Bir dosta siyasi kırılganlığımızı anlatabilmek

Kavramların içi tamamıyla boşaltılmış ve arda kalanlarında heva ve arzuya göre şekillendiği bir ortamda yaşamanın zorluğunu sana anlatamazdım. Benden belli ki bir duruş bekledin hep. Gidiş ve gelişlerime bulunduğun uzak diyarlardan hayretle baktın. Kararsızlığımı sorguladın. Bu coğrafyanın kırılgan eğilimleri şaşırttı seni. Tanımlama yapmaktan kaçınman, açık olduğuna inandığım ufkunun genişliği hakkında bana bir kez daha fikir vermiş oldu. İşte bu düzey sana olan hayranlığımı pekiştirerek bu hissi, saygı boyutuna indirgeyip dengeledi.

Sana her ne zaman, bak ona karşın bizde de bu var dediğimde maalesef bir adım geriden yürüdüğümüzün farkında oldum. Bu çabamın ardında yatan ruh halini okuyacağını biliyordum, bunu okudun da. Buna karşın bana uzun, uzun nasihat vermeye yada kendi tarihinizden örnekler aktarmaya kalkmadın. Yaptığın şey sadece dünya üzerindeki güne ait haber portallerinden kesitler sunmak olmuştu. Sahi, buna bir de ünlü bir kemancının video sunumunu eklemiştin. Üzerinde Türkçe'ye " Güzel bir gün geçirmeniz dileğimle " şeklinde tercüme ettiğim bir not vardı. Evet, haklısın; Günün kirliliği dünden bugüne hiç eksik olmadı, ne burada, ne şurada, ve ne de orada... Güzel düşler görmek bir yanılgı değil bir duruş olmalı. Kırılganlıklara hiç olmazsa umutlarımızda yer vermemeliyiz. Beni asıl şaşırtanın sen olduğunu bilmem tahmin edebiliyor musun? Ben seni hep, nerede ise kalıplaşmaya yüz tutmuş ön yargılarımla anglo sakson diye dışlamıştım. Belki çözümü kolaylaştırır düşüncesiyle problemin kaynağını dışarıda aramak kolaylığı bizim en büyük yanılgımız. Peki ama sen niçin şaşkınlığa uğramıştın? Ele aldığımız konuların slogan niteliğinde konuşulduğunu fark edememiş miydin ilkin? Kırklı yaşlarda zihnin özgürlüğe kavuşması geç midir? buna cevabın olacak mı? Her şey için sana buradan teşekkürümü yineliyorum. M. Barbay.