Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bir genç kızın günlüğünü okumak

Bir genç kızın günlüğünü okumak
 

İnsan, anlaşılması zor bir varlıktır. Çözmeye ömür yetmeyecek bir yumak. Hangi yaş, cinsiyet ve sosyal konumda olursa olsun içinde öyle esrarlı, öyle karanlık bir dünya saklar ki o dünya kendisi dışında biri tarafından asla tam olarak keşfedilemez. İki dünya birlikte gömülür mezara... İnsanların tümü için geçerli olan bu kural bir genç kız/kadın sözonusu olduğunda çok daha kesin ve katı bir hal alır. Bir genç kız, insan ortalamasının birkaç katı daha anlaşılmaz bir yaratıktır. Bırakın onu başka birinin anlamasını, kendi kendisini anlaması bile güçtür.

Hiç okudunuz mu bilmiyorum. O günlüğe nerden, nasıl erişeceksiniz; erişseniz bile okumanız ahlaki bir davranış mıdır orası ayrı bir tartışma konusu. Bir yerlerden elinize tesadüfen ulaştığını ya da okumanıza izin verildiğini varsayalım. Ben bir ara sahibinin izniyle okumuştum da. Okumaya karar verdiyseniz o güne kadar bildiğiniz herşeyi unutup başka bir aleme geçmeye hazır olun. Ayrıca birkaç sayfa okuduktan sonra başınızın dönüp düşme ve sivri kenarlı bir yerlere çarpma riskine karşı, yatarken ya da kanepede uzanırken okuyun.

O güne dek hiç olmadığı kadar kafanız karışacaktır herşeyden önce. Olaylara bakışına, kişileri kategorilendirişine, özlemlerine, arzularına şaşıracaksınız. Eğer günlük sahibinin yakını ya da tanıdığıysanız ister istemez kendinizi aramaya başlayacaksınız o kategorilerde. Belki sizi antipatik bir yaklaşımla değerlendirdiğini görüp hayalkırıklığına uğrayacak, belki de sevdiğini belli ettiği ama kimliğini gizlediği birinin profilinde kendinizi bulup gururlanacaksınız. Bazen hayata bakışındaki derinliğe inanamayacak, bazen en yakınlarına karşı beslediği duyguların korkunçluğuna şaşıracaksınız. O yaşta ölümü ne kadar da çok düşündüğünü görüp üzüleceksiniz. Ölüme bazen korku, bazen nefret, bazen de belli belirsiz bir arzuyla baktığını ama zihninin hep onunla meşgul olduğunu göreceksiniz eğri büğrü satırlarda. İlle de o günlerde bir yakınını kaybetmişse...

Terimleri çoğu zaman abartıyla kullanmaktadır. Her konuya olduğu gibi aşka bakışı da enteresan, abartılı, karmaşık ve kaygandır. Bir sayfada ölesiye âşık olduğu oğlanı iki sayfa sonra kendisine yüz vermedi diye yerin dibine batırmaktadır. Acemice şiirler, akrostişler, öylesine çiziktirilmiş desenlerle aşkı görsel hale getirmeye çalışmıştır kendince. Aklındaki aşk kavramının içinde cinsellik hemen hemen hiç yoktur. Sevdiğine kavuşsa bile ne yapacağını bilmez gerçekte. Belki el ele tutuşup gezmek; ama o kadar. Aynı anda hem bakire, hem hamile, hem anne, hem evli hem de özgür olmak gibi güç bir işin peşindedir. Aşık yelpazesi de geniş ve dinamiktir. En başta öğretmenine olmak üzere çoğu yaşça kendinden büyüklere platonik bir aşkla bağlıdır.

Kıskançlık insanın en derin içgüdülerinden biridir. Daha bebekken o içgüdünün zorlamasıyla hareket etmeye başlarız; ömür boyu da terk etmez bizi. Kıskançlık genç kızın günlüğünde epeyce bir yer tutar. Anne babasını kardeşlerinden, sevdiği oğlanı öbür kızlardan, öğretmenini sınıf arkadaşlarından, bir arkadaşını bir başka arkadaşından nasıl da kıskandığını bazen açık bazen üstü kapalı biçimde yazar. Her yaşta vardır ama o yaşlarda biraz daha belirgindir bu içgüdünün izleri. Gorki’nin dediği gibi, “her tabutun içindeki cenaze, her düğündeki gelin” olmak ister.

Geniş bir idol listesi vardır. Şarkıcı, aktör, futbolcu, yakışıklı yazar... Posterlerin üzerine, sırt çantalarına çiziktirilmiş oklu kalp ve “seni seviyorum....”ların benzeri günlüğün orasına burasına da serpiştirilmiştir.

O yaşlarda hem hayat onun için çok vaatkâr, gelecek parlak, dünya güzeldir hem de sık sık intiharı düşündürecek kadar karanlık. Günden güne, hatta saate göre değişebilen ruh hali yansımıştır günlüğüne. Cesaret, korku, umursamazlık, umut, sevinç, acı, kıskançlık, sevgi hepsi bir aradadır. Okurken biraz da bu hızlı değişim iç içe geçmiş çelişkili duygular nedeniyle döner başınız.

Dedim ya anlaşılması en zor yaratıktır genç kız ve onun günlüğü. Anlamaya da çalışmayın, çünkü ne istediğini kendisi bile bilemez. O yüzden anlaşılmaya değil, anlayışa ihtiyacı vardır zaten onların da...

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..