Bir milyon benim!

Son günlerde arkadaşların, eşin dostun: " Nerelerdesin? Niye yazmıyorsun? "  türünden soruları artınca, bu blogu yazmak zorunda kaldım. 15 - 20 gündür asıl işim dışında kalan tüm zamanımı: " Bir milyon kimin? " adlı bilgi yarışmasına hazırlanarak geçirdim. Ve onca emeğimin ödülü olarak da yarışmanın yarı finaline kaldım. Eğer ekim ayı başında yapılacak yarı final elemelerini de geçersem,  13 finalistten biri olarak Show Tv ekranlarında olacağım.

Efendim işin aslı şu: Show Tv, Endopol adlı yapım şirketine: " Bir milyon kimin? " adlı bir yarışma programı hazırlatıyor. Ve Türkiye'de ilk kez, bu yarışma programı, 10.000 soruluk soru kitapçığını Habertürk gazetesinin eki olarak önceden verdi. Ve böyle davranarak yarışmacı adaylarına bence dedi ki: " Ey yarışmacı adayı! İşte sana yarışmanın soru kitapçığı! Kendine güveniyorsan, dersine çalış ve çık karşıma! Soruları bil, elemeleri geç, gel bir milyonun sahibi ol! "

Bugüne kadar yazdığım birçok yazıda insanlara şunu anlatmaya çalıştım: Hayat seni ancak cesaretin kadar ödüllendirir. Cesaret; karşındakinin gücüne, boğuşmak zorunda kalacağın sorunun büyüklüğüne aldırmaksızın meydan okuyabilmektir. Cesur insan, rakibinin gücüne göre değil, yüreğinin onu götürebildiği yere kadar gidebilendir. Cesaret, bilek değil, yürek işidir.

Söz konusu yarışma, ön elemesinden 7 gün önce 10.000 sorusunu peşinen verip: " Buyur kardeşim! Bilgisine güvenenin er meydanıdır burası! " tavrını takınınca; bunu herkes kadar bana da yapılmış bir meydan okuma olarak anladım. Ve Madem öyle; bekle kardeş!; geliyorum karşına! deyip, oturup o 10.000 soruya çalışmaya başladım.

Peki bir adamın 7 günde 10.000 soruya çalışması, akıllı işi mi? Elbette değil ama; ben de çok akıllı bir adam sayılmam herhalde! Hatta acık deli de olabilirim! İnsan kendini bilmez mi?

Yarışma boyunca yaşadıklarımı, izlenimlerimi zamanı geldikçe sizlerle paylaşacağım. Ancak şimdilik bilmeniz gereken şu kadarı " 1 milyon kimin? " adlı yarışma programı yüzünden yazılarıma geçici olarak ara vermek zorunda kaldım. Ancak bugünden itibaren tekrar aranızdayım.

Tam yol rotamdayım. Kimse meraklanmasın.Taaa ki, hedefime varıncaya, profesyonel bir yazar oluncaya kadar.

Ne demişti Büyük İskender?: " Ya bir yol bulacağız ya da yeni bir yol yapacağız. " Ayniyle imza ederim. İyi, güçlü, etkili bir yazar olmanın ya bir yolunu bulacağım ya da bunun için kendime yepyeni bir yol yapacağım.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.