesi gibi, usul usul dağılıyor şimdileri geçmişe dair hafızam. Belliki, eski hatıraların mevsimine varmış bende zaman.

Düşündüm de: Uzak iklimlerde, ben neye sarılırdım üşüdüğümde?
Neyi budalaca bulur da, saatlerce kahkahalarla gülerdim önceleri?
Uyumadan evvel, yine ürperir miydim böyle geceleri?
Bal rengi miydi boyadığım son tuval?
Epey var ki bakmadım, sanırım sararmıştır keyifle çekilmiş, son karem.
Geçenlerde çalmaya çalıştım, ama hatırlayamadım bile şu eski melodiyi. Halbuki en sevdiğim parça o değil miydi?

Bana ait olanlar, şimdi ne kadar da uzakta...
Epey var ki, sormaz olmuşum kendimi. Geldi silkelenme vakti; dön bana, artık yeter.
Belli ki, çok özlemişim ben seni...

Gel, köklerden yapraklara yürüyen su gibi. Geri dönüşsüzce, usul uslul, alıştıra alıştıra gel...
Dilersen aheste adımlarla, dilersen damla damla. Yada her gün bir tek yudumla. Fark etmez, yeter ki dön artık bana...

Sevgi ve ışıkla
Ayna

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..