Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '19

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Bir Taraf Susacakmış

 
Bodoslama giriyorum konuya...
 
Evlilik zor değil aslında, biz insanlar tuhaf yaratıklarız. 
Seçemiyoruz. Göremiyoruz. Anlamıyoruz. Anlatamıyoruz. 
Anlaşamadığımızı göre göre, bile bile lades diyoruz. 
Her ağızdan çıkan sese kulak veriyoruz, daha da bulanıyoruz. 
Ah diyoruz çocuk var sabır, vah diyoruz yuva yıkılmasın sabır... 
Sevginin olmadığı, saygının hiç kurulamadığı, güvenin sadece lafta kaldığı 4 duvar arasında ne kadar sabredebilir ki bir insan? 
Hele ortada bir çocuk varsa...
 
Bunca olumsuz duyguların, onca kavgaların arasında daha da yıpranmaz mı çocuk? 
 
İşte bu yüzden ''çocuğum için katlanıyorum'' cümlesi kadar içi boş, dışı doldurup taşıran bir cümle yok. 
 
Çocuğun için katlanıyorum zannederken, çocuğunu kahrediyorsun aslında. 
Her çocuk anne ve babasını birlikte görmek ister. 
Her çocuk birbirini seven ebeveynlerin arasında büyümek ister. 
Çocuk bunları isterken, hangi anne ve baba mutlsuz olmak için evlenir?
Sanmıyorum. 
 
Karşımızdaki insanı olduğu gibi kabul edemiyor, kendi istediğimiz şekle sokmak istiyoruz. 
Yıpratıyoruz, yıpranıyoruz. 
 
Mümkün mü bu ? Asla değil. 
Kıymadan pasta yapamayacağımızı anladığımız an büyüyoruz aslında. 
Kendimize dönüyoruz. 
 
Biz eski jenerasyonlardan değiliz. 
Biz sebatkar değiliz, saygılı değiliz, 
Çoktan seçmeli hayata alışmamış nesil olan annelerimiz, anneannelerimizin dönemlerine bakarsak, boşanma oranlarının bugün kaç kat arttığını görebiliriz. 
 
Boşanmak... 
Günümüzde artık çok kolay olsa da, toplumun hala daha kanayan yarası. 
Eski nesil pek anlamıyor. Eski neslin kafasına vura vura büyüttüğü bizim nesilde de anlayamayanlar var. Anlayıp susmak zorunda kalanlar var. Korkan var. Kaçınan var. Çaresiz var.
Fakat bir gerçek var ''arada saygı yoksa, kendine saygını bile yitirmeye başladıysan, ortak yapabilecek herhangi bir mutluluğunuz yoksa, sevgiyi hissedemiyorsanız, veremiyorsanız, güven bitikse'' devam edilemiyor. Şiddet şiddeti doğuruyor. Ve çekirdek aile dediğinin içi boşalıyor.
Çocuk dahil herkes mutsuz, gergin, sinirli, tahammülsüz oluyor. 
Sevişelim diye ümit ettiğin yuvan savaş alanına dönüyor. 
 
Büyüklerle konuşuyorsun ya da konuşuluyor, 
Saygı yok diyorsun ''bir taraf susacak'' diyorlar.
Sevgi yok diyorsun ''bir taraf susacak'' diyorlar.
Birlikte vakit geçirmiyoruz diyorsun ''bir taraf susacak'' diyorlar. 
Güven bitik diyorsun ''bir taraf susacak'' diyorlar. 
 
Ne bir tarafmış arkadaş bu, resmen bertaraf olduk. 
Sustuk, sustukça sıra bize geldi, size geldi. 
Konuştuk, coştuk. 
 
Olmayınca olmuyor güzel kardeşlerim, teyzelerim, ablalarım, abilerim. 
Zorlamanın, zorlatmanın anlamı yok. 
 
Evlilik nasıl bir kararsa, ayrılık da öyle bir karar.
İnsanlar kararlarını mutlu olmak için alırlar. 
Ama en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir. 
Zaten insanı yapratan alınan kararı uygulamak değil, kararı alma süreci. 
 
Yalnız gözlemlerim ve tecrübelerim doğrultusunda son olarak şunu diyebilirim;
çoğu ilişkinin sonu başından belli oluyor. Ve bile bile, göre göre, koşa koşa çıktığın o yoldan, günün birinde tıpış tıpış, emekleye emekleye geri dönüyorsun. Kendine dönüyorsun. 
Kendin olma hakkını yeniden veriyorsun kendine.
Daha evvel koştuğun yoldan emekleyerek geri döndüğün için, daha sağlam basmaya çalışıyorsun. 
 
Ayrılık sonrası kadının tırnakları pençe oluveriyor, adamın gücü 10 kaplan gücüne çıkıyor. 
O yalnızlığa karşı güçlenen ebeveynlerin tüm güçlerini gereksiz direnmelerle, birbirine zarar vermek için değil, çocuklarını daha mutlu, sağlıklı yetiştirmek adına kullanmaları gerekir. 
 
Herkesin hayat yolculuğu kazasız belasız olsun. 
Çünkü hepimiz mutlu olmayı hakediyoruz. 
Özellikle çocuklarımız. 
 
Bir taraf ille susmalıysa, susan, susmanın taraf olduğunu unutmadan susmalı :) 
 
Hoş kalın... 
 
 
Toplam blog
: 25
: 143
Kayıt tarihi
: 07.03.19
 
 

Sosyolog, Aile, İlişki, Evlilik Danışmanı, Oyun Terapisti ve Eğitmen ..