Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '10

 
Kategori
Deneme
 

Bir delinin saçmalamasının peşinde -1-

Bir delinin saçmalamasının peşinde -1-
 

Ey akıllılar delilikle aranızda ne fark var. Dışsal dünyalarını çekmek istemeyip deliliği tercih ede


Çıkmaz bir sokağa girdiğini bilmeden, tek bir arabanın bile zor sığdığı yolda arabasıyla ilerleyen şoförün uzun bir süre yol aldıktan sonra karşısına bir duvarın çıkmazı gibidir, kısır döngü. Çıkmaz yola giren şoförün kaçınılmaz karşılaştığı sonuyla, kısır döngüde yaşayan insanın karşılaşacağı son da aynıdır. Çaresizlik, çaresizlikten doğan öfke.

Kısır döngüden kaçmak imkânsızdır. Tek düzeliğin vermiş olduğu durağanlıkla içine kapanmalar baş gösterir hayatta. Sevinçlerin yerini hüzünler alır. Nedensizce sinir nöbetleri geçirmeye başlanır. Bir müddet sonra önceden komik gelen şeyler öfke nedeni olmaya başlar. İşte bu andan itibaren otokontrol sitemine hâkimiyet azalır. Öfkeli, her şeye parlayan hiçbir şeyin önemi olmadığını düşünen profil ortaya çıkar.

Aslında bu alt bilincin ortaya çıkmasıdır. Yaşanılan dönemde hayatta karşılaşılan sorunların algılanmasında ve çözülmesinde yanılsamalarla beraber beynimiz bize çeşitli kumpaslar kurarak ana şalterin zarar görmesini engelleme eğilimindedir. Bastırma yönlendirme v.s bu bastırma mekanizmalarının tamamının çökmesi ana şalterin atmasıdır. Ana şalter attıktan sonra hayal dünyasının kapıları sonuna kadar açılmış olur. Gerçekle hiçbir bağlantısı kalmayan beyin kendi iç âleminde yaşamaya başlar. Delilik belki de kendi âleminin içinde sadece kendisinin var olmasına izin vermektir.

Gecenin bir yarısında kalkıp yatağın içinde oturmaya başlandığı an, sonun başlangıcına doğru adım atılmış demektir. Çıkmaz sokağa girildiği andan itibaren geri vitesi olmayan arabayla duvar gelinceye kadar devam etmek .

Kısır döngülü hayatların en vazgeçilmezi depresyon. Hüznünün neden geldiğini bilmeden hüznünün en koyusunu yaşıyor hissine kapılmak. Hiçbir şeyin bu hüznü gideremeyeceği hissiyle dolaşmak. Gülmeyi unutmak belki de. Yaptığınız hiçbir şeyden zevk almadan yaşamaya devam etmek veya ölmeyi istemek.

İnsanlar tüm sıkıntılarına göğsünü gerecek kadar güçlü olmasına rağmen deviniminin olmadığı yaşamlarda bu güçten bahsetmek mümkün değildir. Bakarsın, görmezsin; çünkü bilirsin ki hep aynıdır. Yenilik gerektiğini düşünürsünüz ama yapamazsınız.

Kadınlar bu konu da daha başarılıdır. Tekdüzeliği yenmenin bir şeklidir alışveriş yapmak. Hayat bulurlar vitrinlere bakarken. Onun için azdır. Deli kadın. Ama erkek öylemidir. Kapıldı mı bir kere, şalterin atması an meselesidir. Attıktan sonrada daha düzen tutmaz. Kaptırır kendini deliliğe ve yaşar. Mutlumudur, bilmek mümkün değil; ama mutludur bence. Kendi âleminde kendinin istediği her şeydir. Yaşamak istemediği hiçbir şey kafasında yoktur ve rahattır.

Kısır döngülü hayatlarda kalmak bitirir yavaş yavaş insanı. Kendinden başka bir şeye bürünür. Yaşamanın anlamını yitirdiği anlar çoğalmaya başlar ve ölümle yaşam arasında kısa çizgide gidip gelmeler yaşanmaya başlar. Ölüm sevilen arzu edilen bir son olarak kabul edilir. Bu aşamada iki seçenek vardır ya hayata asılmak ya da asılmak. İşte insanın bu bilinmezinde kopanlar asılır kopmayanlar yaşamaya devam eder. İntihar eğilimi güzellikle anılmaya başlanması bitimin sonuna doğru gelindiğinin göstergesidir.

Hayata asılmanın tek bir gülüş veya tek bir dokunuşla hayat bulması, tekrar yaşam sevincinin filizlenmesine neden olmasıdır.. Kendi parçası olan insanların tek bir gülümsemesiyle tekrar hayata asılır. Kendi için değildir bu asılma: gözlerine bakıp kendi parçası olan insanlar için asılır hayata. Onları yalnız bırakmaktan korkar, ölümden değil korkusu. Yine istiyordur hayattan gitmek; ama küçücük ellerin uzanması ona sorumluluklarını hatırlatmıştır. Beyin normal yaşantısını bir kenara bırakarak odak noktası olarak avuçlarını açıp kapayan minik ele takılı kalmıştır.

Filizlenmenin devamı olan fidan ve fidanın devamı olan ağacın ilk kabuğunu bağlamasıyla devam eder.

Depresyon kısır döngülü hayatları vurur. Hem de hiç acımadan. İntihar: şalterin atıp sigortasız kalmasıdır beynin ya da beynin sigortası olacakların yüz çevirmesidir. İntihar çaresizlik değil de bıkmışlıktır hayattan.

Yaşam gariptir. Garipliklerin tamamı insanın içsel dünyasının birer parçasıdır. Delilik kendini bulmak mıdır? Deli bulup bunu sorsak ta bize bizim istediğimiz cümlelerle cevap veren deli çıkmayacaktır. Eğer bizim istediğimiz cümlelerle bize cevap verirse deli olarak kabul etmeyeceğimiz de kesindir.

İçsel dünyalarının tamamının da bize bakarken anomalilerini gördüğümüz ve anomali – deli- olarak gördüğümüz insanlar mı deli yoksa kendimizi akıllı olarak gören bizler mi deliyiz?

Görmek anlamak değilse; konuşmak bilmek değilse; yaşam sığır çobanın değneğindeki kadar değersiz hayatsa; yemek içmekse yaşam; anlamsızlıkla bütünleşmenin bir parçasıysa insan….

Ey akıllılar delilikle aranızda ne fark var. Dışsal dünyalarını çekmek istemeyip deliliği tercih edenler daha akıllı değil mi bu hayatta?
 
Toplam blog
: 84
: 575
Kayıt tarihi
: 11.09.08
 
 

Yaşamak; herhangi bir amaç taşımadan sadece insan olmanın bilincine vararak yaşamak. Tek cümlelik..