Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '08

 
Kategori
Yolculuk
 

Bir Side hikayesi...

Bir Side hikayesi...
 

Bir Side Hikayesi…

Bu yazımda temmuz ayı içerisinden yaptığım benim açımdan çok ilginç olan Side gezimi anlatacağım. Adını vermek istemediğim bir tur şirketiyle anlaştık beş geceydi ve onların anlaştığı otel ve kendi otobüsleriyle gidecektik.
Akşam dokuzda yola çıktık tahmini yolculuk süremiz 12 saatti terminallere filan girmeyeceği için daha çabukta varmayı planlıyorduk. Tabii evdeki hesap çarşıya uymadı evet şirket bizi otelin kapısında bıraktı ama saat tam ikiydi, yani yolculuğumuz 17 saat sürdü sebebi ne trafik nede başka bir şey İstanbul’dan bile yolcu beklemesi dolayısıyla 3 saatte çıkabildik; düşünün yani durumu…
Nihayet otele vardık otel tahminlerimizden de güzeldi. Yeşillik içinde hoş bir oteldi, başlangıçın aksine bundan sonrası için sorun olmayacağını düşündüren bir yapısı vardı. Odamıza yerleştik klimalı serin hoş bir odaydı her şey dahil sisteminde olduğumuzu belirtmek için kolumuza bileklerimizi taktılar ilk başta garip gelen bu bileklik sonradan hoşuma bile gitti hatta son gün ayrılmak zor geldi. Havuza gittik büyük kaydıraklı güzel bir havuzu vardı ilk gün harikaydı özetle yedik, içtik, yattık eğlendik.


İkinci gün denize gittik burada hayal kırıklığına uğradık ne yazık ki deniz çok dalgalı ve kıyıdan birkaç metre sonra hemen derinleşiyordu. Oranın denizi hep öyleymiş ne yazık ki olsun dedik her güzelin bir kusuru vardır. Havuzda devam yemekler güzel ama harika değil idare ediyoruz aynı gün pasta bitmiş aşçıya söyledim getirsinler diye, sonra aşçıyla kavga ettik ne kötü elemanları var filan demeyeceğim çalışanları çok kibardı kısa bir muhabbet ettik bizim bolluğa geldiğimizi normalde bu kadar çeşit ve güzellikte yemeklerin olmadığını söyledi.
O akşam otelin animasyonuyla tanıştık. Önce yarım saat çocuklar için dans sonra büyükler.. Yarışma olacaktı üç değişik ülkeden yarışmacı istiyordu sunucu bir Rus bir İngiliz ve bir Türk gelmesini istedi fıkra gibi.. Bir İngiliz bir Türk bir de Fransız bir gün yarışmaya girmişJ.. Üçü de erkekti ilk görevleri müzik eşliğinde striptizdi bu yabancılar aşmış dedirten ilk olay bende bu oldu. Türk yüz elli kilo civarındaydı ondan bu yarışmada pek iyi bir puan alamadı. İkinci yarışma şarkı söylemeydi önce normal şarkı söylendi sonra aynı şarkıyı ağzında topla…Herkez kendi dilinde şarkısını söyledi Şişman arkadaş(TürkJ) benim annem güzel annem şarkısına yaptığı güzel yorumla bu bölümü kazandı. Üçüncü yarışma bayan taklitiydi arkada giydirilen yarışmacılar bayan şarkıcıların şarkılarında playback yaptılar şişman harikaydı kıyafetleri hareketleri yine o kazandı. 2-1 öndeydik halaylar çekip oynuyorduk havaya ateş edesim geldi(?) Sıra sondan bir önceki yarışmaya gelmişti yarışma dans etmeydi herkes bir kızla müziğe uygun değişik dansları edecekti yanımdaki Rus yarışmacını eşiymiş koştu gitti Türk’e eş bulunamadığı için animatör onla dans etti İngiliz’in eşi geldi o kendi çapında bir şeyler yapıyordu ama İngilizlerin az olmasından mı yoksa pek sempatik olmaması nedeniyle mi bilmem puan alamıyordu. Bu yarışmayıda Rus ve çılgın eşi kazandı neden çılgın dediğimi son yarışmada anlatacağım. Son yarışma elbise toplamaydı yarışmacılar seyircilerden gidip elbise toplayacaklardı. Baktım herkez bir şeyini çıkartıyor kimi tişörtünü kimi terliğini kimi şortunu kimi de sütyenini(?) evet sütyen yanımdaki rus kadınlar biden sütyenlerini çıkarıp verdiler galibime gitti bize ters gelen bir şey Türklerden çıkaranda yoktu zaten. Sonra Rus yarışmacı tekrar geldi az gelmiş olacak ki bir şeyler daha istiyordu o an hayatımın en şaşırtan olayını yaşadım Rus’un eşi yanımda iç çamaşırını çıkardı eşine verdi. Ben öyle kaldım. Sonuçta öğrendim ki bu tür şeyler ötekilere göre daha fazla puan ediyormuş Ruslar üstün gayretleri sonucu yarışmayı kazandılar. Kadın yine yanımda iç çamaşırını giyip gitti.


Dördüncü gün yemeklerin çeşitlerinde azalma olmuştu pasta filanda yoktu öğünlerde neyse doyuyoruz deyip önemsemedik o gün. Havuza gittim havuzda çeşitli şeylerin dolaştığını gördüm ot gibi siyah şeyler. Yüzerken ayağıma bir şey dokundu üstün dalma yeteneklerimle(?) dalıp çıkardım bardakmış su altında biri bir şeyler içmeye çalışmış galiba havuzdan da soğudum.Beşinci gün dün yediğimiz İnegöl köfte ile sebze yemeğinin karıştırılıp bir yemek yapıldığını fark ettim içine güzel oldun diye 2-3 günlük mantar yemeğini de atmışlar. Haklarını yemeyeyim tur şirketi yemekler Ruslara yönelik zorluk çekebilirsiniz ama çeşit çoktur doyarsınız demiştiler ama Rusların kalan yemekleri karıştırıp yediğinden bahsetmemişti..
Son olarak gün içinde yapılan çeşitli etkinliklerden bahsedeyim sizi alıp voleybol su topu gibi oyunlar oynatıyor animasyon ekibi bir kız ve bir erkek ama anlamadığım bir şey var neden onlar bizden daha çok eğleniyorlar kıskançlık mı belki ama ben dayanamadım bunlar yalnız oynuyorlar hiç pas vermiyorlar her golu her sayıyı kendileri yapmaya çalışıyorlar kenardan da dj gaz veriyor su topunun kralından harika bir gol. Daha…Tamam da ben golleri izlemeye gelmedim ki paslaşmak gol atmak oynamak istiyorum. İlk gün harika bulduğum bu otel artık güzel gelmiyordu iyi ki daha fazla anlaşmamışım diye de sevindim doğrusu. Otobüs yine bizi otelden aldı yine uzun bir yolculuk ve evimdeyim evim evim güzel evim.

 
Toplam blog
: 79
: 1155
Kayıt tarihi
: 11.02.08
 
 

Sınıf öğretmeni. 39 yaşında. İstanbul'da görev yapıyor içinden geldiği gibi yaşıyor ve yazıyor.....