Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '15

 
Kategori
Deneme
 

Üçü de sınıfta kalmışlardı 8. Bölüm

Üçü de sınıfta kalmışlardı 8. Bölüm
 

Alıntı


Yonca
 
- Bakalım ne zaman mı çalışacağım? Semtten semte taşınmadınız, büyük bir şehirden metropole taşındığınıza dikkatinizi çekerim. Vedatla aranızda dağlar var, o daha mülayim, sen biraz ukalasın anladığım kadarıyla, vallahi sizdeki de gerçekten de cesaret örneği, ma aile bir üniversite değiştirme uğruna! Anlaşılan okul konusunda Nil'e çok güveniyorsunuz.
 
Nil
 
- Ankarada'ki üniversiteyi lisede aynı sınıfta okuduğum bir erkek arkadaşımın ısrarıyla girmiştim. Bana; Derslerine yardımcı olabilirim, aynı sınıfta olunca, bak yıllar bize yarı yarıya jest yapacak, okulu bir buçuk yılda bitiririz demişti, nasıl da güiüşmüştük. Yonca 
 
- Yani?
 
Nil
 
- Yani, sınıf arkadaşım, niyetinin ciddi olduğundan dem vurunca, ben de okuldan gayri ihtiyari soğudum. Okulumu bitirmeden, evlenmek de neyin nesi? Hem de onu tam manasıyla sevmiyorken, ayrıca evlilik bana göre pek değil!
 
Sedat
 
- Ee, kızlar, muhabbetiniz güzel de, anlatın bakalım kim kimdir?
 
Solmaz
 
- Ben restoranda çalışıyordum, vardiyalı olunca daha çok yoruluyordum, kafeterya da iş bulunca, benim için daha iyi oldu, küçük bir kız kardeşim var ilk okula giden, babam çalışmayı pek sevmez, ama ikinci eşi onu nasıl kabul etmiş bilmem! Eh işte mutlu musun dersen de mutlu olmaya yaşam mücadelemle gayret ediyorum.
 
Sedat
 
- Baban annenden ayrılmış mı? Başını öne doğru eğen Solmaz 
 
-  Hayır, merhume hastalığından dolayı vefat etti, 9 yaşında ve 3. sınıfa gidiyordum. Okuldan eve geldiğimde, annemin yatakta soğuk bedeniyle karşılaştım, yüzü solgun kireç gibiydi. Onun öleceğini çocuk aklımla hiç düşünememiştim, çocukluk işte. Annemi uyandırmaya gayret ettimse de başarılı olamamış, ağlayarak bizim sokaktaki kahvehaneye gidip babamı bulmuş, annemin uyanmadığını söylemiştim.
 
Babamın ne çok yanlışları vardı, ilk fark ettiğim de neydi biliyor musunuz? Annemin vefat ettiği gün, babam beni
 
- Dur bir ya, tam zamanında geldin, git kapının oradaki sandalyelerden birine otur, bekle beş on dakika, sanki ben eve varsam ananın yüzüne kan mı gelecek? Babam, bende zaten ilk yanlışında annemin ölümüyle beynimde yarı yarıya ölmüş olmasıydı. Eve geldiğimizde aradan belkide bir saat geçmişti, annemin buz yanaklarını defalarca öpmüştüm, ne yanaklarına kan gelmiş, ne de onu uyandırabilmiştim. Merhumenin kırkını beklemeden, üvey annemle evlendi, hala aklım almıyor, bu kadın ayın yarısını evde yatarak yarısını çalışarak geçiren babama nasıl evet dedi derken, konu komşunun nahoş dedikoduları mahallemizde kulaklarımı sağır edecek kadar, üvey ana dedikodularıyla çınlatmıştı. Üvey annemi çocuğu olmadığından dolayı eski kocası bırakmış, meğerse babam aşağı mahalleden geçerken kadın babamı aklına dolamış. Çalışmayı pek sevmem dediğinde, ben temizliğe giderim yeter ki evlenelim demiş ve evlenmişler, işte benim hikayem, hem yeyip içip hem anlatmak o kadar zor değilse de, sizlere kendi ailem hakkında iç açıcı bilgiler vermek isterdim ama!  İşte ben ve aile yaşantım dediğinde.
 
Sedat
 
- Kabataslak da olsa seni tanıdık küçük hanım diye Solmaz'a gülümsemişti.
 
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..