Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '07

 
Kategori
Siyaset
 

Cennet yaşadığın yerdir

Cennet yaşadığın yerdir
 

Dünyayı sürgün olarak görenler birçok kişiyi ve kendilerini süründürüyorlar.

Dünyaya sürgün gözüyle baktıranlar, bakanları sofralarına rakının yanında haydari diye meze yapıyor.

Dünyaya küfredenler en dipsiz kuyularda, tadına özendiği ölümü seçiyor.

Dünyayı tozpembe görenler günübirlik yaşamaktan alıkoyamıyor kendini ve anlamsız bir akıntıda kahkahayla kürek çekiyorlar.

Dünyayı düşünenler koca koca kitaplar yazıyor; korkutup okunmuyorlar...

Özgür düşünen ve kendine saygısı olan bireyler bir çok yeri yeşile çevirip orada yaşıyorlar. İşte anlamlı yaşamak budur diyorlar.

Bir bilge: ''cennet yaşadığın yerdir.'' demiş. Tabi yaşadığın yeri cennete çevirmeyi umut eder ve bunun için emek verirsen.

Bir umut gezdirdiler; sol yanı paramparça. Ezikliğini haykırdı ama sağ tarafı uykuda. Bu umut Kürt halkının umudu.

Hayatı nasıl görüyoruz? Duvarlarını kendi inşa ettiğimiz bir lağam çukuru olarak mı? İçinde yüzüp yüzüp gene aynı suda yıkandığımız...

Ne zaman hiç günaydın diyemediğimiz birine günaydın diyebileceğiz?

İçinde kaldığımız ve çırpındıkça küfrettiğimiz bu çukurun bizim eserimiz olduğunu ne zaman keşfedeceğiz?

Uyku ilacı mı aldık cümleten; bu ne gaflet?


Dünyanın binbir türlü halini binbir çeşide bürünmüş insanoğlu yaratıyor:

Kanlı sahnelerde, bir aşk ve sevgi muhabbetinde, kardeşlik ve hoşgörü yeminlerinde, silahı sıkanlarda, çiçek uzatanlarda, küfreden her cümlede ve şarkı söyleyen her melodide ortak tek nokta var: insan.

Neden söyledik tüm bunları?

Türkiye'de artık saymaktan bunaldığımız sorunlar, bu ülkede yaşayan insanların kendi başlarına ördüğü çoraplardan başka birşey değil.

Bu devlet daha 100 yaşına girmeden, kendini üstün görme, fanatizm ve kültürel yozlaştırmaya bir ölçüde neden olduğuna inandığım futbol kulüpleri 100 yaşını deviriyorlar. Endüstriyelleşmiş bu futbol sektörüne aldığımız gazete, izlediğimiz televizyon ve sabahtan akşama kadar tartıştığımız konularıyla tatkıda bulunuyoruz. Ve birçok sorun varken kendimizi bu tartışmalara kaptırmamız inanın bizden çok şey alıp götürüryor.

Bu kadar futbol konuşacağımıza kaybetmekte olduğumuz dilimiz konuşsak.

Ya da gençliğimizin yitip gitmekte olduğunu ama ona rağmen bir dikili ağacımız bile olmadığını.

Bir ev bir araba ya da bir işimiz olmadığını.

Bir çok sivil toplum örgütü olmasına rağmen bunlardan hep uzak kaldığımızı ve belli bir kazanım elde edecek kitlesel örgütlenmelere vakit ayırmadığımızı konuşsak; kim bilir belki de bir çok somut çözüm önerimiz olurdu.

Biz kendi ana dilimizden utanır durumdayız. Birileri yasaklamış diye geliştirmeyecek miyiz yani? Bizden sonraya ne kalacak?

Kaderine kurban mı olacak bu kültür?

Bu sorunları hadi biraz erteleyelim ve bana göre bunların çoğuna çözüm olabilecek bir birlikteliğe imza atalım. Bir zaferimiz olsun: demokratik hayata bir katkı ve tabiki kendimize saygı için...

Bu gün imaj sorunu nedeniyle yerinde sayan sivil toplum örgütlerinden bence anlamlı bir adım geldi; bağımsız adaylık.

Önümüzdeki seçim sürecinde, onuru ve gururu olan herkes ( yani Kürt halkı ) kendi özgür iradesini meclise yansıtmak için canla başla çalışmalıdır. Bizim bu süreçte boş durmamamız ve seçimlerde gerçek bir zafere imza atmamız gerekiyor. Bunu kendimiz için yapmaya davet ediyorum her Kürt bireyini.

Biz de varız demek için. Biz de seçmeyi biliyoruz. Bizim de özgür bir irademiz var, Kimsenin uşağı değiliz demek için. Birilerine uşaklık etmediğimizi göstermek için.

Bağımsız adayları meclise taşıyabilmek herşeyin başında kendimize saygımızın eseri olacak.

Belki sönmeye yüz tutmuş umutlarınız var ama bu bir onur meselesi.

Kürtlerin iradesini yok saymak için nasıl da birleşiyorlar. Bu sizin içinizi acıtmıyor mu?

Hiç olmasa buna bir tepki olsun. Buna bir tavrımız olsun. Tavrınızı koyun ve bu zafere önce ailenizi ortak edin sonra da çevrenizi.


Seçimlerimiz bizim hayatımıza erdem katar. Seçimlerimiz bizim hayatımıza temizlik ve onur katar. Seçimlerimiz bizim kendimize olan saygımızın ölçüsüdür.

Bunca şeyi söylemekteki maksat şu ki:

Türkiye'deki Kürt vatandaşların iradelerinin yıllardır meclise yansımamasının nedeni gene kendi içindeki çözülmelerden ileri gelmiştir.

Sene 2007 ve Kürtler hala kendi içinde tarihten bu yana süregelen bir aşiretçilik kavramını tartışıyor.

Ve Kürtlerin iradelerini temsil eden partilerin imaj ve poltika bucalaması, yerinde saymalara neden olmuştur.

İşte bu sorunlara bir sünger çekmek ve bir birliktelik mesajı verme zamanıdır.

Ekonomiden sosyal yaşama, eğitimden hukuka ve sağlığa kadar her konuda bilgi ve deneyimlerine güvendiğim her bir bağımsız adayın seçilmesi umudu ile. Gün siyaset günüdür; onurlu ve özgür bir gelecek için, herkesin onurlu bir seçim yapması dileğiyle...

http://www.yuksekovahaber.com/index.php?islem=yazar&id=588

 
Toplam blog
: 19
: 772
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

İstanbul'da oturuyorum. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu iktisadi ..