Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '07

 
Kategori
Blog
 

Virginia Woolf ve Milliyet Blog'un kadın yazarları

Virginia Woolf ve Milliyet Blog'un kadın yazarları
 

Tarihte kadınların sanat ve edebiyatta pek de öne çıktığı söylenemez. Sappho gibi istisnai bir iki örnek sayılabilir belki ama o kadar işte... Daha çok erkeklerin tekelinde olan alanlardır bunlar. Bu geri planda kalmışlığın, geleneksel toplumların ataerkil bir karaktere sahip olması ve kadına toplum içinde çocuk doğurma ve bakma, ev işleriyle uğraşma ve bir de bunların yanında erkeklerin işlerine ortak olma gibi zorunluluklardan kaynaklanan sebepleri vardır. Modern topluma geçişle birlikte daha çok insanın daha çok boş zamana sahip olması ve bundan kadınların da yararlanmasının yolunun açılması, edebi yetenek bakımından kadınların doğuştan gelen bir eksiğinin olmadığını ortaya koydu. Belli başlı bütün kadın yazarların yirminci yüzyılda ortaya çıkmasının en önemli nedeni de herhalde budur. En çarpıcı örneği de feminist hareketin öncülerinden olan Virgina Woolf’tur. Woolf, “Kendine Ait Bir Oda” adlı kitabında kadının tarih içinde niçin edebi alanda erkeğin gölgesinde kaldığını tartışır kanıtlarını ortaya koyar. Woolf’a göre, erkek olsun, kadın olsun iyi yazmanın temel maddi altyapısının oluşması için zaman, para ve kendine ait bir oda gerekir. Woolf, kadınlara, “para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..” diye seslenir.

Kadınlar yazıyor artık. Eskiye göre daha fazla sayıda kadının kendine ait bir odası, zamanı ve parası var. Bunun ürünlerini de somut biçimde görebiliyoruz zaten. Konumuzu sadece Milliyet Blog’la sınırlayıp kısa bir bakış attığımızda bile kadınların yazmaya aslında ne kadar yatkın ve bu işte ne derecede başarılı olduğu hemen göze çarpıyor. Erkek blogdaşlarımız alınmasın ama benim görüşüm bu. Erkek blog yazarları arasında da yazılarını ilgiyle ve severek takip ettiğim çok iyileri var elbette ama oran olarak baktığımda kadınlar ağırlıkta. Okuduklarımdan az çok tad almayı, iyi yazıyı kötü yazıdan ayırmayı bildiğimi sanıyorum. Blogları o kullanmasını bildiğim teraziye vurduğum zaman kadınların bulunduğu kefe bayağı ağır basıyor. Bu sözüm onlara yalakalık gibi algılanmaz umarım!

Herşeyden önce kadın blogcuları okurken çok eğleniyorum. Klasik bakışla kadından hiç beklenmeyecek kadar esprili ve komikler. Sorunlara öyle değişik açılardan bakıp öylesine çılgın detaylar yakalayabiliyorlar ki şaşırmamak ve gülmemek elde değil. Biz erkekler hayata daha geniş plandan bakıp daha çok genel olanla ilgileniyoruz. Onlar ise gündelik yaşamın çoğu zaman gözden kaçan küçük ayrıntılarından müthiş komik sahneler yaratabiliyorlar.

Çok renkli, canlı, sahici ve çok hınzırlar. Seçtikleri konular, başlıklar, bakış açıları, vurguları ve düşünceleri sarsabiliyor insanı. “Muzır” olmaktan çekinmiyorlar; bu durumda yazdıkları da “muzır neşriyat” olabiliyor haliyle! Düşünmeye zorluyorlar. Biz erkeklerden önce farkına varıp gözümüze soktukları çelişkiler sesimizi kesip yutkunmamıza yol açıyor çoğu zaman. Olayların künhüne vurmak ve bunu en kestirme, direkt yoldan ifade edebilmekte erkekleri solluyorlar genellikle. Onca birikimimize ve diplomalarımıza rağmen!..

Açık sözlüler. Tak diye ortaya koyuyorlar içinden geçenleri. Daha cesurlar. Kendileri ve erkeklerle ilgili değerlendirmelerini belki bazen biraz süse sosa bulayarak sunuyorlar ama sonuçta kolayca anlaşılabiliyor mesaj. İç içe geçirip bilerek anlaşılmaz hale getirilmiş öyküleri bile yazanı biraz tanıdığınızda anlayabiliyorsunuz.

Detaycılıkları yazılarına da yansıyor. Romantik bir sofra kurar gibi düzenliyorlar metinlerini. Hemen hiçbir ayrıntıyı ihmal etmeden. Mumu, şarabı, çiçeği, masa örtüsü, masanın konumu en uygun biçimde...

Daha az politik ama daha insancıllar. Bu yüzden de daha az saçmalıyorlar. Birkaç olumsuz örneği saymazsak, politik konularda da genellikle daha demokrat, daha adaletli, daha duyarlı ve daha sağlıklı bir bakış açısına sahipler. Politikada biz erkeklerin kutsallık atfettiği birçok şeyin aslında cilalanmış çıkar hesapları olduğunu biliyorlar. Bu konuda kadın blogcular arasında erkek bakış açısına sahip ve onları taklit eden örnekler de yok değil tabii ki... Ama zaten benim konum onlar değil.

Bilgiyi daha çok sezgi yoluyla edinip duygu süzgeçlerinden geçirerek işliyorlar. Sanırım annelik içgüdüsünün kattığı bir artı bu onlara. Bilginin teorisinden çok pratiğine yakınlar. Nasıl doğurulacağını tahtaya yazıp öğretmeye çalışmak yerine resmen doğurarak gösteriyorlar. Ancak bu durum soyutlama ve analitik düşünme kapasitelerinin erkeklerden daha az olduğunu da göstermiyor. Bu yeteneklerinin çoğu zaman erkeklerden fazla bile olduğunu görebiliyoruz. Didaktizm kolaycılığına kaçmıyorlar, fazla da bilmiyorlar didaktik olmayı. Bu bağlamda “bilgi-sayar” değil, bizatihi bilginin üretilmesini sağlayan gerçeklik durumundalar. Varlıkları ve ürünleriyle...

İçlerindeki kaotik dünya yazılarına da yansıyor. Bu kaos hem çelişki, hem zenginlik, hem de beklenmedik sürprizler içeriyor haliyle. Bazen hınzır, çokça komik, çoğu yerde oyunbaz, bazen baştan çıkarıcı, kimi zaman da yol gösterici oluyorlar. Zaman zaman samimi olmadığı halde samimiyet gösterisi yapanlara da rastlanıyor ama genelde çok içtenler.

Milliyet Blog’daki ürünlerini beğendiğim kadın yazarları okurken aklıma gelmişti bunlar. Yazmayı ne zamandır düşünüyordum. Ancak kelimelere dökebildiğim hissettiklerimin sadece küçük bir bölümü. En sevdiğim kadın blogcuların metinlerden bence onları en iyi anlatan birer cümle seçip düşüncelerimi somut örneklerle desteklemek isterdim ama maalesef bunu yapacak kadar geniş zamanım yok. Hem arada unuttuğum, ihmal ettiğim, gözümden kaçmış ya da henüz keşfedemediğim yazarlar olabilir, onlara da haksızlık yapmak istemem. Erkek yazarlara da haksızlık yapmak istemem. Belki bir başka yazıda da bu konuya cinsiyet farkı gözetmeden sadece “sevdiğim yazarlar” çerçevesi içinde devam ederim!

Sonuç olarak, Milliyet Blog’un sevgili kadın yazarlarına “iyi ki burdasınız” diyor ve Virginia Woolf’un yukarıdaki ikinci cümlesini tekrar etmek istiyorum: “... Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..”

Ama n’olursunuz günde en fazla bi tane blog yazın ki, takip edebileyim!..

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..