Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '06

 
Kategori
Felsefe
 

Bir fincan kahve?

Bir fincan kahve?
 

Eski mezunlar, yıllar sonra bir araya gelip üniversite hocalarını ziyarete gitmişler. Herbiri öğretmenlerine sıkıntıyla benzer konulardan bahsetmiş: hayatlarının ne kadar zor ve stresli olduğundan. Hocaları onları gayet sükunetle dinledikten sonra, mutfağa gidip kahve yapmış ve herbirini farklı fincanlara koyup getirmiş. Herkes kahvesini aldıktan sonra demiş ki, ‘Gördüğünüz gibi herkes kendinden öncekileri gözleyerek en pahalı ve gösterişli fincanları almak için çabaladı. Masada kalanlar yalnızca ucuz ve basit görünüşlü fincanlar. Oysa ki içlerindeki kahve hepsinde aynıydı. Kahve yaşamsa, araç olan fincan da paradır, mevkidir’.

Bu hikayeyi duyunca kayıtsız kalamadım. Amaç olan yaşamdan uzaklaşıp araçların büyüsüne kapılarak yaşamı harcadığımız bir kez daha aklıma takıldı. Maddecilikten, tüketim çılgınlığından hepimiz nasibimizi alıyor, köleleştikçe daha çok harcıyoruz. Sivri uçlu, yuvarlak uçlu, ince topuklu, kalın topuklu, dolgu topuklu, topuksuz, diz altında, bilekte ayakkabılar alıyoruz birbiri ardına. ‘Ay şekerim, modası geçti, napalım?’ Moda öyle emredince, boynumuz kıldan ince!

Çocuğumuzu eğer özel okula gönderemeyeceksek, tabi öyle herhangi birine de değil ismi markalaşmış olanlara, ikinci çocuğu doğurmuyoruz. Sızlanıyor, söyleniyor; ama o canın hayata gelmesini engelliyoruz. Yaşama hakkını elinden alıyoruz; sanki hepimiz özel okullar olmadan yaşayamamış, üniversiteyi kazanamamışız gibi. İyi insan olamamışız gibi...

Daha azla yetinemedik hiçbir zaman. Sloganımız ‘Daha çok, daha da çok...’ oldu. Yoktan anlamadık; azdan utandık, utandırdık. Basit, sade bir yaşam; açta açıkta kalmayacak, sevgimizi ve ilgimizi hiçbir zaman esirgemeyeceğimiz gönlü güzel çocuklar; parasına rağmen yeteneklerimizi bileyeceğimiz işlerde çalışmak yetmedi, yetmez bize.

Hiç farkettiniz mi, gelirimiz artarken harcamalarımız da artar. Hiç yeterince para olmaz.

Doğadan uzaklaktıkça büyük şehrin keşmekeşinde, kaosunda, tüketim ateşinde yanıyoruz. Hırslarımızla kör olup, içimizdeki ‘ben’i hiç acımadan yetenekleriyle, masumluğuyla ölüme terkediyoruz. Mutluluk yok sana, diyoruz. Para var, kariyer var çünkü önce. Kariyer... Ne demekse?

Araçlara yenik düşmemiş, sade ve huzur dolu bir yaşam... Bu özlem bizim.

Blog Foto: Vito Aluia

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..