Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Bir Kadınla yaşamak

Bir Kadınla yaşamak
 

Kalk bana bir bardak su getir demeye utanırım bir kadına. Elmamı, portakalımı kendim soyabilirim. Çay demlemenin, kahvaltı hazırlamanın cinsel bir boyutu olduğuna inanmıyorum. Kim erken kalkarsa o yakar ocağı.  Bazı günler erken kalkar, uyuyan sevdiğime bir bardak sıcak çay sunmanın bana çok iyi gelen heyecanını duyarım. Olağanüstü bir iş yapmışım gibi nasıl da sıcacık gülümser o zaman; nasıl da gurur duyarım kendimden.

Bir kadını yalnızca kadın olduğu için isterim. Yaşamıma bir kadın eli değmeli diye birlikte olmak isterim onunla. Ölümle kuşatılmış sert ve acı yaşamıma incecik ruhu ve zarifliğiyle bir kadın girdiğinde unutabilirim yalnızlığımı. Katı ve sert ortamımı bir kadının sıcaklığı yumuşatabilir ancak. Azgın öfkemi, hoyratlığımı bir kadın yatıştırabilir .

Dünyanın en iyi aşçıları erkeklerdir. Tüm ünlü aşevlerinin ustası, ağzımızı sulandıran çok özel yemeklerin bulucusu ve sunucusu da erkeklerdir. Et yemekleri ve deniz ürünlerinden oluşan harika mezeler bizden sorulur. Dünyanın her yerinde turizm sektöründe ağırlıkla  erkekler hizmet eder. Bütün bunlara karşılık yemek yapmak kadın işidir diyen bir erkeğin alnını karışlarım. Özellikle çalışan kadınlara bu konuda hiç bir katkı sağlamayan erkekleri de ayıplarım. Utanç duymamız gereken açık bir sömürüdür bu. Mutfağa girince, soğan veya patetes soyunca cinselliğin mi kurur be kardeşim?... Düzenin ve şartların sana verdiği imkanları tepe tepe kullanarak bir yaşam boyu bir kadını sömürmek midir erkeklik?

Kadınların büyük çoğunluğu erkek egemen toplumda bir sömürü olduğunun bilincindeler artık.  Ekonomik özgürlüklerine ulaşacakları demokratik ve açık bir düzende bugünkü yaşamlarından kaçıp kurtulmayı özlüyor ve bunu açıkça ifade ediyorlar. Aşkın ve sevginin bittiği bir koca düzeninde kırık, solgun ve sönük yaşıyorlar. Dışarıdan gelebilecek her türlü sıcak esinti, her türlü sıcak yaklaşım onların başlarını döndürüyor. Çoğu kez küçücük bir kıvılcım yetiyor onlardaki büyük yangının tutuşması için. Patlamak üzere duran bombalar gibi  duruyor bir çok kadın güvenceli kafesinde.

Yaşamı ve sorunları paylaşmak için birlikte oluyoruz bir kadınla. Dünya denilen kayalıklara fırlatılıp atılmışız.. Milyarlarca insanın ortasında çırılçıplağız ve ölümcül yalnızız. Gidip onun göğsünde yatışıyor dinmeyen kasırgalarımız. Renkleri, kokuları, tatları onlarla paylaşmayınca   öksüz kalıyoruz. Ona anlatmak isteğiyle çıkıp geliyoruz katı, kaba, ruhumuzu doğrayan  kalabalıkların arasından. Bir gülüşlerine, bir bakışlarına muhtaç olarak dönüyoruz kapılarına.

Teknolojinin çok ilerlediği bir çağda yaşıyoruz. Kendi yemeğimi yapar, kendi çamaşırımı yıkayabilirim artık ben. Yatağımı toplayabilir, giysilerimi dolaba yerleştirebilirim. Evi süpürmek hatta ütü yapmak bile sorun değil. Bir kadın yalnızca eş ve sevgili olarak gerek bana.  Onu soldurmamalıyım.

Bir kadın yalnızca kadın olduğu için gerek bana. Yumuşacık teni, sıcacık gülüşü, parıldayan zekası, büyük ve kavrayan dişiliği için gerek. Onunla korkularımı ve sevinçlerimi paylaşmalıyım. Zorluklarımı ve acılarımı bölüşmeliyim. O olmadan sevincim  tam olmayacak asla. Ona bu evreni, sonsuzluğu, ölümü ve yokluğu anlatmalıyım. Gördüğüm her güzellik ona göstermedikçe anlamlı olamaz. Ona gösteremediğim günün güzelliği solgundur. Ona gösteremediğim hiç bir çiçek güzel olamaz.. Bir ağacı onunla  dikmek, bir çocuğu onunla büyütmek isterim. Bir heykel bir resim yapsam ona göstermek isterim önce. Yazdığım bir şiiri ona okumak; yazdığım bir öyküde onun görüşlerini almak isterim. Bu dünyadan geçip giderken hazin yolculuğumda onunla yoldaş olmak isterim.

Bir kadınla yaşamak onunla bir yaşamı tümüyle paylaşmaktır. Kalkıp alırım bir bardak suyumu kendim. Elmamı ve portakalımı kendim soyabilirim. Tüm ev işlerini kolaylıkla yapabilirim, inanıyorum. Yine de bir kadının varlığına çok muhtacım. Yanızca kadın olan bir kadının varlığına, yalnızca kadın olduğu için muhtacım.  

  

 

 
Toplam blog
: 40
: 661
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Anadolu'da yoksul bir bozkır kasabasında doğdum. Yoksul, acı, zor bir çocukluk ve gençlik yaşadım..