Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '11

 
Kategori
Spor
 

Futbol yalan şike gerçek

Bir hafta önce şikeden şikayet ederken bugün keşke sadece maçlarda şike yapılsaydı noktasına geldik. Operasyon ile ilgili tüyleri diken diken edenden, yaşadığımız çağ itibariyle daha anlaşılır karşılanabilecek olana kadar bir çok senaryo var ama ben senaryolardan ziyade bana bugüne kadar tüm düşündüklerimin yanlış olduğunu gösteren gerçeklerden bahsetmek istiyorum; bu konuda yalnız olmadığımı düşünerek.

Fulbolda şikenin varlığından hep bahsediliyor, hatta bazen gösterilen olaylar son derece gerçekçi duruyordu ama ben hem bu iddiaların olur olmaz dile getirilmesi hem de ortaya somut bir kanıt konamaması nedeniyle, bu söylentilere hiç bir zaman itibar etmedim. Bana göre tüm futbol maçları sahada kazanılıyor; rakibi mağlup etmek için iyi futbolcular, 90 dakika bağıran bir taraftar grubu ve biraz da şans gerekiyordu. Bunun aksini iddia etmek benim gözümde bu adil oyunu baltalamak istercesine girişilmiş bir barbarlık, kulüp başkanların sağ duyulu açıklamalar yerine taraftarlar arasındaki çatışmayı arttıracak demeçleri ise talihsizlikti.

Takımların, şampiyon olmakla küme düşmek arasındaki geniş alanı kapsayan kaderlerinin kendi ellerinde olduğunu düşünüyordum. İyi bir teknik direktörü olan, futbolcusu kendine bakan ve aklıselim yöneticilier tarafından idare edilen kulüpler hedeflerine ya ulaşıyor ya yaklaşıyor ama mutlaka başarılı oluyordu ve basit bir TSYD kupasından, en büyük hedef olan şampiyonluklara kadar her kupa hak edilerek kazanılmış, tertemiz başarılardı.

Fakat bugün görüyorum ki tüm bunlar güzel bir rüyadan başka bir şey değilmiş ve beni derin uykumdan uyandıran sadece maçlarda şike yapılması değil, tüm kulüplerin toplanıp bu “sistem”e devam kararı alması oldu. Bir maçı hakkıyla kazanmanın, yayıncı kuruluşun gelirinden daha değersiz olması, bir Anadolu kulübünün tek bir maçtaki gelirinin tüm kirli çamaşırları temizlemesi ve sonuçta futbol ahlâkının bu oyundaki tatlı para karşısındaki perişanlığını görmek benim için sıcacık yatağımda yatarken yüzüme boca edilen bir kova sudan farksızdı.

Şimdi artık geriye dönüp baktığımda adı ister on üç sene sonra, ister kulübün yüzüncü yılında, ister kulüp tarihinde ilk defa, isterse de beş dalda birden kazanılmış olsun o gün o şampiyonluklara sevindiğim için, bugün üzülüyorum. Bu rüyayı gerçek sanarak maçlara gittiğim, gerektiğinde avazım çıktığı kadar bağırıp bazen de en kısık sesimle dua ettiğim ve aslında sonu belli bir oyunun parçası olduğum için üzülüyorum. Nasıl kazanıldığı belli olmayan kupalardan yapılma tişörtleri giyerek sokaklarda göğsümü gere gere dolaştığım, formamı pazardan değil kulüp mağazasından alarak bu sisteme çanak tuttuğum ve statlarda desibel rekoru kırmak için kendimi yırtarken aslında ne kadar komik duruma düştüğümü gördüğüm için üzülüyorum.

Eğer aklınıza “yahu tüm bunları, bir kaç maçta yaşanan olaylardan mı çıkardın?” diye bir soru gelirse bilmenizi isterim ki sadece maçları bağlamak değil, tribünleri rakip taraftara vermek de şikedir. Sadece kalecileri satın almak değil kulübe borç para verip onu kendisine mecbur bırakmak da şikedir. Sadece rakip forvetleri ayartmak değil kendi koltuğunu korumak için kulübe bir günde teknik direktör getirmek de şikedir. Sadece şikeye yeltenmek değil, tüm takımlar bizim şampiyon olmamızı istiyor demek de şikedir ve bir maçı sadece para karşılığı değil hiç para almadan satmak da şikedir.

Bugün benim için gün, birlik olma günü. Fakat dün olduğu gibi sadece benimle aynı renklere gönül verenlerle değil benim gibi bu uykudan uyananlarla, futbolun onurunu her şeyin üzerinde tutanlarla ve kirli kupalar kazanmaktansa tertemiz küme düşmeyi isteyenlerle birlik olma günü. Nitekim ligleri temizleyecek olan şey kulüplerin, federasyonun veya UEFA’nın bir kararı değil adına ister amatör, ister endüstriyel futbol deyin, aldığı kombineler, izlediği programlar ve hınca hınç doldurduğu statlarla bu oyunun asıl sahibi olan taraftarların tüm kirli işlere ve kişilere karşı birlik olmasıdır; bu kirliliklerin nereden ve kimden geldiğine bakmadan.

http://twitter.com/cannizamoglu

can.nizamoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..