Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

25 Temmuz '08

 
Kategori
Havacılık
 

Bir Roman Kahramanı !..

Bir Roman Kahramanı !..
 


Onu görenler, serüven romanlarındaki kahramanlara benzetirler... Geniş alınlı, dağınık saçlı, dalgın bakışlı, uzun boylu, gözlüklü bir bilim adamı...


Romancının biri bizlere, bu kişinin gökyüzünde bir insanın erişebileceği en yüksek noktaya çıktığını, denizlerde de en derin yere indiğini anlatmaya kalksa, bu roman yazarının hayli geniş bir hayâl gücü olduğunu söylerdik sanırım. Halbuki bu kişi gerçekten de düşey doğrultuda lâkin biri yukarıya, diğeri de aşağıya doğru olan iki yolculuk yapmış, insanoğlunun çıkabildiği ve inebildiği en uç noktalara ulaşmıştır.


Onun adı, Profesör August Picard... Bu bilim adamı tarihe geçmiş, ününü haketmiş bir kişidir.


Jules Verne'in romanlarını okuyanlar; bütün güçlüklerin üstesinden gelebilen garip araçlarla yapılan, baştan başa serüven dolu yolculukların hayâlini kurarlar. Düş kurmak çok kolaydır... Basel Üniversitesi'nde hocalık yapan bir kimya profesörünün oğlu olan August Picard, çocukken kurduğu düşleri hiç unutmamıştı ve geniş bilgisinin kendisine sağladığı olanaklarla bu çocukluk düşlerini gerçekleştirme yolları aramıştı.


Gökyüzüne yolcusuz yollanan ama makineler taşıyan rasat balonları yere döndükleri zaman, bu ışınların Yer'den yükseldikçe arttığını ortaya koydular. Bu nedenle Profesör Picard, o güne kadar hiç erişilmemiş olan 15 000 metre yükseklikte araştırmalar yapmak istiyordu.


Ne var ki balonla 10 000 metrenin üzerine çıkmayı deneyen bazı araştırmacılar bu girişimlerinde hayatlarını kaybetmişlerdi. Çünkü o yükseklikte hava basıncı çok azalıyordu. Öyleyse ne yapmak gerekiyordu?..


Aslında kimsenin aklına gelmemiş olan kolay bir çözüm yolu vardı... Bu deney sırasında sımsıkı kapalı bir kabin kullanılmalıydı. Nefes almaya olanak vermeyen bir hava tabakasının içerisinde yolculuk yapmak bugün bizlere çok olağan geliyor. Uçaklar bizi, normal basınçtaki bir hava kabarcığının içerisine hapsediyorlar. Fakat 1930 yıllarında bu çok yeni bir buluştu.


Lâkin iş bununla da bitmiyordu... Çözümlenmesi gereken başka problemler de vardı... Bunların arasında en önde geleni, balonların çok yükseklere çıkamamalarıydı. Çünkü balonun içerisindeki gaz, havanın azaldığı bölgede genleştiğinden balonu patlatıyordu. Picard'ın buna bulduğu çare de yepyeni bir buluş oldu...


Balon yerdeyken çok az şişirilecekti... Bu durumda toprağa yakınken çekim gücü az olacağı için balonun çok büyük olması gerekliydi. İşte bu sebeple bugün gökte çok yükseklere gidecek olan balonlar yola çıkarken kuru incire benzerler ve ancak insan gözünün göremeyeceği kadar yükseğe çıktıkları zaman portakal biçimini alırlar. 1931 ve 1932 yıllarında iki kez önce 16 000 metreye, sonra 17 000 metreye çıkan Profesör Picard o günden sonra dünyanın en ünlü insanlarından biri oldu.


Fakat bu başarı Picard'a yetmedi... Şimdi yine düşey doğrultuda olacak, lâkin bu defa onu denizlerin dibine indirecek olan yolculuğu düşlemekteydi. İnsanlık, yeryüzünde canlı varlıkların içerisinde yaşadıkları yerlerin en büyük kısmını meydana getiren bu deniz dibi derinlikleri hakkında bilgisiz kalabilir miydi?..


Bu ünlü bilim adamı, kendisini daha da ünlü yapacak olan yeni yolculuğunu da, "Batiskaf" isimli yepyeni bir dalış aracıyla yaptı. 1953 yılında 3 150 metreye indi. O sırada Picard 69 yaşındaydı. Oğlu Jacques Picard, 1960 yılında 10 916 metreye, dünyadaki okyanusların en derin çukurunun en derin noktasına inerek, babasının bu rekorunu kırdı.


Dünyada kimse, insanoğlunun yetenek sınırlarını bu denli uç noktalara vardıramamıştır!

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..