Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '07

 
Kategori
Güncel
 

Bir kazanın ardından

Bir kazanın ardından
 

Son yaşanan acılar yetmedi bize, arkası kesilir mi acaba diye düşünmüyordum artık, düşünemiyordum ki geldi yine acı haber. Kaybettik yine anneleri, babaları, kardeşleri, minicikleri…

Uçak kazasıdır, kaderdir, geleceği varmış, olacağı varmış işte diyemiyorum, diyemiyorum işte. Terör acısı başka, bu başka diyemiyorum. Uğursuzluk sayıyorum hepsini, ha köylerde, tepelerde yok olup gitmişler, ha bilmem ne uçağının metalik yığınının içinde kayıp gitmiş hayatları. Üstümüze yapışan bir kör gecenin karanlığı. Haftalardır, daha ilk askerimizin kurşuna denk geldiği o lanet günlerden beri balkonumda asılı durur bayrağım. Bir bez parçasıdır belki, kırmızı – beyaz renkli bir kumaş parçası ama son günlerde yaşananları hafifleten tek şey odur benim için. Karadenizin ne azgın yağmurları yağdı üzerinden, ne fırtınalar savurdu durdu onu ama rengi hiç solmadı, hiç olduğu yerden savrulup gitmedi esip gürleyen rüzgara, ayaza yenilerek. Ne zaman “ artık alayım, yine en güzel köşesinde saklayım” diye düşünsem hep bir şeyler patlak verdi, hep bir şeyler, birileri kayıp gitti …

Şehitlerimle kazada kaybettiklerimizin ne alakası var diye düşünebilirsiniz, öyle ya da böyle hepsi bizimdi, hepsi kardeşimiz, annemiz, babamız, evladımız, canımızdı. Ekranlarda yakılan ağıtlar artık delip geçiyor, önceleri “ah, vah” der ardından geçen kısacık bir zaman içinde dalıverirdik hayatımızın şen şakrak geri kalan kısmına. Şimdi öyle olmuyor, şimdi geçilmiyor yeniden rahatlığa, monotonluğa, şimdi delip geçiyor! Sabahtan beri 1, 5 aylık minik bebeğin uçağa binmeden önce annesinin kucağındaki görüntüsü dönüp duruyor ekranlarda. Minicik bir bedeni korkunç bir kazanın simgesi haline getirmenin gururunu yaşıyor sözde ‘ başarılı ! ’ basın organları.

Düşünüyorum da o minik Ceren, bir kız çocuğu değil de bir erkek çocuğu olsaydı, belki de büyüyünce askerliği sırasında can verecekti yine bir şehit olarak. Bu memlekette şehit olmanın bin bir türlü yolu var, bin bir türlü şekli var. Başınıza her an her şey gelebilir, olmadık bir yerden olmadık kazalarla, kurşunlarla göçüp gidebilirsiniz farkında olmadan.

Peki sorumlular kim?

Neden böyle oldu?

Niye gitti bunca can?

Tutamaz mıydık?

Engelleyemez miydik?

Koruyamaz mıydık?

Ne önemi var ki artık, ortada bir sorumlu varsa zaten en kısa sürede sorumlu olmaktan çıkıp yerine yeni bir sorumsuz, yeni bir mantıksız atanacaktır mutlaka.

Hesap mı ?

kime soracaksınız kayıp gidenlerin hesabını?

Binlerce şehidinkini kime sorabildiniz ki şimdi topu topu 57 kişinin hesabını sorabilesiniz.

Uçakta ülkemiz için büyük değer taşıyan altı önemli bilim adamının bulunduğu söyleniyor şimdilerde ve bu kazanın sabotaj olabileceği ihtimali dolaşıyor fısıltı gazetesinin dilinde.

Böyle bir durumda bari en azından köylü sınıfından hala atlayamayan ülkemizde zar zor yetişen , ilgisizliğimizden dolayı yurt dışına kaçırdıklarımızdan geride kalan sınırlı sayıdaki bu büyük beyinleri, bu değerleri koruyamaz mıydık? Hadi sabotaj ihtimalini yok sayalım, bu 57 kişinin canının emanet edildiği bu demir yığınının eksiklerini, aksi yönlerini tedarik edemez miydik?

Ne gerek var değil mi?

Vatan sağ olsun! Kalan sağlar bizimdir…

 
Toplam blog
: 9
: 505
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

..