Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '13

 
Kategori
Tarih
 

Bir Hilâl uğruna Ya Rab ...

Bir Hilâl uğruna Ya Rab ...
 

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 98. Yıldönümü dolayısıyla ben size, dünyanın bir başka köşesindeki bir kahramanlık ve şahadet hikâyesini hatırlatmak istiyorum:

25 Temmuz 1950'de alınan karar doğrultusunda; Genelkurmay Başkanlığı Kore'ye gönderilmek üzere; bir komutanlık karargâhıyla, üç piyade taburundan ve gerekli yardımcı birliklerden meydana gelen bir tugay ile 241 nci Piyade Alayını görevlendirdi.

Kore’ye gönderilen topçu birliğindeki subaylardan biri de ÜSTEĞMEN MEHMET GÖNENÇ’ti.

Mehmet GÖNENÇ, 1924 Senesinde Bandırma'da, kahvecilik yapan bir babanın oğlu olarak dünyaya gelir. 1938 senesinde Konya Askeri Orta Okulu’ndan, 1941’de İstanbul Maltepe Askeri Lisesinden ve 1943 senesinde ise Ankara Kara Harp Okulundan mezun olarak Topçu Asteğmeni rütbesiyle orduya katılır. Topçu Kıdemli Üsteğmen Mehmet GÖNENÇ; 1’inci Kore Tugayı Topçu Taburunda, Topçu İleri Gözetleyici Subayı olarak görevlendirilir.

Üsteğmen Mehmet GÖNENÇ’in Topçu İleri Gözetleyicisi olarak görev yaptığı 9’uncu Piyade Bölüğü; düşman asıl mu­harebe hattına girmeyi başarmış, verdiği kayıplara aldır­madan elde ettiği başarıyı her ne pahasına olursa olsun devam ettirmek amacıyla, taarruzuna dalgalar halinde devam ediyordu. Dünyanın bir ucunda vatan topraklarından binlerce kilometre uzakta olduğuna aldırmadan, temsil ettiği Türk Milleti ve Bayrağı uğruna tüm askerler terlerinin ve kanlarının son damlasına kadar savaşıyorlardı.   

22/23 Nisan 1951 gecesi 9'ncu piyade bölüğünün böl­gesindeki düşman saldırılarının şiddeti daha da artmıştı. İleri Gözetleyici Subayı, Topçu Üsteğmen Mehmet GÖNENÇ'in telsizinden aşağıdaki çağrı duyuldu:

Düşman bulunduğumuz tepeyi işgal etti. Çok şehit verdik. Piyade bölük komutanı esir oldu, telsizcimiz de şehit oldu. Koordinatları veriyorum... Tüm Bataryalar ateş etsin.”

Mehmet Üsteğmenin verdiği koordinatları haritaya geçiren İrtibat Subayı şaşkınlık içindeydi, hemen telsizinin mandalına basarak şaşkınlığı sesine yansımış bir ses tonuyla:

Verdiğin koordinatlar bulunduğun yerdir, Üsteğmenim.diyebildi.

Topçu Üsteğmen Mehmet GÖNENÇ'in, tarihte bir örneği daha olmayan, insanın tüylerini diken diken eden verdiği yanıtı, şu oldu:

"Düşman sağdan geliyor, düşman soldan geliyor. Bölük Komutanı şehit oldu. Yaralandım fakat kıymeti yok. Çember daralıyor, düşman çok yaklaştı. Düşman tarafından sarıldım. Biz düşmana esir olmak istemiyoruz! Bizi onlara teslim etmeyin! Verdiğim koordinatlar doğrudur. Bütün bataryalar buraya ateş etsin!"

Topçu tabur karargâhından ölüm dileğinde bulunan Topçu Üsteğmen Mehmet GÖNENÇ'in telsizle verdiği son ateş isteğini dinleyen subaylar; şaşkın bir halde birbirlerinin yüzüne ba­kıyor, hiç birisi konuşmaya cesaret edemiyordu.

Mehmet Üsteğmen bulunduğu yere bütün toplarla ateş açılmasını istiyordu. Dünya Harp tarihinde, böyle bir olay ne görül­müş ne de duyulmuştu. Karargâhtaki subaylar aralarında güçlükle yaptıkları durum muhakemesinden sonra, kahraman Topçu Üsteğmen Mehmet GÖNENÇ'in va­siyetini yerine getirme kararı aldılar.

Gözyaşları içinde bütün toplar ateşe başlar.

Toplar gürlemiyor, hıçkırıyordu sanki...

Bu sırada telsiz konuşmasını bitirmiş olan Üsteğmen Mehmet Gönenç, telsizi bir kenara atmış ve tüfeğini kapmıştı. O gece orada bulunan ve sağ kurtulan bir askerin ifadesine göre silahını eline alan Üsteğmen Gönenç, "Yaşasın vatan! Yaşasın Millet! Vuruşun yiğitlerim!" diye bağırmış ve düşmanın üzerine atılmıştır. Bu sırada göğsüne isabet eden kör bir kurşunla şehit olmuştur. Bu esnada, ölmeden hemen önce canını hiçe sayarak kendi bulunduğu yere yönlendirdiği topçu ateşiyle düşman ağır zayiat vermiş ve geri çekilmiştir. Bu sayede birçok Mehmetçik o tepeden sağ çıkmıştır.

*        *        *

18 Mart Şehitleri Anma Günü dolayısıyla; 1 Şubat'ta ABD Büyükelçiliği'ne yapılan bombalı saldırıda hayatını kaybeden güvenlik görevlisi Mustafa Akarsu anısına soyadından yola çıkarak akarsu şeklinde havuz yaptıran, törene Dışişleri Bakanını gönderen ve eşi Yasemin, çocukları Sami ile Hilal'e Beyaz Saray tarafından çok az kişiye verilen "Thomas Jefferson Star" madalyonunu takdim eden Amerika Birleşik Devletleri’ne şükranlarımı sunuyorum. Mustafa görevi gereği ABD bayrağını ve toprağını korurken hayatını kaybetti, Allah rahmet eylesin. SGK'nın protez bacak ve kollarının parasını faiziyle geri istediği gazilerimizi görünce, darısı bizim şehit ailelerinin ve gazilerimizin başına diyorum.

Yüce Allah’tan, beni bir kere daha ABD’ye şükran sunma mecburiyetinde bırakmamasını niyaz ediyorum. Ayrıca, bugünlerimizi borçlu olduğumuz tüm şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet, sevenlerine sabırlar ve bizleri yönetenlere gaflet uykusundan uyanma niyaz ediyorum.

İZMİR, 18 Mart 2013

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?

'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. (Mehmet Akif ERSOY)

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..