Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '10

 
Kategori
Bayramlar
 

Bir Mayıs çağrışım geçitleri

Bir Mayıs çağrışım geçitleri
 

alıntı


Bizdeki işçi kesimi emeklerinin karşılık haklarını örgütlü mücadele ile elde etmemiştir. TC devlet erkinin daha çok yurt dışındaki örneklerine bakarak yaptığı iş kurma ve işçi çalıştırma hukukuna bağlı kalarak haklarını tepeden bir sunumla elde etmiş olan Türkiye işçi sınıfı bazı ideolojik grevlerde ve her 1 Mayıs kutlamasında "devrimci emek maskesi" takarak sınıfsal mücadele onurunu sözde kurtarmaya çalışır.

1800'lü yıllarda sanayileşmeye başlayan ülkelerde emekçiler sermaye karşısında haklarını alma ve koruma mücadelesine başlamışken, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nde işçi ve diğer emekçiler gerçek anlamda böyle bir mücadeleye girmiş görünmezler. Böyle bir mücadele gereği toplum tarihinin sınıfsal insan özellikleri ve ekonomik sistematiği bakımından oluşamamıştır zaten. Bizde işçi ve emekçi olma bilinci ilerleyen sanayi ile daha yeni oluşmaktadır. SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) 1946’da İşçi Sigortaları adıyla kurulmuştur. İşçi kesimi bu kuruluşun kendi gelecekleri için ne kadar önemli olduğunun farkında bile değildi. Öyle ki o günleri anımsayan bir emekli Beykoz Deri Kundura Fabrikası işçisinden dinlediğime göre, işçiler bu sigortanın aylıklarından kesinti için bir bahane sayılacağı gerekçesiyle sigortalı olmak istememişler; hatta işi yavaşlatma eylemi başlatmışlar. Fabrika müdürü hepsini yemekhaneye toplayıp huzurlarında kendilerinden kesinti yapılmayacağı yemini etmiş.

Var olan hak ve düzenlemeler işçi ve emekçi örgütlenmesinin siyasi sonuçları olarak değil de, siyasetin oy çelen demokrasi rüşveti olarak tepeden inme verilmiştir. Bu yüzden 32 yıldır 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama çekişmesi bence çocuksu bir inatlaşmadan başka bir nitelik ve derinlik göstermiyordu. Çünkü Taksim'i 1 Mayıs alanı olarak yeniden ele geçirmeyi zafer sayan kişi ve örgütlü toplum güçlerinin bu arada emeğin insanlık ilerlemesindeki değerini yüceltici yeterli eylem ve tasarımlar üretemedikleri kanısındayım. Ancak bugün artık 1 Mayıs’ın hem Taksim’de kutlanabilir olması hem de resmen bir emekçi bayramı ilan edilmesi sevindirici bir uzlaşmadır.

Peki nereden gelmektedir 1 Mayıs geleneği?

“İlk 1 Mayıs düşüncesi 1856 yılında Avustralyalı işçilerden ortaya çıktı. Avustralyalı işçiler 8 saatlik işgünü talebiyle toplantılar, eğlenceler ve gösteriler düzenlediler.

1866 yılında Uluslararası İşçi Birliği (I. Enternasyonal) dünya işçilerine 8 saatlik işgünü için mücadele çağrısı yaptı. 1886 yılının 1 Mayısında Amerika’nın her yerinde işçiler grevler, mitingler ve eylemler düzenlediler. 8 saatlik işgünü talebinde bulundular. Chicago’da 200 bin işçi iş bıraktı. Siyah ve beyaz tenli işçiler 8 saatlik işgünü için birleştiler. Gösteri yasa dışı gerekçesiyle bombayla dağıtılmaya çalışıldı. Ardından 4 işçi önderi idama götürüldü. Binlerce işçi işten atıldı; binlercesi de kara listelere alındı.

Uluslararası İşçi Kongresi (II. Enternasyonal) 1889 yılında Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs’ı işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak ilan etti.”

Bilgi kaynağı:
http://www.marksist.com/diger_yazarlar/yasasin_1_mayis.htm


Rusya'daki sözde komünist devrimden sonra, her ne kadar işçilere özgür sendikalaşma ve grev hakları verilmiş olmasa da, bu anma törenleri bir komünizm benimsetimi (propagandası) olarak resmileşir ve işçi sınıfının devlet olmak istediği ülkelerde gittikçe rağbet görmeye başlar.

Bize gelince…

“1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmir’de kutlandı. İstanbul’da ilk 1 Mayıs kutlaması 1910’da yapıldı. 1923 yılında 1 Mayıs günü yasal olarak “İşçi Bayramı” ilan edildi. 1924`te hükümet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasakladı.

1935 yılında “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun” düzenlemesiyle 1 Mayıs “Bahar ve Çiçek Bayramı” olarak ücretsiz tatil günü ilan edildi. 12 Eylül 1980 darbesine gelinceye kadar resmi tatil olarak kaldı.

1977 yılında İstanbul Taksim Meydanı’nda yaklaşık 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs toplantısı düzenlendi. Ancak, göstericilerin üzerine ateş açıldı ve göstericilerden 34'ü üstlerine ateş açılması sonucu çıkan izdihamda ezilerek öldü. 1977 yılının 1 Mayıs günü, tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti

1978’de yüz binlerce kişi tarafından gene Taksim Meydanı’nda kutlandı.

1979’da Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul’da miting yapılmasına izin vermedi, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Buna rağmen korsan 1 Mayıs kutlamaları yapıldı.

1981’de TBMM yerine millete hükmeden Milli Güvenlik Konseyi 1 Mayıs’ı resmi tatil günü olmaktan çıkardı.

1996’da Taksim Meydanı’nın yasaklı olduğu gerekçesiyle Kadıköy’de düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşık 150 bin kişi katıldı. 3 kişinin ölümü, 33 güvenlik görevlisinin de yaralanmasıyla sonuçlandı. Bu olaydan sonra Kadıköy 2005 yılına kadar 1 Mayıs kutlamalarına yasaklı kaldı

2008 Nisan’ında, 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kabul edildi.

2009 Nisan’ında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1 Mayıs günü resmi bayram olarak kabul edildi.”
Bilgi kaynağı:
http://www.uzmanportal.com/1-mayis-nedir-tarihcesi.html/

Türkiye’de bir zamanlar komünistlerin bayramı sayılan 1 Mayıs sonunda 2010 yılında yeniden Taksim’de kutlanabilecek. 1 Mayıs her ne kadar işçilerin direniş bayramı olarak ortaya çıkmış olsa da, bence bugünün ruhuna en yakışır olan adlandırma "Emekçi Bayramı" olmalıdır. Çünkü bu kavramın içine mal ve hizmet üretimine katkısı olan herkes girmektedir; kendisi için çalışan sermaye sahibi bile "emekçi" sayılabilir...

Zaten 1 Mayıs İşçi Bayramı adıyla sadece işçi örgütleri tarafından sahiplenilir ve sadece kendilerine ait sayılarak kutlanırsa, değil Taksim'de, Beykoz Çayırı'nda kutlansa bile Beykozlu olmama rağmen benim orada işim olmaz.
***

Ne güzel gündür bu gelen gün

Bin Bir Mayıs oldum ben

Sağımdan solumdan

Her yanım mahşer sadece insandan…

 

Akşama kıyamet kopacağını bilsem tıraş olur günaydın derim böyle güzel bir güne. Bugün hayata çıkmalı, emek boynunu bükmeden. Bugün ellerinden öpmeli emekçileri; bugün kendimi öpeceğim ellerimden…

***

Bir arkadaşımın eski 1 Mayıslardan anımsamalarını tüm 1 Mayıs kurbanlarının anısına buraya uyarlamayı uygun gördüm:

"1976’da Fındıkzade'ye, 1 Mayıs gösterilerine gitmiştim. Edirnekapı yurdu önünde arkadaşım, ciğerparem Ali Fuat Okan elinde 1 Mayıs'ın kızıl bayrağıyla yirmisinde göğsünden kurşunu yedi ve öldü.

1977’de Taksim'de 34 kişi öldürüldü; zor kurtuldum. Her 1Mayıs'ta Taksim beni acıya banar; ben gitmem Taksim'e...

İşçi sınıfı mazoşist mi ki ısırıldıkça veya dayak yedikçe sınıf bilincine ersin! İşçi sınıfı bilinç kimliğini neden ille de Taksim'de almalı ki?

İşçi sınıfı bence kalan 364 gün Taksim’e gitsin. Tekstil işçisi Cavidan ile tersane tornacısı Alican her akşam el ele tutuşup Taksim'e çıksınlar; anıtın etrafında turlasınlar. Sinemaya gitsinler; vitrinlere baksınlar; halka açık bedava sergileri gezsinler; Çiçek Pasajı'na dalıp patates kızartma ile bira çeksinler. Hatta sırf gıcıklığına, entel barlardan birine dalıp "bloody mary" (kanlı meri) yudumlasınlar; ve her "bloody mary" yudumunda işçi sınıfının kurbanlarını onurlandırmak için kadeh tokuştursunlar…

***
İşçi sınıfının bilinci, ya da daha ilerisi bilinçli bir işçi sınıfı 1 Mayıs’ta Taksim'e çıkıp yumruk sıkarak devrim özdeyişleri bağırmakla oluşmaz. Gene de ben derim ki adrenalin bağımlısı kim varsa 1 Mayıs'ta Taksim'de toplanabilsin; doya doya "kahrolsun emperyalist sermaye", "kahrolsun kapitalizm uşakları" diye bağırsınlar; hatta "en büyük işçi bizim işçi" inatlaşmasıyla birbirlerine girsinler; orantısız güç kullanımına tanık olsunlar; “komünist demokrasi” ne zaman gelecek ağıtları yaksınlar... Bu heyecan işçi sınıfına devlet olmayı uman “çakma komünizmin” çöküntü gerilimine iyi gelecektir; yeter ki kimse ölmesin; tüm kalan sağlar gene bizimdir…

Ve tabi ki “Kahrolsun kapitalizm! Yaşasın işçi iktidarı!” dendiğinde bundan kapitalizmin haberi bile olmuyor; işçi ve her tür emekçi siyaset bilinciyle toplumsal bir sınıf oluşturup iktidar olamadıkları için de yaşayacak bir iktidar da bulunamıyor. Zaten iktidarlar yaşamazlar, yaşatılırlar

***
Ali Fuat Okan benimle aynı lisede okumuştu. Anısını rahmetle anıyorken o günlerden belleğime zıplayan bir anımsama geçidi açıldı:

Lise birlikteliği dışında Ali Fuat Okan ile hiç ilişkim olmadı. Fakat öldürüldüğü haberini duyunca üzüldüğümü hatırlıyorum. O gün Emirgan sahilinde oturup ona devrim kahramanlığı nişanı verecek bir şiir yazmaya çalışmıştım. Düşünüyorum da, galiba ben şiiri Ali Fuat Okan’ı değil de kendimi onurlandırmak için yazmak istemiştim. Şimdi anlıyorum ki bu yüzden beceremedim. Sözcükleri bir türlü duygusal sesleriyle anlamlı bir biçime sokamayışın sıkıntısıyla bunalınca kareli not kâğıdını avucumda yumaçlayıp denize atmıştım.

Emirgan’dan sonra Dolmabahçe'ye; oradan da Osmanbey'deki dayımın tek göz gecekondusuna kadar yürümüştüm. Kafamı ses geçirmez bir kavanozun içine alıp öyle yürümüştüm. Derin nefesler alıp sık sık, "hayat çok kısa olabiliyor" diyordum kendime. Aslında Dolmabahçe'ye vardığımda kendimi iyileştirmiştim bile. Hatta kendi var oluşumun sürmesinden dolayı sinsi bir mutluluk bile duymaya başlamıştım. Ne de olsa ben de aynı zaman kayığında rastgele öldürülme geçitlerinden geçmekteydim.

İnsan tanış olduğu için birinin ölümüne ne kadar üzülse de, onunla birleşen anılar duygusal ve zihinsel geçitlerin duvarlarına derin özlemlerle yansımıyorsa, onu şiir yapacak kadar üzülemiyor. Benim yapamadığım şiiri arkadaşım Erdoğan yaptı. Hem de uzunca bir şiir yaptı. Aşağıdaki şiir Erdoğan arkadaşımın bu şiirinden yaptığım kısa bir düzenlemedir. Memnun olacağını düşünerek buraya koymayı uygun buldum.

Bir Mayıs1976
Akşamüstü
Fındıkzade
Güzel günlerin hayaliyle
Ali Fuat Okan yürümekte
Ve ölümün karanlık eli pusuda
Tetik düştü, Ali Fuat cansız devirildi kaldırıma…

Bir Mayıs1977
Sabah
Taksim Meydan'da
Binlerce heyecan coşkuyla dalgalanmakta
Ve ölümün karanlık eli gene pusuda
Tetik düştü, canlar ezildi gitti Kazancı Yokuşu’nda…

Erdoğan Kahyaoğlu – M. Soyek
***

1 Mayıs’ı tüm emekçiler gerçekten bir Bayram gibi kutladığı gün sanırım bu acıklı anılar bir parça teselli bulacaktır…

TÜM EMEKÇİLERİN 1 MAYIS BAYRAMI KUTLU OLSUN!

Emekli emekçi bakkal
Muharrem Soyek

****

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..