Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '13

 
Kategori
Haber
 

Bir Elinde Ayvalık Tost'u, Öbüründe "Papalina". Umurunda Değil Dünya.

Bir Elinde Ayvalık Tost'u, Öbüründe  "Papalina".  Umurunda Değil Dünya.
 

Ayvalık tostu


 

Ayvalığın her yanı eskiden zeytinyağı kokardı. Şimdi Ayvalık tostu ve Papalina balığı ızgarası kokuyor. Burada ekmek arası  “papalina”  çok meşhur. Hamsiden daha ufak balık harmanlanıp ızgara ediliyor bir çırpıda. Kılçık çıkarma derdi yok. Çatalınıza ne gelirse, batırıyorsunuz. Ayvalık, isterdik ki biraz turizm koksun, ama, vaziyet böyle böyle işte.

Tost ekmeğinin hamurunda hüner. Bir de pişirilmesinde. Ayvalık tostu bunun için meşhur zaten.

Biraz uğrayıp, hal hatır soralım dedik  Bülent’ten. Tost işinde uzman. Hem soralım dedik Hülya Avşar’dan haberler edinelim dedik. Avşar buralı. Kızı ile birkaç kez bu tostçudan tost yediği için, Bülent Bey buraya,  Avşar’ın adını vermiş. Koskoca tabelada “Avşar Büfe” diye yazıyor. Bazı büfelerde de aynı isimli büfeler var. Avşar kızı paylaşılamıyor anlaşılan.

Gel gelelim, Bülent Beyin her zamanki yerini buldum ama, bunları belediye, bir çatı altında birleştirmiş. Ayvalıklı tostçular, bir arada toplanmış. Çeki düzen verilmiş. Ayvalığı da yakışmış hani.

Fırınlardan sorduk bu Ayvalık tostunu. Pişirirken gösterdiler. Bayatlamıyor uzun  kaldığı sürece. Formülleri var bunun.

Her yörenin kendine has  tost çeşitleri var. Bursa’nın  “Atomu”, Kars’ın “Ketesi” Çeşmenin “Kumrusu” gibi...

Ayvalık başlı başına bir tarih. Her köşe başında ilk kurşun abideleri, masalsı bir lisanla anlatılıyor. Tarihteki dört Ali’lerden birinin memleketi, Ayvalık oluyor. Her yerde bunun hikâyesi yazılı.

Motorlar, günübirlik körfez turu yaptırıyor. Öğlen balık, adalar arası turlar ve deniz banyosu, akşama dönüş  25 lira kişi başı. Fakat Marmaris’ten çok müşterisi oluyor gemilerin. Yerli turist çok burada. Gökçeada, Karadeniz, Kapadokya, Marmaris turları var, denizden ve karadan.

Yeni bir sekreterlik türemiş. Çocuk yaştaki kızları, gemi katibi yapmışlar. Lisan da biliyorlar. Gemilerinin başında bilet satıyorlar.

En önemli müjde, şehrin deniz kıyısında en kalabalık kaldırımlarında sergilenen balıkçı tezgahları kaldırılmış vaziyette. O sıcaklarda, atıklar hep denize dökülür, sahil, boydan boya kokardı. Soruyoruz: ‘ Koku bitti mi şimdi? ‘ diye. ‘ Ayvalıklılar kokulara alışkındır! Cevabı alıyoruz. Öyle ya, n’apsınlar?! Yıllarca o kokuları kaldırmayanlar utansın.

 Ört ki, ölem!

Şehrin merkezine bir giriş, bir çıkış, aynı yolun uzantısı. Arabalar üst üste o sıcakta katmet katmer, içindekilerle sıcaktan buğulanıyorlar. Burada denizin doldurulması gerekiyor. Kaldırımlar da çok geniş tutulmuş. Buna çare arayan yok.

Sokaklar, dar ve cumbalı evler, tarihin bir aynası. Her yer bozulmuş; Fakat, sokaklar ve cumbalı evler, saksılarındaki sardunyaları ile size gülümsüyor. Bakıp bakıp da çok gerilere gidiyorsunuz.

Çatısı uçmuş, dört duvar bırakılmış eski yapıtlar, ‘Kadersizliği’ ile baş başa. Bir insana beddua edilirken, ‘ Ocağında incir ağacı bitsin!’ denir ya! Bu duvarların arasında, boylu poslu incir ağaçları yetişmiş, dallı, budaklı. Duvarları şenlendirmiş. İncirinden damlayan, sızan yapışkan sıvı ile bu incir ağacı, ‘Kadersizliğe mi ağlıyor?’ Aklınıza bu soru takılıyor hemen.

 İncir ağlar mı? Hem öyle ki, bal gibi ağlar. Hem de: “Ballı ballı ağlar.” Ama bu dört duvarlarda başka ağlıyor incir ağacındaki incirler.

Ama, az ötede, Ayvalıklı satıcı: “ Kilosu üç lira.”. Bardacıklar ballı ballı, bir alan, bir daha alıyor! Diye, incir satıyor tablasında. Hayat, devam ediyor işte!...

Bir elinde cımbız, diğerinde ayna yerine, buralarda: “ Bir elinde Ayvalık tostu, diğerinde Papalina, umurunda değil dünya” deniliyor.

Ört ki, ölem!..

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..