Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '12

 
Kategori
Eğitim
 

Bir öğretmeni itibarsızlaştırmak

Bir öğretmeni itibarsızlaştırmak
 

Başbakanımız, ''Öğretmenler Az çalışıyor.'' dedi. Biz Atatürk'ün sofrasında oturuyorduk da şöyle olduk böyle olduk demeyeceğim. Kendi kısa hayatım üzerinden bir yazı paylaşacağim.

Biz yedi göbekten öğretmen bir aileyiz. Annem, Babam, Teyzem, Eniştem saymakla bitmez.  Annemin ve Babamın mesleğini aşkla yapması beni de bu mesleğe yönlendirdi. Benim Boğaziçi Üniversitesini kazandığım yıllarda da mesleğimizin saygınlığı irtifa kaybediyordu. Ben Türkiye'nin en güzel üniversitelerinde en gözde bölümleri tercih edebilecekken Eğitim Fakültesini seçtim. Hangi bölümü kazandığımı sordular. Cevabıma '' Olsun kızım '' diye karşılık verdiler. Hiçbirşey olamayan öğretmen oluyordu zihniyette.

Bölümümü söylemeye korkar oldum. Üniversitemi söyleyip kafamı çeviriyordum. Yıllar geçti. İlk staj vakti geldi. İki dirhem bir çekirdek giyindik. Bİr okulda ilk defa bir sınıfa öğretmen adayı sıfatıyla gireceğiz. Okulun bahçesine girdiğimizde bir adam bize doğru yürümeye başladı. Bize doğru gelen adamın elinde de bir havuç. Tükürdeterek bize doğru geliyor vatandaş. Öğrendik ki okul müdürüymüş. Bir harçlıklarından kısıp takım elbise almış kendime ve arkadaşlarıma baktım, bir de elinde havuç yiyererek bizi karşılayan müdür profiline baktım. Daha o zamanlar  'Hıyarlı Baba' yoktu.  İnsanın televizyonda gördüğü her karakter aramızda yaşıyor heralde ne kadar absürd olursa olsun. O gün bir kere daha düşündüm öğretmen olmalı mıyım diye?

Ben karar ve mezuniyet  aşamasındayken KPSS denilen sınavda, sınav birincileri bile atanamayınca benimde karar vermem çok güç olmadı. Yüksek lisans yapmaya karar verdim. Bu arada benimle beraber bölüme giren arkadaşlarımdan yarısı öğretmenlik yerine başka alanlara yönlendiler.

Ben doktorama başlamışken bu genetiğime işlemiş olan öğretmenlik isteği beni bırakmadı. Asıl arzu ettiğim şeyin laboratuarda deney yapmak değil, bilgiyi paylaşmak olduğunu anladım. Ve istifamı verdim.

Arkadaşlarımla küçük bir Eğitim Danışmanlık Şirketi kurduk. O gün bugündür, onlarca veli, öğrenci ile omuz omuza verdik. Verdiğiniz hiçbir hizmette, hiçbir meslekte bir ailenin içine bu kadar giremezsiniz. Psikologlar kadar sırrı bir de biz öğretmenler saklarız. Hangi mesleklerde omuzunuzda insanlar ağlar. Kapınıza gelir mi müşterileriniz özel bir  sıkıntısı olduğunda? Benim büyüdüğüm eve onlarca kez  veliler, öğrenciler geldi. Annem ve Babam öğrencilerini çocuklarından ayrı tutmadı.  Yeri geldi öğrencilerinin kitaplarının paralarını kendi ceplerinden ödediler.

Diyeceğim şudur ki bu mesleği itibarsızlaştırmanın hiçbir topluma yararı yoktur. Mesleğin görünmeyen tarafında harcanan efor görünenden çok daha fazladır. İnsanları bu meslekten soğutmayın. Biz insan yetiştiriyoruz. Geleceğe  en büyük tuğlayı biz koyuyoruz. 

 
Toplam blog
: 4
: 304
Kayıt tarihi
: 02.12.11
 
 

1985 yılında öğretmen bir  anne ve babanın çocuğu olarak İstanbul'da doğdum. İlkokulu 50. yıl Bes..