Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Bir kır düğünü hayali...

Geçenlerde bir dizi izliyordum. Kır düğünü yapıyorlardı. İnsanın o diziyi izlerken aşık değilse aşık olası, aşıksa biran önce evlenesi geliyor, yada bana öyle geliyor bilemiyorum:) Ben aşkıma aşık kadın dururmuyum? Hemen sordum hayalimdeki aşkıma "Bana da kırda bir düğün ve başıma da papatyalardan taç yapar mısın?" Ee, bu durumda ne yapmak gerek tabi ki hayal kurmalıyım dimi ama:) Hadi bakalım benim "kır düğünü"me buyurun...

Sabah yüzüme vuran güneşin sıcaklığı uyandırıyor beni, o kadar heyecanlıyım ki yüzümde hep safça bir gülümse var. Tabi aklımda aşkım ve bundan sonra onunla yaşayacağım günler…

Gidip duşumu alıyorum en güzel kokularımı sürüyorum. Hadi bakalım kahvaltıya, ne mümkün tanrım yemek yemek:) Akşam üstü heyecan fırtınasına tok karnına gidemem yoksa bu kadar heyecana dayanamaz midemdekiler çıkarlar dışarı bizi izlemek için.

Hadi şimdi gidelim saçımızı yaptırmaya… Özü herşeyi aldın mı canım? Papatya tacımı unutmayasın sakın! Pembe sana çok yakıştı Özü. Bakalım beyaz bana senin kadar yakışacak mı:) Duvağımı tutacak minikler bir meleğe benzeyecek sanırım, of akşam çabuk gel!

Saçlarıma baka rmısın Özü ne güzel oldu bu papatyalar aşkımın tacı, başına tac edecek olan aşkımın!

Hadi giyineyim hayatım. Nasıl güzel olacağız kimbilir. Bu güzellik içimizin dışa yansımış hali güzelim:) O ışık mutluluğumuzun ışığı!

Herşey hazır çok hoş! Elimdeki papatyalarda çok güzel tıpkı aşkımız gibi ne kadar berrak, ışıl ışıl, onlarda mutlu baksana ne güzel gülüyorlar…

Faytonumuz geldi, bak Özü iki beyaz at, arabanın her tarafı beyaz çiçeklerle süslenmiş…

Zat-ı şahaneleri iniyor beni almak için, bakar mısın benim bebeğime ne kadar mutlu belli değil mi? Işık saçıyor etrafa gözleri… Beyaz ona da ne kadar yakışmış… Aşkımızın rengi beyaz, ruh ikizi rengimiz beyaz…

Başımdan papatyalar döküyor! Dur ağlatma beni dayanamam bu kadarına. Kolundayım artık, gidiyoruz bizi bekleyen konuklara, kırlara, çiçeklere, mavi göğe, güneşe, neşe saçmaya, mutluluk dağıtmaya…

Bahçe kapısı açılıyor… Allah’ım bu ne muhteşemlik böyle herkes her şey beyazlar ve pembeler içinde! Geldi küçücükler, her biri melek gibi gerçektende Allah’ım ne tatlılar! Bakar mısın mumlara ne çoklar, her tarafta mumlar var, mumların altından geçiyoruz kolundayım zat-ı şahanelerinin.. O kadar heyecanlıyım ki şimdi ölmezsem hiç ölmem galiba!

Dans müziği başladı, herkesin ortasındayız, sanki bir peri gibi hissediyorum kendimi, herkes hayran hayran bizi izliyor…

"E artık nikaha geçelim" dediler yoksa dansımız sabaha kadar bitmezmiş.

Masadayız, soruyor bana nikah memuru "eş olarak kabul ediyor musunuz?" Ben, "evet" diye haykırıyorum! Evet! Şimdi sıra zat-ı şahanelerinde, "ben onu hem eşim olmaya, hem de başıma taç etmeye hazırım! Kabul ediyorum evet!" diye haykırıyor! İmzalarımızı atıyoruz. Ayaktayız, duvağımı açıp alnıma bir öpücük konduruyor, sımsıkı sarılıyoruz birbirimize…

Hadi bakalım bu kadar duygusallık yeter! Vur patlasın çal oynasın! Gece yarılarına kadar, halaylar, göbekler, çaçalar vs… O kadar muhteşem ki her şey sabaha karşı olmak üzere ve biz hala dans ediyoruz birbirimize sımsıkı sarılmışız hiç bitsin istemiyoruz bu gün…

Son konuklarda gidiyor, biz yine dans ediyoruz…

O kadar beklemişiz ki bu günü birbirimize sarılmayı, öylece dans etmeyi…

Ama artık uykumuz geldi saat sabahın beşi.

Zat-ı şahaneleri kapıyı açtı, kucağına aldı beni, dudağıma dudağını değdirirken içeriye girmek üzereyiz...

 
Toplam blog
: 19
: 898
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

Sıcak bir Ağustos günü 16:15’de Gönen Devlet Hastanesinde şimdiki gibi tombiş yanaklarım, çekik güle..