Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '07

 
Kategori
Anneler Günü
 

Bir kadın yaklaşıyor

Bir kadın yaklaşıyor
 

Bir kadın yaklaşıyor; heybesinde barışın, yeniden doğuşun, süt beyaz renginde bir geleceğin izleri var.

Dağların rengi var fistanında, bir güvercin sol yanında, gözleri dağların dorukları ve karanlık bir ufukta.

Bir kadın yaklaşıyor; ölüme meydan okuyan bir fidanın, ibadet için değil adalet için oruç tutanların, ölümüne sevda çekenlerin annesi.

Kaldırımı yaralarına çeper yapmış, belki de bir çembere alınmış; terörist damgası yemiş, itilip kakılmış, hor görülmüş;

İktidarı, polisi, savcısı, hakimi unutmuşken bu vatan evlatlarını; ondan bir parça diye hep hatırlamış, hatırda kalması için meydanlarda yürümüş. Hatırda kalması için ağlamaklı bağırmış, yeri göğü zılgıtlarla inletmiş.

Canını, kanını hiçe sayarak bir umuda ermek; evladını tecrit altından kurtarmak için çabalamış, çabasından dolayı hor görülmüş.

işte o kadın; bizim annemiz.

Bir kadın yaklaşıyor, pıncar kokulu bir kadın. Dağı bayırı düz etmiş: evde pişecek aşı olsun, aşı özgürlük arayan gencecik bedenlere derman olsun diye.

Bir evlat büyütmek, canından bir parçayı fidan diye yeşertmek, kanıyla bereketli topraklara can vermek için.

Dağın yeşilini çalmış; dağa bir fidan dikmek için.

Berivan olmuş bir yudumluk beyaz su için; yorgan olmuş bedenleri sarmak için. Cepheye ekmek, su taşımış zafer için. Kınalı bebelerin annesi: İşte o kadın; bizim annemiz.

Annemiz; biz doğarken acı çekmek, biz yürürken yorulmak, biz yerken aç kalmak umrunda değildir. Yaşatmak için ölmeyi seçen...

Annelerimiz; unutulmayı en az, bir çiçeği en çok hakedenler.

Aşkını, sevdasını çoğu zaman üç kişilik yaşayan kadınlarımız. Eşini paylaşmak zorunda kalan, aldatılmayı terketmeye tercih eden, şiddete en dayanıksız bedeni ile en çok şiddet gören kadınlarımız; İşte o kadın bizim annemiz.

Derdini kendisini hiç anlamayanların diliyle anlatmaya çalışan ama anlaşılmayan; dili yasaklı kadınlarımız: işte o kadın bizim annemiz.

Bir pıncar kokusu geldiyse size ocağı tüten bir evden, sıcak bir kucaktaysanız gecenin ayazını hissettirmeyen, bir fidan yeşeriyorsa aşkla, şehvetle, şefkat ve sevgiyle; orada bir anne vardır.

Küçük bir bedene kapaklanmışsa nispeten daha büyük cansız bir beden, ağlayan bir kadın varsa bir parçasını kaybetmiş gibi hıçkıra hıçkıra, huzur varsa bir yuvada, sevgiyle muhabbet, aşkla iman ve aşkla ibadet, orada bir anne vardır. Hiç yalnız kalmadığınız bir yerdesinizdir.

Ve gece ayaz, sokaklar yalın ayak koşan çocukların ayak izleriyse, sizden uzak bir sıcaklığın hasretiyle yaşarıyorsa gözleriniz, sizi karşılıksız seven biri yoksa yanı başınızda, size eşlik eden kimse yoksa her ağladığınızda, orada bir anne yoktur. Yalnız ve anlamsız bir yerdesinizdir.

Unutulmayı hiç mi hiç haketmeyen, bir çiçeği en çok hakkeden; toprak kokulu, bize sevdalı, sıcağımız, hasretimiz ve sevdamız olan varlıklara; annelerimize.

Bir yaratılışın vesilesi olan kadınlarımıza;

iyiki varsınız...


http://www.yuksekovahaber.com/index.php?islem=yazar&id=584


 
Toplam blog
: 19
: 772
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

İstanbul'da oturuyorum. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu iktisadi ..