Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir Başka Âlemin Şirinleri

Bir Başka Âlemin Şirinleri
 

Artık görmekten de yoruldum, bakıp geçebilsem keşke. Gündem canımıza okuyor; TV’den, gazetelerden uzak durup sabır da dilesek Râb’den, yürekler serinlemiyor. Vatan aşıkları bezgin, geleceklerinden umutsuz, hiç uğruna göçen şehitlerine ağlarken, mutlu Şirinlerle gözü perdeliler -fonda Mehter Marşı- “Ülke şahlanıyor.” diyor!! Yaratan aynı tanrı da olsa belli ki bazıları görmüyor ya da gördüğünü anlamıyor, “Ne mutlu sana, oğlun şehit oldu.” haberiyle ana-babalar havalara uçsun isteniyor!

Vesselam, akıllara ziyan bir durum!

Hep diyorum, keşke bir otuz sene erken gelseydim dünyaya. Ata’mı da görür, öperdim ellerinden; bugünün çaresizliğinde kahrolmazdım.

Nihayet bir seher vakti darbesiyle mutfaktaki -doğal hayatın parçası- tüm tahta kaşıkları attım. Bn Otacı homurdandı tabii de silikon kaşıkla Silikon Vadisi arasındaki derin farkı anlatınca yumuşadı. Serde aşçılık var ya bayılırım mutfak alışverişine. Koştum grosmarketlerden birine, silikon adına ne varsa dizecektim set niyetine. Tencere-tavaların bana gülümsediği raflara doğru yönelmiştim ki onu gördüm.

Ellili yaşlarında olmalıydı; ama belli ki duvardan duvara vurmuştu hayat onu. Aklaşmıştı saçları. Elindeki paspasa dayanmış, sabit bir noktaya bakıyor gibiydi. Temizlik görevlisiydi. Yaklaştıkça mırıldanmalarını da duymaya başladım; “Nefret ediyorum senden hayat, bir kere de yolunda gitsen ne olur.” diyordu. Her gün duyduğum sayısız yakınmadan farklı değildi. Tam yanından geçerken baktım ona. Nemliydi gözleri. İçim acıdı, karnıma kramplar girdi. Utanmasın istedim, uzaklaştım hızla.

Her gördüğüm acıyı benimsiyorum. Ruhum öyle yorgun ki. Kendime geldiğimde makarna reyonundaydım. Organik olanlar indirime girmişti. Fusilli ile Fettuccine severiz evde, Ravioli ile Tortellini ise gezmede.

Aklım adamdaydı. Konuşmalı ve yardım etmeliydim, yoksa gece haramdı. Ama gururunu incitmeden nasıl yapacaktım, al şu yüzlüğü diyecek halim yoktu ya. Konuşmamı kurguladım: Belki çocukları vardı ve ben hep çocukların eğitim masraflarını karşılardım, bugünün şanslısı da oydu. O olmasa başkası olacaktı filan. “Ya çocukları yoksa ya da büyüklerse”yi düşünmeden yürüdüm onu gördüğüm yere. Aynı alanı temizliyordu. Yanına vardığımda, “Allah kahretsin!” dediğini duydum. Sırtına dokundum, döndü. Perperişandı suratı.

“Kolay gelsin birader. Az önce yanından geçerken de sıkıntılı olduğunu gördüm. Üzülme be kardeşim! Hayat hepimiz için çok zor. Ülkemizin durumuna kahroluyoruz, pahalılığın yükü altında eziliyoruz, doğuda evlatlarımız can veriyor onlara ağlıyoruz, hep birlikte bilinmeze yol alıyoruz da el ele vermeliyiz. Dertlerimizi de sevinçlerimiz gibi paylaşmalıyız. Mesela sen şimdi üzgünsen ben evime mutlu gidemem.”

“Allah razı olsun abi.”

“Çocukların var mı?”

“Bir kızım var, ellerinden öper.”

“Okuyor mu?”

“Yok, evli. İki ay sonra dede olacağım Allah nasip ederse.”

Vurdun mu baltayı taşa oğlum Ata !

“Çok bitik ve üzgün görünüyorsun. Maaşın mı yetmiyor?”

“Yok bir derdim abi. Allah’a şükür maaşım iyi. Hanım da bir okulda hademelik yapıyor. Babadan kalma evimiz var, kiramız yok. Bir başımıza ne harcarız ki. Damadın da durumu iyi, hık desek koşuyor çocuk.”

“E mübarek adam; o halde niye söylenip duruyorsun, lanetler okuyorsun bir saattir?”

“Bak, şu yerdeki siyah lekeyi görüyor musun? Ben siliyorum, on dakika sonra geri kusuyor! Ne olduğunu anlayamadım, hayatımdan bezdirdi beni.”

“Allah yardımcın olsun kardeşim. Senin derdinin çaresi bende yok. Hadi kolay gelsin.”

Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Ben ne TV izliyorum ne radyo dinliyorum ne de gazete okuyorum ve ne yazık ki -şu adam gibi- kara dünyanın içinde pembe bir dünya kuramıyorum.

Söylene söylene gittim eve. Sabırsızlanıyordum otacıya anlatacağım diye.

Çıkardım torbadan makarnaları ve tam anlatmaya başlıyordum ki adamı, hayat durdu!

“Silikon kaşıklar nerede Ata’cım?”

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..