Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '11

 
Kategori
Spor
 

Bir Fenerbahçeli ve bir Galatasaraylı gözüyle şike davası

Bir Fenerbahçeli...

Ben daha küçücükken, babam elimden tutarak maçlara götürürdü beni. Anlamını bilmediğim şarkılar söylerdim onunla beraber. O da benim gibi küçük olduğundan olsa gerek, en çok içinde kanarya olan şarkıları severdim. Hiçbir doğum günü hediyesi bir çubuklu forma kadar mutlu etmez, hiçbir şey, sırtımda o formayla mahalle maçında attığım gol kadar sevindirmezdi beni. Geceleri aynı formayla gollerime on bince taraftar önünde ve gerçek bir futbolcu olarak devam ettiğim düşlerimi, sarı lacivert yatağımda görürdüm. Odamın duvarları, göğsünde Fenerbahçe arması olan futbolcuların posterleriyle kaplıydı; boyları her sene benimle birlikte uzayan.

Ben de çocuğumu aynı duygularla büyüttüm. Onun ağzından ,“baba” dan önce “Fener” kelimesinin çıkması için uğraştım. Eve kırmızı perde, siyah beyaz mutfak isteyen eşimle az tartışmadım. Takımımın bir Avrupa zaferine, piyangodan büyük ikramiye çıkmışçasına sevinirken en zor anlarım oldu haftasonunda maç kaybettikten sonra işyerindeki pazartesi sabahları. Cebimdeki tüm parayı maç biletine verip hem evden stada hem de stattan eve çok yürüdüm. Ne sesimin kısılması, ne yediğim polis copları ne de sırada beklerken üzerimize saatlerce yağan yağmur söndürebildi içimdeki ateşi. Çevremdekilere ne kadar garip gelse de kâh sevincimden kâh üzüntümden hıçkıra hıçkıra ağladım ama hiç bir zaman utanmadım; hep gurur duydum Fenerbahçeli olmaktan.

Bugün yaşananları düşündüğümde boğazım düğümleniyor, konuşamıyorum. Sadece işittiklerime değil, gördüklerime de inanamıyor daha doğrusu inanmak istemiyorum. Beni derinden yaralayan şey şampiyonluk veya para kaybetme riski değil tartışılan şeyin kulübümün itibarı olması. Yıllar beni yaşlandırsa da kulübüme beslediğim ve onunla ilk tanıştığım günde edindiğim saf duyguları hiç değiştirmedi. Bugünse bu duygularla yaşadıklarımın üstesinden gelmek hiç kolay değil.

Ancak yaşadıklarım beni ne kadar derinden yaralarsa yaralasın, başımı öne eğdirmiyor. İddialar gerçekse ve futbolumuz temizlenecekse, her ne kadar benim suçum olmasa da verilen cezadan payıma düşeni elbette yaparım. Şaibeli bir şampiyonluktansa birinci ligde oynamak zul değil olsa olsa zevk olur benim için. Belki bir sene kaybederim ama bir senede kazanılamayacak birliktelik, kenetlenme ve hırs kazanırım. Küllerimden yeniden doğarım, hem de eskisinden çok daha iyi, kimsenin karşı koyamayacağı kadar güçlü bir şekilde.

Bir Galatasaraylı...

Fenerbahçe ile ilgili ne düşündüğümü anlamanız için Galatasaraylı olduğumu söylemem yeterli. En değerli ve sevindirici galibiyetlerin Fenerbahçe’ye karşı aldıklarımız ve Fenerbahçe’nin sadece Türkiye’de değil zaman zaman Avrupa maçlarındaki yenilgilerinin dahi benim için ayrı bir mutluluk kaynağı olduğunu söylememe zaten gerek yok.

Futbol denince benim aklıma parçalı forma, Metin Oktay sarı kırmızı Avrupa destanlarımız gelir ve bu işte ezeli rakibim Fenerbahçe'dir. Tüm takımlar bir tarafta, Fenerbahçe bir taraftadır benim için. Onun yenilgisi, başarısızlığı veya kendi içindeki kavgaları beni hiç bir zaman rahatsız etmez, bilakis güç kaybetmelerinden memnuniyet duyarım. Onların sevinçleri benim üzüntüm, üzüntüleri sevincimdir, tüm bunlar onlarla aramdaki çekişmeden kaynaklanır ve iyi bilirim ki onlar da aynı şeyleri benim için düşünür.

Fenerbahçe yüzünden arkadaşlarımla çok tartışırım. Hatta ileri giderlerse onları bir kalemde silerim defterden. Derbi galibiyetleri düğün, yenilgileri cenaze evine çevirir evimi. Bana tek bir dilek tut deseler gözlerimi sımsıkı yumarak şöyle derim içimden: “Fenerbahçe küme düşşün!”

Fakat bugün iş başka! Evet, Fenerbahçe’nin ligi son sıralarda tamamlayıp küme düşmesi beni dünyanın en mutlu insanı yapar ama bugün, beni takımıma bağlayan duygularla kendi takımlarına bağlanmış Fenerbahçelilerin içinde bulunduğu çaresizliği görerek yaşananlardan mutluluk duymak, sadece kendimi onların yerine koyduğum için değil aynı zamanda bu olayların benim başıma gelip gelmemesinin benim elimde olmadığını düşündüğüm için imkânsız.

Fenerbahçelilerin bugünkü üzüntüsünü anlamak için onların yerinde olmam gerekmez. Bunun için taraftar olmam yeterli ve tıpkı benim yaptığım gibi, maçlarda takımı için avazı çıktığı kadar bağıran, onu çoğu kez ailesinin dahi önüne koyan ve tek derdi aşık olduğu renkleri takip etmek olan Fenerbahçelilerin bugünkü talihsizlikleri benim için sevinç değil tam aksine üzüntü kaynağıdır. Ne ben onların sevinçlerini benim üzüntülerim üzerine kurmalarını isterim, ne de kendim aynı şeyi yaparım.

Bu nedenle ben, sahip olduğum taraftarlık bilinci, arma aşkı ve futbol tutkusu nedeniyle, futbolumuzu kuşatmış kirlilik içerisinde tek dertleri takımlarını desteklemek olan tüm Fenerbahçe taraftarının yanındayım. Bu sözü söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama bugün onların derdi benim derdim, onların üzüntüsü benim üzüntümdür. Dilerim bu süreç en kısa sürede atlatılır ve her hafta sonu yaşadığımız tartışmalara, atışmalara ve ne kadar stresli de olsa heyecanını hiç bir maçın veremeyeceği derbilerimize en kısa sürede kavuşuruz.

http://twitter.com/cannizamoglu

can.nizamoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..