Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '14

 
Kategori
Öykü
 

Bir playboyun günlüğünden 5. Bölüm

Bir playboyun günlüğünden 5. Bölüm
 

Alıntı.


Réné Descartes ''Düşünüyorum öyleyse varım'' Evet, felsefik düşünce özünde doğru! Fransız filozofu Descartes, bu ünlü cümleyi kurup bulduğunda kim bilir kaç olgudan geçmiştir. Ben ise '' Düşünmeyi düşünüyor, lakin içindende çıkamıyordum''  
 
Nasıl ve neresinden tutunmalıydım? Hayatın 'kaşıkla verip doyuran ama kepçesiyle kör edip göz çıkaran yanını' Evin yaşamı beni cendereye almış, sıktıkça sıkıyordu.Eskiden sokağa çıkarken oh diye derin bir nefes çekerdim, şimdi nefes alırken dahi bırakın derin çekmesini, kısasın da tökezleyecekmiş izlenimim var. Ensemden ya tokat yiyeceğim veyahut, - Sende kimsin yaşıyor musun gibi iç sesimin  rahatsızlığını duyuyordum, sokak çocukları gibi parklarda yatacağımı bilsen, artık evde olmayacak, kaçacaktım. Bu bana meğer ileri ki yaşamımın ayanı, elzem bir göstergesiymiş!
 
Ablam bu arada liseyi bitirmiş bir bankaya memure olarak işe başlamıştı, aramızdaki diyalog eskisi gibi olmamakla birlikte yinede birbirinize düşkündük, fakat ne zaman göz göze gelsek, beni koruyamamanın ezikliğini Dilek'in bakışlarından hissederdim. Dilek zarif, bakımlı, akıllı olduğu kadar da güzel bir memureydi, Kim bilir beni koruyamamasını namus borcum gibi mi düşünüyordu, veya ablalık iç güdüsü müydü? 
 
Paraya ihtiyacım olduğunu düşünerek babamın beni evden kovmadan önce, - Bak Ergün bankadan kendi adıma bir hesap açtırdım, benim onayımla senin de imzan gerekli, her şeyi ayarladım sadece imzan eksik, hadi imzala deyip banka prosedürünü elime verip oku ve imzala dediğinde tebessümle canım ablam demiş ve birbirimize sarılmıştık. 
- Unutmadan, bizimkilere çaktırma, banka cüzdanına para yatırıp seni içki, sigara, esrar içme konusunda desteklediğimi sanırlar dediğinde! ben tavır alıp -  Of abla abartma istersen, benim içtiğim arkadaşlarımın yanında devede kulak ya! Dediğimde, - Tamam ya kızma bebek suratlım, deyip sarılmış gönlümü almıştı.
 
Bana - Belki hesabına pek fazla koyamam ama büyük bir ihtimalle okul ihtiyaçlarını görür, yeter ki sen okumaya devam et canım demişti, ona - Okuma isteğimin kaybolduğunu söylediğimde - Lütfen oku hayatını Emre ve arkadaşların gibi mahvetme. Biz o muhitten ayrıldığımızın senesi, o evini terk etmiş, babasının da durumu malum, içkiye fazla tamahkarlığından kalp krizinden vefat etmiş, babasının öldüğünü ise üç ay sonra öğrenmiş, Emre annesini söğüşlemek için geldiğinde, var sen gerisini hesap et, o dengesizin.
 
Annesi tek başına terzilik yaparak yaşamını idame ettiriyormuş, Emre annesinin emeğini gasp edip parasını elinden alıyor birde sövüyormuş, yalnızlık, ve Emre'nin bozuk düzeni kadını mahvetmiş. Rukiye teyze çektiği bunca düzensizliğe dayanamayıp kafayı bozmuş onu intiharın eşiğine getirmiş, komşu kadın Rukiye hanımın cenazesini belediye kaldırdı, demedi mi! Annemle benim gözlerimizden yaşlar akmıştı, - Zavallı kadın, vah talihsiz kadın demiştik, Allah gani gani rahmet etsin, toprağı bol olsun.
 
Aman canım kendine gel, o gerçekten de işe yaramazın teki. Annemle çarşıya çıktığımızda eski muhitten market sahibinin hanımını görmüştük, bize de o hanım söylemişti dediğinde, merhume Rukiye teyzenin az ekmeğini yemedik,  tekrar Allah rahmet etsin deyip, tamam ona takılmamaya gayret ederim, merak etme ablacım demiştim. Ablamın daha önceden etmiş olduğu sözü aklıma gelmişti '' Emre yarının kıdemli asosyal bir serserisi olur'' olmuş, her ne hikmetse, ondan çok korkuyor ve beni incitmesine musaade etmeyeceğini söylüyordu. Yoksa eve bir daha gitmeyeceğim ablamın içine mi doğuyordu?
 
Ah ablam, sanki bu olayların olacağını bilip de mi bankaya benim için hesap açtırmış-tın? O geceden sonra,  eve hiç gitmedim, ayaklarım geri geri gidiyor, sanki o muhit gelmemi istemiyordu. Gece yarısına kadar şuursuzca gezmiştim, yaz mevsimi olduğundan parkta bir banka oturup düşünmeye başladım, zihinsel yorgunluğum beni sallamış uyku gözlerimden akıyordu. Sabaha karşı park bekçisinin, - Kalk oğlum senin evin damın yok mu? Uyarısıyla uyanmıştım. 
 
- Bak oğlum hırsızı var, uğursuzu var, başına kaza getirirler, bunlar bırak hırsızlığı, bıçaklayıp kaçarlar, ölmeyip birde sürünürsün, hayat kadını diye beğenmezsin ya! Başlarına kaza bela gelir diye, bu insanlara pek yüz vermez, yollarını değiştirirler, biz nelerini görmedik! Allah islah etsin cümlemizi.
 
Bu sahipsizler, İzbe yerlerde parklarda hem ırza geçip hemde kaç kadını edep yerlerinden bıçaklayıp attı bu tinerciler, torbayı burnuna dayadıklarında beraber kaldıkları arkadaşlarını gözleri dahi görmez bunların. Neden? Hayat bu işsiz güçsüzlerin sırtında birer kambur 'bali' sudan ucuz, kafayı dumanlayıp, kaderin arka sokaklarında aç karınlarını nasıl doyuracaklarının telaşına düşüyor. Nasıl ve nerede mi uyur bunlar?  Sur diplerinde, buralar da, en olmadık yerlerde, aman kendine mukayyet ol oğul, haydi git selametle!
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..