Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bir Resim, Bin Kelimeye Bedeldir...

Bir Resim, Bin Kelimeye Bedeldir...
 

Orhan Veli, tüm şiirlerinde yaşamla sarmaş-dolaştır...

O'nun şiirlerini okuyanlar,Orhan Veliyle birlikte arşınlarlar sokakları...

Birlikte çilingir masası kurarlar...Tütün sararlar...Derin nefesler çekerler...Dumanlarında bile tablolar vardır...Siyah...beyaz...

Dertleşmek güzeldir usta şâirle...Dizelerinde ölümsüzlüğü yakalayan Bir Garip Orhan Veli'nin kederini ,neşeleriyle harmanladığı;içine acı biberli hüzün katarak doyumsuz bir lezzet tattırdığı bilinir.

Urumeli Hisarına birlikte oturur birlikte türküler tutturursunuz...Kirpiklerinizden düşecek yaşları yaklalamak istersiniz.

İstenirse eğer,Orhan Veli'nin her dizesinden bir koca roman çıkar...

............

Her başarılı romancı,usta şâir aslında birer ressamdır...

Satırları dizeleştirmek;içine melodiler katarak renkli filmler yaratmak !..Ustaların genlerinde vardır...

Yaşar Kemal'in romanlarındaki her sayfada,sarı çerçeveli fotoğraflar yatar...

Renkli,sarı buğday tarlaları...Bembeyaz pamuk ovalarında Çukurova pastellerini yakalarsınız...

Hatçe'nin, Irazca'nın, Veli'nin, Memed'in , Abdi Ağanın sararmış vesikalık resimleri oralardadır.

Orhan Velinin bu şiirinden binlerce fotoğraflık bir albüm çıkar...

Ağlasam sesimi duyar mısınız,   Mısralarımda;  
Dokunabilir misiniz,  Gözyaşlarıma, ellerinizle?   
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,  
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu 
Bu derde düşmeden önce.   
Bir yer var, biliyorum; 
Her şeyi söylemek mümkün;  
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;  
Anlatamıyorum...
....
İşte...Orada !..  Mısralarının içinde, ağlayan adamın buğulu resmi vardır... 
Erkekler gözyaşlarını saklamak isterler...
Dökülen gözyaşlarını toplayan eller !.. 
Şarkılar..şiirler...çiçekler...esen yeller...
kabaran gönüller...köpüklü denizler...  
Çizin ,çizebildiğiniz kadar...
Harika pastel gizemiyle tasarlanmış tablolar... 
Renkler...hayaller..

 ............

Bir resim,bin kelimeyi içinde saklar...
Üç çizgiyle dünyayı güldüren karikatüristler birer dehadır bence...
..........


Atölye çalışmalarımda,tiyatro-drama ve resim sanatlarıyla içiçe yaşarken, ilginç gözlemlerim oluyor ve bunları sürekli not alıyorum.

Bu sanat dalları, bilinçli bir biçimde uygulandığında ve tıbbi tedavilerle desteklendiğinde,

Konuşma güçlüğü çeken çocukların, aile geçimsizlikleri yaşayanların,

Yakınlarını ya da işlerini kaybetmeleri nedeniyle ağır ruhsal travma geçiren insanların, uyuşturucu bağımlılarının, ÖSS sınavlarında başarısızlıklarından dolayı içine kapanan gençlerin;panik atak hastalarının vb sorunları olan insanların belirli bir zaman dilimi içinde ,sağlıklarına kavuştuklarını gözlemliyorum.

Sanat terapilerinin içinde,özellikle resim çalışmalarının önemini gün geçtikçe daha iyi anlıyorum.

İnsan psikolojisinin, çağın getirdiği yeni sorunlar ve beğenilerle yarışamaz hale geldiğine tanık oluyorum.

Teknolojinin maddi çıkarlar paralelinde olağanüstü bir hızla gelişimi,yeni ruhsal hastalıkların da ortaya çıkmasına
neden olmaktadır.

Tüketim çılgınlığına dönüşen çağdaş (?) gelişim sürecinde, özellikle gençlik olumsuz yönde etkilenmektedir.

İnsanoğlunun, ruh sağlığının da hızla aşınan bir motor gibi zaman zaman bazı parçalarının yenilenmesi gerekir.

Son günlerde yaşanılan toplumsal sorunların atlatılmasında,devletin sanatçılara ve tıp âlemine destek vereceğine inanmak istiyorum.
........

Günümüzde stres faktörleri arttıkça psikologlara olan ihtiyaç da artmaktadır ve gittikçe bilinçlenen toplum psikologların esasında "deli doktoru" olmadığının bilincindedir.

Herkesin hayatında zaman zaman psikolojik destek alması gereken durumlar oluyor.

Sanat Terapisi, grup halinde; bireysel olarak ya da çiftlere uygulanabilen, iletişimi kolaylaştıran ve eğlenceli hale getiren bir tekniktir. Özellikle küçük yaş gruplarında ve ergenlerde çok iyi işleyen bir sistemdir.

Türkçe’de bir söz vardır: '' Bir resim bin kelimeye bedeldir.''

Resim, duyguların dışa yansımasıdır.

Sanat Terapisi’nde bunun ne kadar doğru olduğunu anlıyoruz.

İki-üç yaşında bazı takıntılı davranışları olan ya da cinsel istismar görmüş olan bir çocuk düşünün; bu çocukla oturup 45 dakika konuşmanızın imkanı var mı ?..

Belki oyun terapisini deneyebiliriz ya da iç dünyasını net olarak algılamak için renkleri ve çizgileri kullanmak bize daha somut veri ulaştırır.

Aynı şekilde ergenlik çağındaki sıkıntılardan dolayı bunalmış bir çocuk düşünün, herkes sürekli ona nasihat ediyor.

''-Oğlum/kızım sen böyle değildin ne oldu sana, kötü alışkanlıkların mı var gibi bir sürü soru sorulan bir ortamda bu genç zaten bunalmış... Rahatlama, deşarj olma ihtiyacı var.

Patlamak üzere olan bir bombanın yanlış kablosunu keserseniz onu sonsuza kadar kaybedersiniz, parçalanır bir daha bir araya getiremeseniz .

Ancak doğru işlemi uygularsanız hem bombayı patlamaktan kurtarır, hem de çevresindekilerin zarar görmesini engellemiş olursunuz.

Resim ,ergenlere oldukça değişik gelen ve hoşlarına giden bir tekniktir.

Karşılarında psikoterapi odasında oturan bir psikolog yerine,samimi bir ortamda resim malzemeleri eşliğinde onu bekleyen bir psikologun olması zaten ergenleri şaşırtıyor ve psikologa olan dirençlerini azaltıyor.

Önemli olan terapistin hem sanat hem psikoloji alanında eğitimli olmasıdır.

Sadece sanat eğitimli bir terapi sakıncalı olur, sanattan anlamayan bir psikolog ise performans düşüklüğü gözlemlenir.

Bunu bir köprüye benzetecek olursak,köprünün bir ayağı sanat yakasında, diğer ayağı da psikoloji yakasında kalır.

Köprünün üzerinden işleyen süreç ise Sanat Terapisi sürecidir. Köprünün ayaklarından biri yoksa, ya da yetersizlikten yıkılırsa, Sanat Terapisi süreci de tamamıyla yok olur.

İç dünyamızı, dışavurumla açığa çıkaran Sanat Terapisi özellikle Amerika’da çok yoğun olarak kullanılmaktadır.

Çocuklar, ergenler ve çocukluğunu neredeyse unutmuş olan ergenler için çok etkili olan bu yöntem, içerideki patlama noktasını rahatlatmaktadır.

Tıpkı patlamak üzere olan bir basınç kabininin vanasını açmak gibidir...

........

Ebru sanatının da terapide mükemmel bir ilâç olduğunu belirtmeliyim.

Sudan çıkan renkli kağıtla, yeni bir şey yaratmanın hazzını yaşayanların sevincini görmek, tüm yorgunluklarınızı alıp götürüyor.

Ebru molalarında, ''Soyut resimler '' de yapmanın sevincini yaşıyoruz.

Tuval üzerinde,özgürce vurulan her fırça darbesi,ruhunuzda yeni bir dinginliğin alt yapısını hazırlar.

Bu soyut çalışmalarımdan bazı örnekler sunuyorum...

Bir zamanlar, ''Haydi çocuklar aşıya !..'' sloganı vardı...Bu konuda bilinçlendik artık !..

Şimdi de ''Haydi dostlar resim yapmaya !..'' diyerek bitirelim.

Bol sanatlı ve sağlıklı günlere...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..