Bir çare olacak yok mu?

MKG toplantısında yapılan görüşmelerin içeriğini, toplantı sonrasında üyelerden her hangi birinin, her hangi bir yerde ve her hangi bir nedenle açıklaması yasaktır.

Bu nedenle de, MKG toplantısı sonrasında orada nelerin olduğunu ancak yapılacak “RESMİ” açıklamadan anlayacağız. Daha doğrusu, anlamaya çalışacağız.

“Acaba” diyeceğiz MKG toplantısından sonra yapılan açıklamada söylenen "Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye yönelik terör tehdidine karşı Irak tarafının alması gereken önlemlere ilişkin olarak Irak Hükümetine verilen nota ve bundan sonra takip edilecek siyasi, ekonomik ve diğer yaklaşımlar üzerinde durulduğu"ndan kastedilen nedir?

Acaba “… diğer yaklaşımlar…”dan ne anlam çıkarmalıyız filan gibi, oturup bilmece çözer gibi sonuç bildirgesini çözmeye çalışmak durumundayız.

Oysa…

Biz, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak “Bu aşiret başının zaman zaman ortaya çıkıp, geçmişte önümüzde esas duruşta beklerken, bu gün ‘Diyarbakır’ı da içine katan tehditler savurması ‘Onurumuz’ kırılıyor, buna karşı söyleyeceğiniz sadece bu mu” diyoruz.

Son iki gün içinde 10 güvenlik görevlimizin şehit edilmesi karşısında vereceğiniz tepki sadece bu mu diyoruz…

Bize açık açık anlatın diyoruz.

Ama yok, anlatılmaz.

Niye?

“Efendim, ulusal güvenlik nedeniyle açıklayamıyoruz” denebilir. Tabi yerseniz…

Ama bizim millet olarak yiyecek tarafımız kalmadı açıkçası…

Barzani’nin yaptığı açıklama yetmedi, bir de yardımcısı çıktı aynı minval üzere açıklama yaptı. Peki, Başbakan’ın Talabani’yi araması ve onun da “Özür” dilemesi nerede kaldı?

Biri bir laf ediyor, diğeri “Özür” diliyor, arkasından bir başkası, lafı pekiştiren bir başka sözle devreye giriyor. Bu arada da 110 bin kişilik sözüm ona “Peşmerge ordusu”ndan da dem vurarak, gözdağı vermeyi de ihmal etmiyorlar.

Günlerdir bekliyoruz ki birisi çıksın bu aşiret reisi bozuntusuna bir cevap versin. Görüyoruz ki yok. Sabrediyoruz ve MKG’den bir tepki gelir de yüreğimize su serpilir diyoruz. O da çıkıyor…

Nasıl mı?

Sadece cılız bir bildiriden öteye gidemiyor.

Siyasi iktidarın başındaki kişi yani Başbakanımız ise, kendini Cumhurbaşkanı seçtirmek uğraşında. Zaten demedi mi ki “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diye. Merak etmesin, hiç biri yan gelip yatmıyor. Öyle bir yatıyor ki, kanları bu toprakları suluyor.

Yüreğimiz yanıyor yüreğimiz…

Bir çare olacak yok mu? Arıyoruz, bulabilirsek tabi…

11 NİSAN 2007